Hüsnü Mahalli YAZDI Ne zamana kadar?

Dün Habertürk’te konuşan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın “Suriye’nin kuzeyine şimdiye dek 3 tane büyük askeri harekat düzenlendiğini” hatırlatarak “Bunları yaparken kimseden izin almadık.

 Hüsnü Mahalli YAZDI Ne zamana kadar?
28 Haziran 2022 - 11:24 - Güncelleme: 29 Haziran 2022 - 09:33

Aynı baskıyı o zaman da gördük ancak bu harekatları yaptık. Cumhurbaşkanımız ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ diye çok güzel ifade ediyor. Bunu isteyen istediği şekilde yorumlasın. Bize bir tehdit söz konusu olduğunda değerlendirme yapılır ve gereği yapılır.

Biz Suriye’nin toprak bütünlüğünü ihlal edecek hiçbir angajmanın içerisinde olmadık. Biz Suriye tarafında en az 6-7 milyonu bulundukları yerde tutuyoruz. Biz elbette mültecilerin Suriye’ye dönmelerini istiyoruz. Suriye tarafında şartların olgunlaşmasını istiyoruz. Girmeyeceğimizin garantisi yok, her an olabilir dedi.

Kalın sözlerini şöyle sürdürdü: Suriye ile şu anda siyasi düzeyde bir temas yok. Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi istihbarat birimlerimizin dönem dönem temasları oluyor. Ulusal çıkarlarımız açısından istihbarat birimlerimiz görüşür. Ama bunun ötesinde bir siyasi görüşme yok” diye ekledi.

Olayların yaşandığı tarihlerdeki haberleri, Erdoğan’ın Putin ve Trump’la telefon görüşmelerini hatırlatarak;

1- 24 Ağustos 2016’da Fırat Kalkanı harekatında Rusya’dan izin alındı.

2- 20 Ocak 2018’de Zeytin Dalı harekatında Rusya ve ABD’den izin alındı.

3- 9 Ekim 2019’da Barış Pınarı harekatında ABD ve Rusya’dan izin alındı. Öncesinde de Obama’nın bir telefonuyla sınırlar açıldı ve Kuzey Irak’dan gelen Peşmergelerin PYD/ YPG’ye yardımcı olmak için Kobani/ Aynelarab’a geçişine izin verildi. Ekim 2019’da Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gönderdiği   iğrenç mektubu hatırlatmanın ise bir anlamı yok.

4- Madem ki izin alınmıyor yaklaşık iki aydır konuşulan bu harekat neden yapılmıyor?

5- İbrahim Kalın’ın söyleşisinde en ilginç cümle “Biz Suriye’nin toprak bütünlüğünü ihlal edecek hiçbir angajmanın içerisinde olmadık” cümlesidir. Hatırlatalım şu anda Suriye’nin yaklaşık % 9’u Türkiye kurumları tarafından yönetilmektedir. Suriye devletine karşı savaşan ve aralarında Nusra’nın da bulunduğu örgütlere bağlı on binlerce militanın tüm ihtiyaçları Ankara tarafından karşılanmaktadır.

Suriye ordusu Suriye toprağının bir parçası olan İdlib’i teröristlerden temizlemek için operasyon yapmaya kalkıştığında karşısında Türk ordusunu buluyor.

6- Bununla yetinmeyen Ankara Suriye toprağının % 23’ünü işgal eden ABD ve batı destekli PYD/YPG’nin yarattığı duruma karşı çıkmıyor.

Bu sorun “Teröristleri 30 kilometre güneye iteriz” demekle çözülmez.

7- Sayın Kalın “Biz elbette mültecilerin Suriye’ye dönmelerini istiyoruz. Suriye tarafında şartların olgunlaşmasını istiyoruz” diyor. “Olgunlaşmadan” neyi kastettiğini bilmediğimiz Kalın’a, Fırat’ın doğusunda ve kuzeyinde yukarıda özetlediğim durumun her şeyi engellediğini hatırlatırız.

8- Kalın “İstihbarat birimlerimizin dönem dönem temasları oluyor” diyor ama Suriyeliler sık sık böyle bir şeyin olmadığını söylüyor.

Her konuda Ankara’yı suçlayan Şam, Türk istihbaratı ile oturup neyi nasıl konuşacak ki!

9- İbrahim Kalın “Ulusal çıkarlarımız açısından istihbarat birimlerimiz görüşür. Ama bunun ötesinde bir siyasi görüşme yok” diyor. Darbeci Sisi, Fetö’cu 15 Temmuz darbesinin finansörü Bin Zayid, Kaşıkçı’nın katili Bin Selman ve terör devleti İsrail’in Cumhurbaşkanı Herzog’u kucaklamak “ulusal çıkarların” gereği olmuşken Türkiye’ye hiçbir kötülüğü dokunmayan Esad’la siyasi görüşme neden yapılmıyor? Yoksa böyle bir görüşme için ABD ve müttefiklerinden izin mi gerekiyor? Yoksa böyle bir görüşme için Bin Zayid, Bin Selman, Herzog ve Sisi’den onay mı almak gerekir?

Bölgenin en önemli ülkesi Türkiye hiçbir konuda kimseden izin, onay ya da talimat ve emir alacak bir ülke değil, olamaz ve olmamalıdır.

Bakmayın siz bir telefonla Rahip Brunson ve gazeteci Deniz Yücel’i serbest bırakmasına, 20 milyon dolar bağış karşılığında Mavi Marmara dosyasını kapatmasına, “sevap” olsun diye Kaşıkçı dosyasını Bin Selman’a göndermesine, ‘Türkiye’nin cari açığını kapatan’ Zarrab’ı elinden kaçırmasına ve Sedat Peker’i susturmak için Bin Zayid’le kucaklaşıp koklaşmasına!

Anımsadığım kadarıyla büyüklerimiz buna “değerli yalnızlık”demişti!
Korkusuz.com.tr-Hüsnü Mahalli

YORUMLAR

  • 0 Yorum