İçme suyundan mikro plastik alıyoruz

Dünya Sağlık Örgütü raporuna göre, musluk suyuna nazaran, şişelenmiş suda daha fazla mikro plastik bulunuyor

İçme suyundan mikro plastik alıyoruz
24 Ağustos 2019 - 08:22

Biz dünyanın sonunun, ya bir astreoidin çarpmasının ya da patlayacak bir nükleer bombanın getireceğini düşünüyoruz ama galiba daha farklı yollardan kendi kendimizin sonunu getiriyoruz. Teknoloji, modern yaşam vs. derken, bir yandan iklim değişikliği tarafından sıkıştırılmaktayız. Ama diğer yanda zaman içinde farkına vardığımız sorunlar var. Örneğin içme suyuna geçen plastikler.



Netflix'te de yer alan "A Plastic Ocean" yani "Plastik Okyanus" adlı dökümanter her yıl 8 milyon ton plastiğin okyanusa karıştığını gösteriyor. Kendini "okyanus sever" olarak tanımlayan Avustralyalı gazeteci Craig Leeson ve serbest dalıcı Tanya Streeter bazı deniz araştırmacıları ile birlikte, dünyanın 20 farklı yerinde çektikleri filmi 4 yılda bitirmişler[1].

2016 tarihli film, yavaş yavaş farkına varılan gerçekleri, bir şok etkisi ile sunuyor. Deniz yüzeyinin insan geçmez bir bölgesinden, basit bir elek ile alınan örnekte bile çok sayıda mikro plastiğin yer aldığını görüyoruz.

Plastik Okyanus, günlük yaşamda kullandığımız plastiklerin, okyanuslarımızda ve oradaki deniz hayvanlarında yarattığı beter etkiyi gösteriyor. Orada da kalmayıp, plastiğe olan bağımlılığımızın gıda zincirini nasıl etkilediğini ve bunun yeni ve gelişen insan sağlığı problemleriyle her birimizi nasıl etkilediğini araştırmışlar.



Aşağıdaki videoda ise, bu filmden bağımsız olarak, ölen bir balinanın karnından çıkan 40 kg plastiği görüyorsunuz. Bu görüntünün çok fazla rahatsız edici olduğunu biliyorum ama bunu herkesin görmesi, farkında olması lazım. Bu balinalar, plastiği eritemeyen midelerinde, plastiklerden yer kalmadığı için açlıktan ölüyor.



 

Ülkemizde balinalarla ilgili haberler fazla görülmese de, internette araştırma yaparsanız, son dönemde, plastiklerle ölen çok sayıda balina haberi var. "A Plastic Ocean" filminden gördüğümüz ise, denizlere bilinçli ya da bilinçsizce atılan plastiklerin nelere yol açtığı. Hatta denize atmamış olsak bile denize nasıl ulaştığı.

Ama tehlike sadece balinalar için değil, insanlar için de var



Balinalar için üzgünüz. Ama risk altında olanlar sadece balinalar değil. Okyanusun içinde yaşamıyor olsak bile, bizler de aynı riskin altındayız. Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) yeni yayınladığı 124 sayfalık bir rapor buna işaret ediyor[2]. İçme suyundaki mikro plastiklere maruz kalmanın neden olabileceği olası insan sağlığı risklerini inceleniyor. Rapordaki bilgilerden birisi şöyle;

"Her gün yiyecek, içecek ve soluduğumuz hava ile birlikte " mikroplastik " olarak bilinen küçük, genellikle mikroskobik plastik parçaları alıyoruz."

Ama en çok dikkati çeken hususlardan birisi, içtiğimiz suyla alınan plastik. Yetişkin insan vücudunun yaklaşık %60'ı sudur [3]. İnsan vücudunun günde 2-3 litre su alması gerekir. Bu suyu, içme suyundan ya da yiyeceklerden alır. Eğer bu yiyecek ve sular, plastikle paketlenmiş ise, ya da çevrede plastik atık bulunuyorsa, insanların bunlardan mikro parçacıklar alması kaçınılmaz oluyor.

Bir kaç gün önce yayınlanan bir başka çalışma[4], Kuzey Kutbu'nun uzak bölgelerinde, Alp dağlarında karda mikroskobik plastik parçacıkların bulunduğunu gösterdi. İsveç-Alman bilim adamlarının ortak çalışması olan ve Science Advances'te yayınlanan araştırma [4], rüzgarların onları havada taşıdığını ve dünyanın her yerine karla birlikte yağdığını gösteriyor. Kullandığımız suların genellikle dağlardan geldiğini hatırlayın.

 

WHO Raporu insan vücuduna giren mikro plastikleri araştırdı



İnsan vücuduna giren mikro plastikler ilgili endişeler geçen yıl çok yükseldi. Dünya Sağlık Örgütü, daha önce yaptığı araştırmalarda, birkaç marka şişelenmiş sudaki minik plastik parçacıkların tespit edince, bugünlerde sonuçlarını yayınladığı kendi çalışmasını başlattı [2].

Raporda, mikroplastiklerle ilgili potansiyel tehlikelerin üç biçimde ortaya çıktığı belirtiliyor:

- Partiküllerin kendisinden,

- Onları oluşturan kimyasallardan

- "Biyofilm" olarak bilinen mikroplastiklere yapışabilen ve kolonileşebilen mikroorganizmalardan

WHO teknik sorumlusu Jennifer de France rapor sonuçlarını şöyle yorumluyor;

“Endişeli değiliz. Elimizdeki verilerle, riskin düşük olduğuna inandığımızı söyleyebiliriz. Ancak aynı zamanda gelecekte hiçbir zaman risk olamayacağı sonucunu da çıkaramıyoruz."

Not edelim; raporda, musluk suyuna nazaran, şişelenmiş suda daha fazla mikro plastik bulunduğu kaydediliyor.

Gelecek?



WHO raporu, plastiklerin her yerden geldiğini gösteriyor ama "endişeli değiliz" diyorsa da, bugün etkilerinin ne olduğuna dair yeterince bilgi ve araştırma yok. WHO araştırmacıları büyük mikroplastiklerin vücudumuzda kalmadığını, geçip gittiğini söylüyor. Ama daha küçük parçacıklar potansiyel olarak sindirim kanallarının duvarlarından geçerken, bir yerlere takılıyor mudur? Araştırmacılar bunun da zararlı miktarlarda birikme ihtimalinin bulunmadığını düşünüyorlar. Anlayacağınız WHO raporu "mikro plastikler  vücuda giriyor ama risk yok" diyor. Buna karşılık söyledikleri "düşünüyoruz" ya da "sanıyoruz" düzeyinde. Başka deyişle henüz bilimsel bir araştırmaya dayanmıyor.

Partiküllerin endüstriyel akıntı, atık su ve bozulmuş plastik atıklar yoluyla çevreye girdiği biliniyor. Rapora göre, plastik üretimi 2025 yılına kadar iki katına ve 2050'ye kadar üç katına çıkacak.

İklim değişikliğinin çevresel etkisi konusunda uzmanlaşmış BM Küresel İletişim Departmanı Bilgi Sorumlusu Dan Shepard o nedenle şöyle diyor;

"İş yapma şeklimizi değiştirerek plastik kirliliğini sınırlandırabiliriz."

Çünkü bu plastiklerin mide ve bağırsaklarımızdaki etkileri henüz bilinmiyor. Tıp uzmanları soruyor;

“Bakteriler plastiği mikrobiyomun bileşimini değiştirecek ve sağlığı etkileyecek şekilde metabolize edebilir mi? Bakteri plastiğinin parçalanması sonucu oluşan maddeler kan dolaşımına emilebilir ve sağlık sorunlarına yol açabilir mi?”

Mikro plastik nedir?

Mikroplastiklerin henüz standart bir tanımı yok. İnsan saçının bir kaç kere bölündüğünü düşünün. Şimdilik böyle bir tanım var.  WHO'ya göre, 5 mikrometreden daha küçük plastik parçacıklar, mikro plastikler olarak tanımlanıyor. Ancak içme suyundaki parçacıklar 1 mm kadar küçük olabilir. 1 mm'den küçük olan mikroplastiklere, nanoplastikler denir.

 

Füsun Sarp Nebil



[email protected]

T24

 

 

[1] A Plastic Ocean (2016)

[2] Microplastics in drinking-water

[3] Su ve Sağlık

[4] White and wonderful? Microplastics prevail in snow from the Alps to the Arctic


YORUMLAR

  • 0 Yorum