Öncelikle her iki takımı da tebrik edelim. Seyir zevki ve futbol keyfi açısından müthiş bir maç izlettiler bize.

Fenerbahçe bildiğimiz gibi, ancak bu sezon belki de ilk kez zorunluluklar nedeniyle rotasyon yapıyordu Jorge Jesus. Ferdi son dakika rahatsızlığı, Arao, Luan Peres, Mert Hakan, King ve Nazım sakatlıkları nedeniyle kadroda yer alamadılar. Ancak Jesus’un elinde öylesine derin ve kaliteli bir kadro var ki kim oynarsa oynasın çok fark etmiyor. Sarı Lacivertliler yine ön bölgede baskılı, yüksek tempolu oyunla başladı maça. Golü de yine tam istedikleri gibi erken buldular. Herkes Fenerbahçe farka gidecek diye düşünürken golden sonraki 15 dakikada Karagümrük takımı sahne aldı Kadıköy’de. Sekiz dakika içinde buldukları iki golle öne geçmeyi de başardılar. Pirlo,  Fenerbahçe’yi çok iyi analiz etmiş. Herkes Diagne’yi beklerken, santrafor bölgesinde pasörlük yapabilen istasyon olan üstelik biri penaltıdan iki gol atan Borini’yi kullanması Fenerbahçe savunmasını oldukça zorladı. Her ne kadar Sarı Lacivertli Takım karşılaşmayı 88. dakikada oyuna giren Batshuayi’nin son dakika golüyle kazanmış olsa da iki takım arasındaki fark skorun gösterdiğinden çok daha büyük. Pirlo rakiplerinin beğenmeyip yolladıklarından oluşan bir kadro ile mücadele ederken, Jorge Jesus’un elindeki kadronun kalitesini ve derinliğini sizlerin takdirine bırakıyorum.

Dokuz gollü çılgın maç, seyredenler için son derece keyifliydi ama hocalar için aynı şeyleri söylemek pek mümkün olmayacaktır. Bu çılgın maçtan çıkarılacak çok ders olacaktır kuşkusuz. Özellikle Jorge Jesus için. Szalai, Emre ve Pedro vasatın bu kadar altında bir performans sergilerken sahada çok uzun süre kalmaları, kendi sahanda 5 gol attığın maçı zar zor son dakikada bulduğun golle kazanmak ve kalene gelen 4 isabetli vuruşun tamamının gol olması Fenerbahçe açısından Karagümrük maçının eksileri diyebiliriz. Futbol ne garip bir oyundur ki benzer şekilde evinde 4 gol yediğin maçı kazanmış olmak, Valencia’nın 3 gol atması ve geç olduğu düşünülse de yapılan değişikliklerle kazanmak gecenin artıları olarak değerlendirilebilir.

Sezonun başından bu yana gösterdiği performansla taraflı tarafsız futbolseverlerin beğenisini kazanan Fenerbahçe’nin en belirgin özelliklerinden birisi, yüksek tempolu, coşkulu ve önde baskılı oyunun gerektirdiği fiziksel ve mental güce hem bireysel hem de takım olarak sahip olmasıdır. Maçtan sonra Jesus bu sezon ilk kez mental ve fiziksel yorgunluktan bahsetti. Bu sezon Kadıköy’de oynadığı bazı maçlarda koskoca bir devre boyunca kalesine şut çektirmeyen maç boyunca önde baskı ile yüksek tempoyla oynayan sarı lacivertliler belki de yorgunluğun etkisini ilk kez hissetti. Ama bu durumun geçici olacağını sanıyorum. Hem ligde hem de Avrupa'da yoluna sağlam adımlarla devam eden Fenerbahçe tecrübeli hocasıyla birlikte en kısa sürede önlemini alacaktır
 

Melih Gümüşbıçak

[email protected]