Kılıçdaroğlu, İmamoğlu'na kapıları kapatıyor

Partide "görünür olanların" CHP'nin yüz yıldır imbikten süzülen birikimini ileriye taşıyacak çapta politikacılar olmadığını Genel Başkan'ın ağzından duymamız çok ilginç

Kılıçdaroğlu, İmamoğlu'na kapıları kapatıyor
31 Ekim 2023 - 11:05 - Güncelleme: 31 Ekim 2023 - 11:12

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu"niye adaysınız" sorusunu yanıtlarken, CHP'nin kendisinden sonraki genel başkanının bugün tanıdığımız, bildiğimiz aktörlerden biri olmayacağını da açıkladı.

Kılıçdaroğlu'nun Sözcü'den İpek Özbey'in sorusuna verdiği yanıt şu:

 

"Gemiyi limana güvenli bırakmak için. Bilgili, birikimli, iyi bir sosyal demokrata devredeceğim. CHP'nin yüz yıllık birikimini sürdürmemiz lazım. İmbikten süzülen bir birikim."

Ve daha önce de benzerlerini söylediği bu sözlerinin ardından şunu açıkladı:

"Partide böyle biri var ama görünür hale gelmesi gerekiyor."

Bu durumda zaten "görünür durumda olan" isimlerin, mesela Ekrem İmamoğlu ya da Hurşit Güneş gibi öteden beri partinin içinde faal olan politikacıların önünün kesileceğini anlıyoruz.

Benim için şaşırtıcı bir durum değil, çünkü Kılıçdaroğlu ve saz arkadaşlarının "küçük olsun benim olsun" zihniyetleri, zaten kamuoyunda parlayan bir ismin önünde engel.

Bu Ekrem İmamoğlu gibi doğal adaylar için bir uyarı elbette ancak dikkatinizi bir konuya daha çekmek istiyorum.

Adaylığı söz konusu olduğunda "örgüt aday gösterirse adayım" diyen Kılıçdaroğlu'nun konuşmasındaki ton değişmiş görünüyor.

 

Kendisi, yerini bırakacağı birisini bulmuş bile ve Kurultay'dan sonra onu parlatacak ve CHP'nin başına geçirecek.

Bu sözler sosyal demokrat olduğunu iddia eden bir politikacının ağzından çıkıyor.

Örgüt içinde demokratik yarıştan, parti örgütünün en iyisini tartışarak bulacağından filan söz etmiyor.

Kendi tanımıyla partide genel başkanlığa layık "bilgili, birikimli, iyi bir sosyal demokrat" var ve ama onu henüz kimse tanımıyor. Allah'tan Kılıçdaroğlu onu fark etmiş, partinin başına geçirip, gönül huzuru içinde evine çekilecek!

Buna parti içinde "görünür halde olanların" ne diyeceğini merak ediyorum elbette.

Partide "görünür olanların" CHP'nin yüz yıldır imbikten süzülen birikimini ileriye taşıyacak çapta politikacılar olmadığını Genel Başkan'ın ağzından duymamız çok ilginç.

Bakalım, kendini bugüne kadar titizlikle saklayıp, görünmez olan politikacı kim çıkacak?

Ekrem İmamoğlu - Kemal Kılıçdaroğlu

* * *

Hâkim Bey'de utanma duygusu olmayınca!

Anayasa'nın 153 maddesinin son satırı şöyle:

"Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar."

Erdoğan'ın talimatıyla Gezi Davası'nda mahkûm edilen TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkındaki Anayasa Mahkemesi kararı ise kimseyi bağlamamış görünüyor.

Karar, 25 Ekim günü alındı ve kısa karar acil olarak Atalay'ı mahkûm eden ilk mahkemeye gönderildi ki gecikmeden doğacak sakıncalar giderilsin.

Kararı verecek mahkemenin bazı üyelerinin, karar vermemek için o gün kimselere görünmeden sıvıştıklarını haberlerde okumuşsunuzdur.

Aradan geçen bunca günün ardından o gün niye kaçtıklarını anlayamadığımı söylemeliyim.

Zaten kararı sallamıyorsunuz, niye kaçıyorsunuz?

Anayasa'yı ve kanunları uygulayacak olan yargı organlarının kendisi Anayasa'yı takmıyorsa, kime ne diyeceğiz?

Dün Atalay hakkındaki AYM kararını görüştükleri bildirilen hakimler, bu konuda herhangi bir karar açıklamadan, 17 – 25 Aralık operasyonlarını yapan polis şeflerinin davası için duruşma salonundalardı.

Polis şeflerinin davası 5 gün sürecekmiş.

Mahkeme heyetinin neyi tartıştığını merak etmemek mümkün değil.

AYM'nin kararı son derece açık. Anayasa'nın mahkeme kararları ile ilgili hükmünü de anlamamış olmak için insanın zekâ yaşı seviyesinin çok ama çok düşük olması gerekiyor.

Peki mahkeme neden kararın gereğini yerine getirmiyor?

Bu yönde bir talimat mı aldılar?

Yargıçlara talimat vermek suç. Talimat alan yargıcın bu suçu ihbar etmesi gerekirken, kafasını önüne eğip bu emri yerine getirmeye çalışmasına ne demeliyiz bilmiyorum.

Eskiden hakimler, savcılar güvenilir ve toplumun saygı duyduğu insanlardı.

Fetullahçılar ile başlayan çürüme AKP'li hâkim ve savcılar ile artık zirvesine ulaşmış görünüyor.

Böyle çürümüş bir yargı karşısında ortaya çıkıp da Anayasa şöyle, kanunlar böyle demenin de bir anlamı kalmıyor çünkü umurlarında bile değil.

Buraya yazamayacağım türden sözler söylesem, korkarım pişkin pişkin dinleyip, "yarabbi şükür" bile diyebilirler.

Bir yarışma mı açsak acaba: Bu tipleri ne utandırabilir?


 

Mehmet Y. Yılmaz

@MHMTYKPYLMZ[email protected]

YORUMLAR

  • 0 Yorum