Kimin eli kimin cebinde… Kim kime düşman, kiminle dost… Bilemezsiniz.

“Hiçbir şey göründüğü gibi değildir; kara bildikleriniz ak, ak bildikleriniz kara çıkabilir” dersem sakın tepkiniz “Bu adam da sıyırtmış” olmasın…

Kimin eli kimin cebinde… Kim kime düşman, kiminle dost… Bilemezsiniz.
15 Ekim 2016 - 12:25
Öyle diyorsam, bir bildiğim var da diyorum.

Yıllar önce, bir Amerikan Üniversitesi, beni Atina’da düzenlediği üç günlük bir toplantıya çağırmıştı. Çağrı son anda geldiği için neye çağrıldığımı tam anlayamadan yollara düşmüştüm.

Toplantının yapılacağı otele vardığımda ayıldım: Birbiriyle küs –hatta düşman– bilinen her ulustan insanı biraraya toplamıştı Atina’da Amerikalılar…

Benim kendi tercihimle katıldığım alt-toplantıya İsrail’den bir profesör başkanlık ediyordu; yanına aldığı iki yardımcısıyla birlikte…

Açılış konuşması şöyle bir şeydi İsrailli profesörün:

“Başarılı olacağı şimdiden belli bu toplantıyla ilgili tek kişisel sorunum Chatham House kurallarının geçerli oluşu; burada konuşulanları ancak genel hatlarıyla aktarabilmemize izin veriyor o kurallar… Oysa, bir İsrailli olarak, iki yardımcımdan birinin geleneksel kıyafetli İranlı bir Molla, diğerinin de at kuyruklu saçını tepede toplamış Suudi Arabistanlı bir Şeyh olduğunu duyurmayı ne kadar isterdim, tahmin edemezsiniz…”

Jerusalem Post başrolde...

Jerusalem Post başrolde…

Ak ile kara yeniden yer değiştiriyor

Hayli geride kalmış bu olayı bana hatırlatan yeni gelişmeyi geçen gün yazdığımı hatırlayacaksınız: Suudi Arabistan yıllar öncesinden uygulayageldiği İsrail gazetesi Jerusalem Post’un (JP) internet sitesine erişim yasağını şu yakınlarda kaldırmış… Suudi Arabistan’da yaşayanlar da, İsrail’de olup bitenleri, araya başka bir sansür girmeksizin, İsrail gazetesinden takip edebilme imkânına kavuşmuş…

JP’nin kendisi duyurdu bu gelişmeyi.

Suud’tan biri Twitter hesabından “Artık JP’ye erişebiliyorum” mesajı yollamış, gazete yönetimi dijital trafiğe göz atınca, aa o da ne, Suudi Arabistan’dan azımsanmayacak sayıda insanın siteye girdiğini görmüş…

Ne var mı bunda?

Çok şey var.

İsrail eksenli dünya algısı

Ortaoğu’da hemen her şey ‘İsrail’ etrafında olup bitiyor. Bölgedeki devletler, örgütler, hatta tek tek kişiler ‘İsrail’ konusundaki söylem ve tutumlarına bakılarak tasnif ediliyor…

İyice gençliğimde, dinlediğim Arap radyolarında, okuduğum Arap gazetelerinde ‘İsrail’ sözcüğü asla telâffuz edilmezdi. Moda deyim ‘Aduv Sohyuni’ idi.

Arapça sözcüklerin Türkçe karşılığı ‘Siyonist düşman’ demek…

Dönüşüm ne zaman geldi, tam bilemem, ancak fazla uzak olmayan bir geçmişten itibaren artık Araplar da İsrail’den adlı adınca söz ediyorlar.

Fiili durumu kabul ettikleri anlamına geliyor bu.

Bunu da doğal karşılamak lâzım. İsrail’in bir kısmını işgal altında tuttuğu, bir başka kısmına da ‘abluka’ ve ‘ambargo’ uyguladığı Filistin’de yaşayan insanların en aşırı İsrail karşıtı olanlarının bile bugün arzuladıkları ‘çözüm’ bir Filistin Devleti değil mi? İsrail’in yanında bir de Filistin Devleti olması…

İsrail bunu zaman içerisinde sağladı.

Ancak kendilerinin ortaya attığı bu ‘iki devletli çözüm’ İsrail’li politikacılar tarafından şimdi desteklenmiyor…

Geçenlerde ölen Şimon Peres’in arkasından açık açık “Onunla birlikte ‘iki devletli çözüm’ de öldü” diye yazanlar çıktı.

 

Yazının devamı için tıklayın >>

YORUMLAR

  • 0 Yorum