Kinine, nefretine sahip çıkan bir lider

Erdoğan, Berkin Elvan’ın yakınlarıyla da empati kuramadı mesela. Meral Akşener, öldürülen Sinan Ateş’in çocukları için boşuna empati bekliyor. Kendisine Allah ömür verirse uzun yıllar kinine, nefretine sahip çıkacak

Kinine, nefretine sahip çıkan bir lider
31 Ocak 2023 - 10:28

 

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayetindeki sessizliğiyle ilgili olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştirdi:

“Bu tek adam rejiminde Ateş Ankara’nın göbeğinde katledildi. Failleri ortada yok. Katillerini niçin bulmuyorsun? Hâkimler, hukuk, devlet, asker, emniyet, MİT senin. Erdoğan her şey senin. Kızı Banu Çiçek Zeynep’in doğum günüydü. Babasız geçen ilk doğum günü. O çocuğun ahı Erdoğan, gözünü kapat Allah muhafaza oğlun öldürülse, torunların sana “Baba” diye bağırsa ne yaparsın, biraz empati.”

Akşener’in Erdoğan’da aradığı “empati”, öldürülen Sinan Ateş’in çocuklarının düşüncelerini, duygularını hissetmesi ve kendisini onların yerine koyarak sahip olduğu yetkileri kullanması olmalı.

Ben elbette psikiyatr ya da psikolog değilim ancak bir gazeteci olarak Erdoğan’ı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olduğu günlerden beri izliyorum.

Diyebileceğim şu ki bu geçmiş 30 yılda Erdoğan’da bulunabilecek hasletleri bir sıralamaya koysak, “empati” kavramının karşılayacağı duygu ilk 100 içine girmez.

Bu çocukluğundan itibaren de böyle miydi bilmiyorum ancak babasının sert eğitiminden kaynaklanan nedenler, çocukluğundan itibaren kendisini korumaya yönelik bir çaba göstermesine yol açmış olmalı.

Başlangıçta güçlü görünme çabası olarak ortaya çıkan duyguları, siyasette önemli bir güç elde etmeye başlamasıyla birlikte maddi bir temele de kavuştu.

İçinde yetiştiği toplumsal ve siyasal kültürün bir özelliğinin de kendinden üstte olana kayıtsız şartsız biat olması, tüm ilgisinin kendisine yönelmesine yol açmış olmalı.

Bugün hareketlerine bakarak “ne kadar duygusuz bir insan” diye yorum yapıyoruz.

Yakın siyasi çevresinde onun öfkesinden çekinmeyen herhangi bir kişinin olduğunu da zannetmiyorum.

Gezi protestoları sırasında elindeki tablet bilgisayarı kırdığını filan da hatırlarsanız, böyle öfke anlarında biraz uzağında bulunmakta yarar olduğu da açık.

Böyle karakterlerin “empati” geliştirmesi zordur.

Onun için çocuk yaşta öldürülen Berkin Elvan’ın yakınlarıyla da empati kuramadı mesela.

Çocuğunu kaybetmiş bir kadını miting meydanında taraftarlarına yuhalatırken bir üzüntü emaresi de göstermiyordu.

Şu ya da bu nedenle onaylamadığı bir tutum, fikir, davranışla karşılaştığında “bedelini ödetirim, hesabı sorulacak” diye kükremesi de empati kuramıyor olmasının bir sonucu.

Kendince tarif edilmiş doğruları var ve eğer onun “uygun” olarak tarif ettiği bu alanın dışındaysanız, başınıza gelecek her şeyi hak ediyorsunuz demektir.

Osman Kavala ve arkadaşlarının hapiste olmasının nedeni de budur.

Türkiye’de bunca siyasetçi gördük, farklı siyasi görüşte olanların hapse atılmasından memnun olan kaç politikacı hatırlıyorsunuz?

İçten içe mutlu olsalar bile en azından bunu kamuoyu önünde sergilemediler.

Ama görüyorsunuz Selahattin Demirtaş hapiste.

Onun için Meral Akşener, öldürülen Sinan Ateş’in çocukları için boşuna empati bekliyor.

Öyle bir şey hiç olmayacak.

Kendisine Allah ömür verirse uzun yıllar kinine, nefretine sahip çıkacak.

Ancak o yük, onca yıl nasıl taşınacak, bilmiyorum.

“Kul hakkı” meselesinin sorgulanmasına sıra geldiğinde de Allah yardımcısı olsun.


Akşener, eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayetindeki sessizliğiyle ilgili
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdi

 

***

240 sayfalık “asgari müşterek”

 

Millet İttifakı’nın Ortak Politikalar Mutabakat Metni dün açıklandı.

Benim için metinde bir sürpriz yok.

İstanbul Sözleşmesi, Kürt sorunu, cemevleri gibi “cısss” konularda bir ortak mutabakat olmadığını zaten biliyorduk, doğal olarak bunlar o metinde de yer almadı.

Bunda da eleştirilecek, şaşılacak bir durum görmüyorum.

Bu bir “asgari müşterekler” metni olarak görülmeli ve altı partinin üzerinde anlaşabildiği asgari müştereklerin 240 sayfa tutuyor olması bile kendi başına önemli.

2300 maddede anlaşabilmişler ve tek bir metinde altına imza atabilmişler.

Türkiye’de siyasal uzlaşma kültürü eksikliğinin yarattığı sorunları çok yaşadık.

12 Eylül darbesinin zeminini hazırlayan da buydu, yıllar süren koalisyonlar döneminde benzeri görüşleri savunan partilerin kurdukları koalisyonların bile uzun ömürlü olamamasının nedeni de buydu.

Onun için bu ortak mutabakat metnini önemsiyorum.

Bu Türkiye’de siyasette önemli bir dönemece işaret ediyor ve dışardan görebildiğim kadarıyla altı partinin lideri de bunu içselleştirip, sorumluluğunu da üzerlerine almış durumdalar.

Dün de yazdığım gibi böyle bir metni ortaya çıkarmak önemli ancak yeterli değil.

Bu eğer ikili bir seçim başarısı ile sonuçlanmaz ise kâğıt üzerinde kalacak ve unutulup gidecek bir metindir.

Hem Cumhurbaşkanı seçiminin hem de TBMM seçiminin kazanılması ile hayata geçebilecek bir uzlaşma metni bu.

Eğer seçim başarısı ile sonuçlanmazsa unutulacak olan sadece bu metin olmayacak.

O metnin altında imzaları olan liderler de metin ile birlikte çöp tenekesine atılacaklar.

Altı liderin de bunun bilincinde olduğunu varsaymakta bir sakınca yok.

Millet İttifakı, 2300 maddede anlaştıkları 240 sayfalık
Ortak Politikalar Mutabakat Metnini açıkladı


Mehmet Y. Yılmaz

@MHMTYKPYLMZ[email protected]

YORUMLAR

  • 0 Yorum