Köşe yazarları bugün ne yazdı

Yazılı basında öne çıkan en önemli gündem maddesi mahkemenin MHP'de kongre yapılsın kararıydı. Köşe yazarları konuyu Bahçeli'nin artık gitmesi gerektiği kanaatiyle yorumladılar. İşte günün öne çıkan yazarları

Köşe yazarları bugün ne yazdı
09 Nisan 2016 - 10:06


MHP’de Erdoğan kaybetti baskın seçim ile yapılabilir / Can Ataklı / Korkusuz

Mahkeme MHP’de muhalefetin açtığı “Kongre yapılsın” davasında çok önemli bir karar verdi.

Buna göre MHP’de kongre yapılması için delegelerden toplanan imzaların gerçek olduğuna ve MHP tüzüğü gereği olağanüstü kongrenin yapılabileceğine karar verdi.

MHP’yi kongreye atanan üç kayyum hazırlayacak.

Karar MHP Genel Merkezi’nde büyük hüsran yaratırken muhalif kesimde ise bayram havasına yol açtı.

Ancak mahkemenin verdiği bu kararın bir de temyiz aşaması var.

Bu karar hızlandırılabilir elbette ama yasal süre en fazla üç ay. Yani Temyiz Mahkemesi kararını üç ay sonra da verebilir.

İşte siyaseti asıl ilgilendiren nokta bu. Çünkü MHP’nin geleceğini belirleyecek olan kongreye kadar çok şaşırtıcı gelişmelere tanık olabiliriz.

Bu köşeyi izleyenler 16 Mart tarihli yazımı da hatırlayacaklardır. O günkü yazımın başlığı şöyleydi; “Mahkeme 8 Nisan’da MHP’li muhaliflerin kongreyi toplayın çağrısını reddedecek”

Neye dayanarak bu kadar iddialı bir başlık atabilmiştim?

AKP içinden gelen bilgiler bu yöndeydi. Nitekim yazımda da anlatmıştım. Özetleyeyim; Erdoğan MHP’deki muhalif hareketi keyifle izliyor, partinin parçalanacağına inanıyor bu nedenle de el altından muhalefetin başarılı olması için çalışmalar da yaptırıyor. Ancak bir süre sonra danışmanları Erdoğan’a muhalefetin başarılı olması halinde MHP’nin cazibe alanı olabileceğini ve en büyük hasarı da AKP’nin göreceğini anlattılar. Erdoğan da bundan sonra Bahçeli’nin yerini koruması için destek vermeye başladı. Bunlardan biri de mahkemenin muhalefet aleyhine karar vermesi için gerekli girişimlerin yapılmasıydı.

Bu varsayımlar tutmadı. Mahkeme Bahçeli’yi şoke ettiği gibi sarayı da hüsrana uğrattı. Yani bir anlamda MHP davasında Erdoğan da kaybedenlerden biri oldu.

Elbette hiçbir şey bugünden garanti değil ancak eğer bir kongre yapılabilirse muhalefetin Bahçeli’yi devirmesi bana göre daha önde giden olasılıktır.

Böyle bir durumda MHP’nin arkasına bir rüzgâr alması ve özellikle AKP’ye kayan merkez sağ oyların bir bölümünü kendine çekmesi beklenmedik bir durum değildir.

O halde saray bugünden itibaren yeni hesaplar yapmaya başlayacaktır.

Parlamento aritmetiğinin daha da güçlendirilmesi için MHP’deki durum tam netleşmeden önce bir “baskın seçim” kararı bile alınabilir.

Yaz başında yapılacak bir seçime eğer MHP mevcut kadro ile girerse baraj sorunu bile yaşayabilir.

Muhalif olanlar MHP kongresini bekleyecekleri için ayrı bir merkez sağ parti oluşuna kalkışmaları ya da buna katılmaları da çok zordur.

HDP’nin barajı aşamayacak duruma getirildiği de bilinen bir başka gerçektir.

Baskın bir seçimde AKP oyları artabileceği gibi Anayasa referandumunu sağlayabilmek için gerekli 330 milletvekili sayısına ulaşması da artık çok kolaylaşmış olur.

Sarayın bir baskın seçimi de hesapladığı ve bunun üzerinde çalıştığı bilinen bir gerçek.

Erdoğan yerini sağlamlaştırmak için, MHP muhalifleri toparlanamadan, alternatif bir merkez sağ parti kurulamadan hızla seçime gitmeyi göze alabilir.

Bazı danışmanlarının “kaybedilen her dakikanın merkez sağda bir oluşuma yol açabileceği ve AKP’den 100’e yakın ismin de bu partiye geçebileceğini” söylediklerini Ankara kulislerinde neredeyse bilmeyen yok.

***

MHP yol ayrımında / Muharrem Sarıkaya / Habertürk

MAHKEME kararı MHP'de yeni bir kaosla birlikte yol ayrımının da önünü açtı. Siyasi Partiler Yasası'yla yaşananların önceden öngörül memesi ve son 10 yılda benzer sorunlarla sıklıkla karşılaşılmasına karşın değişikliklerin yapılamaması da kaosu hızlandırdı...

Dolayısıyla, bundan sonraki sürecin nasıl işleyeceği konusunda hukukçular dahi kesin görüş ortaya koyamıyor. Bir grup hukukçu Medeni Kanun'dan yola çıkıp temyiz sürecinin beklenmesi, Yargıtay'ın alacağı karar doğrultusunda kurultaya karar verilmesi gerektiğini savunuyor.

Karşı görüştekiler ise CHP ve SP için mahkemelerin aldığı benzer kararlara dikkat çekip temyiz sürecinin beklenmesine gerek olmadığını savunuyor. CHP VE SP ÖRNEĞİ Bundan sonra nelerin yaşanacağına gelirsek...

Geçmişte CHP ve SP ile Büyük Anadolu Kulübü'nün yaşadığı üç benzer olay var. CHP'de Anayasa Mahkemesi beşte bir imzayı geçerli gördü, kurultayı toplaması için süre tanıdı ve kararına uymazsa Hazine yardımını keseceğini bildirdi. Saadet Partisi'nde de 2010'da bugün MHP'deki süreç yaşandı.

SP Genel Merkez Yönetimi kurultay delegelerinin beşte bir imzaları olmasına karşın olağanüstü kurultayı toplamayınca konu Ankara 10. Sulh Ceza Mahkemesi'ne taşındı.

Mahkeme de MHP'nin kararıyla neredeyse aynı yöndeki hükmü doğrultusunda kurultayı toplaması için "3 kişilik çağrı heyeti" atadı.

Heyet, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından hazirun listesini alıp kurultay salonunu tuttu ve Çankaya İlçe Seçim Kurulu'na başvurdu. Eşzamanlı olarak SP Genel Merkez Yönetimi de temyiz için konuyu Yargıtay'a taşıdı; bu arada kurultayın iptali için de Çankaya İlçe Seçim Kurulu'na başvuru yaptı. İlçe seçim kurulu başvuruyu reddedince gittiği YSK'dan gelen yanıt da farklı olmadı; kurultay gerçekleşti. Yargıtay'ın 3 yıl sonra verdiği karar da beşte bir imzalar toplandığı için kurultayın toplanması gerektiği yönündeydi. Anadolu Kulübü'ndeki süreç de farklı olmadı.

***

Zorla demokrasi / Candaş Tolga Işık  / Posta

Devlet Bey, 1997'de MHP Genel Başkanı oldu. 1999'da MHP'yi ikinci parti yaptı. Hükümete girdi. Başbakan yardımcısı oldu. 2002'de tekrar sandığa gitti Türkiye. MHP barajın altında kaldı! Devlet Bey istifa etti. Ama çok sürmedi... 1 hafta sonra geri döndü.

Vazgeçmedi Devlet Bey. 2007 seçimlerine yine genel başkan olarak girdi. Yüzde 14 oy alan MHP yeniden Meclis e girmeyi başardı. 10 yıl boyunca üçüncülükten gayrı başarısı olmadı. Ta ki 7 Haziran 2015 seçimlerine kadar?

7 Haziran'da sandıktan koalisyon çıktı. Ancak Devlet Bey daha seçim gecesi bu mesajı reddetti. Bahçeli hızını almıştı bir kere. Önce HDP'ye oy veren milyonlarca insana "şerefsiz" dedi. Ardından Meclis başkanlığı seçimlerinde AK Parti'li adayın seçilmesini sağladı.

Bahçeli'nin bu uzlaşmama iradesi sayesinde Türkiye yeniden seçime gitti. 1 Kasım 2015'te yapılan seçimde MHP baraj altı kalmaktan son anda kurtulurken, Devlet Bey'in son 10 yıllık siyasi kariyerinin en büyük başarısı olan üçüncülük koltuğu da trajik bir şekilde MHP'den HDP'ye gitmişti.

Yine istifa etmedi Devlet Bey.

Hal böyle olunca muhalefet olağanüstü kurultay talep etti. Erdoğan'ı sürekli diktatörlükle suçlayan Bahçeli'nin, partisinde demokrasinin en büyük nimetlerinden biri olan kurultay talebini dile getirenlere yaptığı muamele önce "hainlikle" suçlamak ardından da partiden ihraç etmek oldu. Yetmedi, muhalefet eden teşkilatlan tamamen kapattı.  

Bahçeli seçime yanaşmayınca MHP'deki muhalifler soluğu mahkemede aldı. Ve o mahkeme dün kararını verdi: MHP olağanüstü kurultay yapmalı. ? Demokratik bir ülkede bir siyasi partinin mahkeme zoruyla seçime gitmesi utanılacak bir durumdur. Ama görünen o ki; Devlet Bey bu utançla yetinmeyecek. Bahçeli’nin önce üst mahkemeye gideceği, olmadı mahkeme kararını tanımayacağı söyleniyor.

Bu koltuk ısrarını bir kenara koyacak olursak, insani açıdan son derece değerli bir beyefendidir Bahçeli. Kurultaya gider mi gitmez mi bilmem. Ama MHP, Devlet Bey'le bir seçime daha girerse yeri barajın altıdır. O yüzden Devlet Bey'in yanında yöresinde, eşi, dostu, danışmanı kim varsa onlara sesleniyorum: Devlet Bahçeli'nin kendisini bu hale düşürmesine izin vermeyin.

***

Kişi Kültü / Taha Akyol / Hürriyet

MHP hakkında Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi 543 delege tarafından yapılan olağanüstü kurultay talebini uygun buldu.

MHP yönetimi bunu Yargıtay’a götürecek...

Bu konuda bence önemli olan bir partinin mahkemeye düşmeden parti içi demokrasi mekanizmalarıyla niye kendi sorununu çözemediğidir.

Özünde benzer olan diğer konu, Merkez Bankası Başkanlığı...

Sayın Erdem Başçı görev süresini tamamladı, yerine kim gelecek?

Bu konuda bence önemli olan Merkez Bankası’nın bağımsızlığını ve kurumsal geleneklerini önceki başkanlar ve Erdem Başçı kadar koruyacak bir ismin mi, yoksa siyasi iradeyle “uyumlu” birinin mi atanacağıdır.

HSYK’nın “yürütmeyle uyumlu” olması gibi. 

KURALSIZ SİYASET!

Temeldeki mesele ülke yönetiminde siyasi gücün, partilerde “lider”in ne ölçüde kurallara uyacağıdır.

AK Parti’nin tüzüğünde ‘aday tespitinde önseçimlere öncelik verileceği’ kuralı vardır ama hiç uygulanmadı…

MHP’de 543 delege olağanüstü kongre istiyor, parti yönetimi buna uymuyor, iş mahkemelik oluyor.

HDP zaten totaliterdir.

Önseçim yapan tek partimiz CHP’dir ama orada da tasfiye ve sekter temsil sorunları var.

Devlet idaresinde ise siyasi gücün kurallardan üstün tutulmasının örnekleri bağımsız davranan Merkez Bankası’nın “vesayet, ihanet” diye suçlanabilmesidir!

Anayasa Mahkemesi de verdiği kararların siyasi işe yararlılığına göre övülüyor veya yerin dibine batırılıyor!

Hemen her dönemde iktidarlar, sadece üst kademeleri değil, aşağıya doğru devlet bürokrasisini yandaşlarıyla dolduruyor, bu yüzden atamalar çok defa mahkemelik oluyor.

Halbuki kurumlaşmış demokrasilerde iktidarın değişmesi, ana politikalardan başka hiçbir şeyi değiştirmez.

 

***

Bahçeli’ye Yanlış Sinyal Geldi / Hüseyin Özay / Taraf

1 Kasım seçimlerinin ardından Milliyetçi Hareket Partisi içinde başlayan muhalif hareket, ilk raundu kazandı. Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin “kayyum kararı”, MHP Lideri Devlet Bahçeli ile yakın çalışma arkadaşları için sürpriz oldu. Duruşmadan bir gün önceye kadar Ankara Adliye koridorlarından MHP yönetimine, “erteleme olacak” sinyali geldi. Bu nedenle Bahçeli ve yakın çalışma arkadaşları “mahkeme konusunda” rahattılar. Kayyum kararı çıkma ihtimali ise çok düşük görülüyordu. Çıkan sonuç ise MHP yönetiminin beklentilerinin aksine gerçekleşti. Kararın açıklanmasının ardından “başkanlık katında”, “Bizi kim yanılttı sorusunun” cevabı aranmaya başlandı.

 

“BEKLEMİYORDUK”

Karar, MHP binasında adeta şoka yol açtı. Bahçeli’nin yakın çalışma arkadaşlarının yanı sıra parti görevlileri de karardan tedirgin oldu. Kayyum kararı, bir anda parti merkezinin havasının da değişmesine neden oldu. Bahçeli’ye yakınlığı ile bilinen bir genel başkan yardımcısı karar için, “beklemiyorduk” yorumunu yaparken, yine Bahçeli’ye yakın bir başka milletvekili de, “Mahkeme topu Yargıtay’a attı” değerlendirmesinde bulundu.

SİYASET HAREKETLENDİ…

Mahkemenin kayyum kararı sadece MHP teşkilatını değil aynı zamanda diğer siyasi partilerin genel merkezlerinde de heyecanla karşılandı. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yanı sıra CHP ve HDP merkezleri de kararı yakından takip etti. Kararın açıklanmasının ardından ise, partiler arasında bir anda telefon trafiği başladı. Kayyum kararı, Ankara’daki siyasi hesapları da alt üst etti. Gerek muhalefet partilerinde gerekse iktidar partisinde, kayyum sürecinin nasıl devam edeceği tartışılmaya başlandı. MHP’deki değişim sürecinin tüm siyasi partilere etkileyeceği kesin gözüyle bakılıyor.

 

***

Teslim olmak ya da olmamak / Güngör Mengi / Vatan

Mahkeme Milliyetçi Hareket Partisi’nde muhaliflerin “olağanüstü kongreye gidilmesi” talebini dün kabul etti. MHP’nin 1 Kasım seçiminde oylarının gerileyip “4’üncü parti” durumuna gelmesinden sonra parti içinden çok sayıda tepki yükselmiş, olağanüstü kongreye gidilmesi çağrıları yapılmıştı.

 

15 Ocak’ta 543 delegenin imzasını Genel Merkez’e teslim eden muhaliflere Genel Başkan Devlet Bahçeli “Kongrenin 2018’de yapılacağını, isterlerse mahkemeye gidebileceklerini” söyledi. Bunun üzerine mahkemeye başvuran muhalifler sonunda taleplerinin kabul edilmesiyle olağanüstü kongre yolunu açmış oldular. MHP’de Meral Akşener, Sinan Oğan, Koray Aydın, Ümit Özdağ bu süreçte genel başkanlığa aday olduklarını açıkladılar.

Padişahlık gibi…

Devlet Bahçeli’nin ise karardan sonra bile hala kongreye gitmek yerine engelleyene kadar her yola başvuracağı görülüyor.

Dün “Mahkemeye saygımız var ama kolay teslim olmayız, Yargıtay yolu açık” dedi. Aslına bakarsanız, bu son derece ilgisiz “Teslim olmayız” lafı Türkiye’de tüm partilerde lider değişikliğinin ne kadar zor olduğunu gösteriyor.

Adeta padişahlık gibi, liderler koltuğu bir kez ele geçirdiler mi bir daha “şartlar ne kadar gerektirse de” o koltuktan ayrılmamak için kıyasıya mücadele veriyorlar.

Herşeyin sonu var!

Oysa medeni ve demokrasiyi özümsemiş ülkelerde liderler her gelişin bir gidişi olduğunu ve bu gidişin bazen beklediklerinden daha çabuk gerçekleşebileceğini kabul ederek seçilirler.

Herhangi bir beklenmedik gelişme halinde halkın ve partilerinin tepkilerini görmezden gelmezler. Attıkları yanlış adımlar partilerine ve ülkeye zarar vermişse zorlanmayı beklemeden kendileri istifa ederler.

İngiltere eski Başbakanı Margaret Thatcher bu davranışın en unutulmaz örneğidir, tüm liderlerin onun biyografisini okuması, filmini izlemesi gerekiyor.

Birçok ülkede seçim başarısızlığı, bir yolsuzluk olayı, bir alışveriş merkezinin çökmesi bile bakanların, liderlerin hemen istifasına yol açıyor.

Panama Belgeleri’nde adı geçtiği için birkaç gün önce İzlanda Başbakanı istifa etti.

İngiltere Başbakanı David Cameron aynı belgelerde “babasının şirketinden söz edildiği ve kendisinin de başbakan olmadan önce bu şirkette hissesi bulunduğu” için şu sıralarda İngiliz medyasında kıyasıya eleştiriliyor.

Zaman gelmiştir

MHP Genel Başkan Devlet Bahçeli, yanına parti yönetiminden isimleri alarak aylardır süren bu olaylara göz kapatacağına mahkeme kararını kabul etmelidir.

Benzer halk tepkileri ve parti içi tepkiler CHP için de geçerli... Genel Başkan Kılıçdaroğlu birçok seçim kaybı yaşadı, kabul etse de etmese artık değişim gerektiğini kabul noktasındadır.

Siyasi partilerde delegelerin çoğu genel başkan ve merkez tarafından seçildiği, yılların beraberliği söz konusu olduğu için kongrelerde “yeni başkan adaylarının ortaya çıkma şansı” bile ellerinden alınmış durumda. Parti içi demokrasi bu partilerde söz konusu bile değil. Zaman gelmiştir, ülkenin alternatif yaratan muhalefet partileri olması adına MHP ve CHP değişime direnmekten vazgeçmelidir.

***

Aydınlık / Mustafa Mutlu

GÜNÜN İSYANI

İsyanım delegelerin topladığı imzaya rağmen Olağanüstü Kurultaya gitmeyi kabul etmeyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeliye: Mahkeme seni haksız buldu ve Olağanüstü Kurultay yapılmasına karar verdi. Hukuk karşısında aldığın bu yenilgiden sonra erdemli davranıp istifa edecek misin?

***

Eşyanın tabiatına direnmek mümkün değil / Mustafa Karaaloğlu / Karar

Devlet Bahçeli’nin özellikle 7 Haziran sonrası sergilediği performans bu partiyi sadece büyük bir yenilgiye uğratmakla kalmamış siyasi gücünü aldığı oy oranının bile altına düşürmüştür.

Belli ki seçim sonrası MHP’de yenilenme ihtiyacı kaçınılmazdı. Hiç olmazsaBahçeli’nin güven tazelemeye ihtiyacı vardı. Üstelik MHP’de CHP’nin aksine çok sayıda genel başkan adayı ortaya çıkmış, tabanda ve medyada çalışmaya başlamışlardı. Buna rağmen Bahçeli, değişime ve yarışmaya direndi; tüzüğün kendisine verdiği sıradışı yetkiye yaslanarak 2018’e kadar kurultay kapısını kapatmak gibi taşınması zor bir yolu tercih etti.

Malum, imzalar toplandı ve dün de mahkeme kurultaya giden yolu açan kararı verdi.

Bahçeli, mahkeme kararını beklemeden daha yolun başında kurultaya kendisi gitmeliydi. 1 Kasım seçim yenilgisinin verdiği ilk mesaja direnmek yerine kendisini delegeye anlatmalıydı.

Aksini yaptı? Eşyanın tabiatına direndi, eski alışkanlıkla ne derse kabul edileceğini zannederek kendisini de partisini de zora soktu. Partisini soktuğu engebeli yol ancak yargı yoluyla düzeltilebildi. 

Umarız bundan sonrası tabii akışa uygun gelişir ve muhalefet cephesinde anlamlı bir değişim veya yenilenme mümkün olabilir.

***

Adana ve Mersin Gelişiyor / Yalçın Bayer / Hürriyet

Adana ve Mersin gelişiyor MHP'li komşu iki büyükşehir belediyesinde, Adana ve Mersin'de neler oluyor? İki başkan Hüseyin Sözlü ve Burhanettin Kocamaz. MHP'deki başkanlık tartışmalara girmeden bölgelerine hizmet etmek için projeler üretiyor. İktidarın çıkardığı engeller, iki başkanı dayanışmaya itiyor. Yaptıkları açıklamalarla ülke genelinde yaşanan gerginliğin Çukurova'da olmamasına özen gösteren başkanlar. Bu yaklaşımın tüm Türkiye'ye yayılmasını istiyor. Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, Adanalılara yaptığı çağrıda kutuplaşmanın önüne geçilmesi gerektiğini belirterek "Bu yaklaşım tüm Türkiye'ye yayılmak. Birlik, beraberlik ve dayanışma içinde olmayız"' diyor. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz da "Din, dil, ırk ayrımı yapmaksızın herkes Mersin'in ortak paydasında birleşmeli, kardeşlik içinde yaşamalıyız" açıklamasın yapıyor. Bu yapıcı yaklaşım, her iki ildeki yatırımlara da yansıyor. Örneğin Adana da kısa bir süre önce temeli atılan Devlet Bahçeli Köprüsü ile Mersin'de Tulumba Köprüsü yıkılarak yerine Battı-Çıktı alt ve üstgeçidi hizmete açıldı. Bu arada her iki ilin de ortak sorunu Çukurova Havalimanı’nda herhangi bir ilerleme olmaması... Kaynakların İstanbul ve Karadeniz'e aktarıldığı yönünde şikâyetler de dikkat çekiyor.

***

Atatürk Siroz’a Alkolden yakalanmadı / Uğur Dündar / Sözcü

Peki neden yakalandı?

Hemen söyleyeyim; parazitlerden!..

Bu güçlü iddianın sahibi sıradan biri değil. Hayatını bilime adamış, parazitoloji ve mikrobiyoloji alanında makaleler, kitaplar yazmış, ayrıca katıksız bir Atatürkçü olan Prof.Dr. Gülendame Saygı…

Büyük Önder Atatürk’ün idrar yolları rahatsızlığına ve siroza sebep olan“Şistozoma” türü parazitleri, Osmanlı’nın Ortadoğu’daki sıcak topraklarında görev yaptığı sırada, büyük olasılıkla da Kahire’de kapmış olabileceğini düşünüyor.

Onun kimi zaman at sırtında, hatta bazen yaya olarak yaptığı uzun yolculukların birinde, örneğin Kahire’ye giderken yıkandığı sudan, o coğrafyada çok yaygın olan parazitlerin bulaşmış olduğuna inanıyor.

“Sirozunun nedeni alkol değil, işte bu parazitlerdi“ diyor.

Ulaştığı bulguları da yayınladığını, ancak bunların geniş toplum yığınlarına ulaşamadığını belirtiyor.


 


İlgili Haberler

Ankara'da büyük coşkuBahçeli, mahkemenin kurultay kararını değerlendirdiMHP'de şimdi ne olacak? Takvim nasıl işleyecek?Karar temyiz edilebilir mi?





YORUMLAR

  • 0 Yorum