MELİKE kARAKURT'UN YENİ YAZISI SÜBYANCILIK
Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nurettin Yıldız adlı zat '6 yaşındaki çocuklar evlenebilir' deyince sarsıldım o sarsıntının içinde bu sapık anlayışın ürkütücülüğü benliğime çöktü içim acıdı büyük öfkem tavan yaptı.
09 Nisan 2016 - 21:44 - Güncelleme: 09 Nisan 2016 - 22:24
Düşünsenize bir adamın bu yaştaki bir çocuk ile evlenme hayalini dile getirmesinin iğrençliğini ve hayalini.Bu zat cinsiyet belirtmediğine göre başka bir varsayım: bir kadının 6 yaşında bir erkek çocuğu ile evlenmesi de olası demektir.Muhterem erkek olduğu için hayalindeki senaryonun kız çocuğu olması bu anlayış için daha geçerli.
Pedofili: 'Ergenlik dönemine girmemiş çocuk veya çocuklara duyulan yoğun cinsel ilgi.Çocukları soyma,seyretme bedenine dokunma öpme okşama ve çok ötesi sapkın davranışlar olarak tanımlanır'.
Bu yetişkinlerin ergenliğe ulaşmamış çocukları cinsel açıdan çekici bulmasıyla ortaya çıkan psikoseksüel rahatsızlığın tedavi edilmesini söylüyor hekimler.
'Bu sübyancılar-tipik olarak- yetişkin ilişkiden zevk almakta güçlük çekerler.Sübyancılık kadınlarda çok nadir görülür'.
Yukarıda adı geçen, söylemi medyada yankı bulan Nurettin Yıldız adlı kişinin beyanatına'ne yazık ki benim açımdan çocuklara dönük olası bir vahşetin özendirilmesi ve hayata geçirilmesine eş değer bir düşünmenin tam karşılığıdır' diye cevap veriyor Pedagog Sevil Yavuz.
Sonra devam ediyor Sevil Yavuz.'Pedofililik, bireylerin çocukların güvenini kazanarak onlara iyi davranarak tuzaklarına düşürmeleri en yaygın olanı.O bakımdan aile bireylerine çok iş düştüğüne ve çocukları anlayabilecekleri dilde yasaklar getirilmesi gerektiğine' vurgu yapıyor.
Yıllar önceydi.Sanırım 7 yaşlarındaydım. Her yıl gittiğimiz Florya'da gazeteciler kampında kalıyorduk.Ablam benden 6 yaş büyüktü yaptığım yaramazlıkların önüne geçmek için elimden tutmuş kumsal dışında yeşil bir alanda beni oyalamaya çalışıyor birlikte dolaşıyorduk.Bir kaç kişi bizim yanımıza doğru gelmeye başladı.Genç bir adamın kucağında çocuk vardı.Yemek yediğimiz binanın önünde durdular genç adam çocuğu yere yatırdı etraftan yardım istemeye başladı.Ablam da bu telaş karşısında ağlamaya başladı.Kızı tanımıştım kumsalda birlikte oynadığım arkadaşımdı.Hatırladığım kadarıyla üstünde, daha önce de gördüğüm minik çiçekli elbisesi vardı.Ağzının etrafında kan vardı arkadaşımın dudakları kocaman şişmişti.Elbisesinin beline bağlı kuşağı boynuna sarılmış elbiseleri yırtılmış hala bacaklarından kan sızıyordu.Ablam beni ondan uzaklaştırmaya çalıştıkça ben arkadaşımın üstüne abanıyor 'kalk denizde yıkan diye bağırıyordum.Gözleri açık mı kapalı mı hatırlamıyorum.Kıskandığım sarı lüle saçları dağınık yoluk yoluk du. Sonra kalabalık büyüdü ablam beni annemlerin yanına sürükledi.Ağlamam sabahlara kadar sürdü.Büyüklerim arkadaşımın kaza geçirdiğini hastahanede tedavi görüp iyileştiğini söylediler sonra bana.
İleriki yıllarda işin aslını öğrendiğimde Zeynep bir inşaat işçisi tarafından tecavüze uğramış ve ölmüştü.Yaşamım boyunca aklımdan çıkmayan Zeynep'in o görüntüsü yüreğimde kabuk bağlamış ama hiç geçmeyen bir yara olarak kaldı.Çok uzun yıllar bu ve benzeri bir olay duymadım okumadım.Ya bu gün? Ülkemizde gün geçmiyor ki bir taciz olayı duymamış olalım.Çocuklara cinsel istismar yapılmamış olsun.
Türkiye İstatistik kurumu istatistikleri: 14-15-16 yaşları arasında istismara uğrayan kız çocuklarının dünyaya getirdikleri bebeklerin sayısının yirmi binleri aştığına dikkat çekiyor.
Bu ve benzeri tacizlerin dört yılda yüzde dört yüz arttığı ve giderek de artmaya devam ettiğine vurgu yapıyor.
Öte yanda mikrop gibi çoğalan ve çoğalmaya da devam eden bu sübyancı ahlaksızlar için ilgili makamlar kalıcı ve sert önlemleri almak bir yana vakıflarda okullarda veya sosyal medyada korkusuzca her düşündüklerini söyleyebilen kendileri gibi olanları da bu söylemlere özendiren bu hasta adamları susturmak ve cezalandırmak gibi bir yaptırımı da hayata geçirmiş değil.Onların uğraştıkları 'siyasi sapıklık'.
Oysa pedagoglar hekimler:'Bu sübyancıların şiddetine maruz kalan çocuklarda ciddi travmaların yaşandığını' söylüyor.
Ve ne yazık ki cinsel saldırıya uğrayan bu çocukların yetişkinlik döneminde de sıkıntılı sorunlu hayatlar yaşadıkları bir gerçek.Yapılan araştırmalar gösteriyor ki bu talihsiz çocuklar ileride uyuşturucu ve seks işçiliğine meyilli oluyorlar.
Muhafazakarlık arttıkça bu tip olaylarının da artması ortalıkta kendini bilmez sapık söylemli insanların da artması bir rastlantı olamaz.Ama bu konu beni aşar.Buna cevap verecek olan konunun uzmanlarıdır belden aşağısına odaklanmış o zavallıların işi değildir.
'Muhafazakarlık,hızla değişen koşullara uyum sağlamak istemeyen tembel cahil zihinler için her zaman hoş karşılanan bir mazerettir'. FREUD.
'Medeniyetin ilk şartı adalettir'
Sübyancılar doktorlara, çocuklar okullara, yetkililer iş başına.
Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın anlayışı çoktan çöktü.O yılan bir gün bir çalılığın arasından çıkar sizi de çocuğunuzu da sokar torununuzu da.
Melike KARAKURT
Pedofili: 'Ergenlik dönemine girmemiş çocuk veya çocuklara duyulan yoğun cinsel ilgi.Çocukları soyma,seyretme bedenine dokunma öpme okşama ve çok ötesi sapkın davranışlar olarak tanımlanır'.
Bu yetişkinlerin ergenliğe ulaşmamış çocukları cinsel açıdan çekici bulmasıyla ortaya çıkan psikoseksüel rahatsızlığın tedavi edilmesini söylüyor hekimler.
'Bu sübyancılar-tipik olarak- yetişkin ilişkiden zevk almakta güçlük çekerler.Sübyancılık kadınlarda çok nadir görülür'.
Yukarıda adı geçen, söylemi medyada yankı bulan Nurettin Yıldız adlı kişinin beyanatına'ne yazık ki benim açımdan çocuklara dönük olası bir vahşetin özendirilmesi ve hayata geçirilmesine eş değer bir düşünmenin tam karşılığıdır' diye cevap veriyor Pedagog Sevil Yavuz.
Sonra devam ediyor Sevil Yavuz.'Pedofililik, bireylerin çocukların güvenini kazanarak onlara iyi davranarak tuzaklarına düşürmeleri en yaygın olanı.O bakımdan aile bireylerine çok iş düştüğüne ve çocukları anlayabilecekleri dilde yasaklar getirilmesi gerektiğine' vurgu yapıyor.
Yıllar önceydi.Sanırım 7 yaşlarındaydım. Her yıl gittiğimiz Florya'da gazeteciler kampında kalıyorduk.Ablam benden 6 yaş büyüktü yaptığım yaramazlıkların önüne geçmek için elimden tutmuş kumsal dışında yeşil bir alanda beni oyalamaya çalışıyor birlikte dolaşıyorduk.Bir kaç kişi bizim yanımıza doğru gelmeye başladı.Genç bir adamın kucağında çocuk vardı.Yemek yediğimiz binanın önünde durdular genç adam çocuğu yere yatırdı etraftan yardım istemeye başladı.Ablam da bu telaş karşısında ağlamaya başladı.Kızı tanımıştım kumsalda birlikte oynadığım arkadaşımdı.Hatırladığım kadarıyla üstünde, daha önce de gördüğüm minik çiçekli elbisesi vardı.Ağzının etrafında kan vardı arkadaşımın dudakları kocaman şişmişti.Elbisesinin beline bağlı kuşağı boynuna sarılmış elbiseleri yırtılmış hala bacaklarından kan sızıyordu.Ablam beni ondan uzaklaştırmaya çalıştıkça ben arkadaşımın üstüne abanıyor 'kalk denizde yıkan diye bağırıyordum.Gözleri açık mı kapalı mı hatırlamıyorum.Kıskandığım sarı lüle saçları dağınık yoluk yoluk du. Sonra kalabalık büyüdü ablam beni annemlerin yanına sürükledi.Ağlamam sabahlara kadar sürdü.Büyüklerim arkadaşımın kaza geçirdiğini hastahanede tedavi görüp iyileştiğini söylediler sonra bana.
İleriki yıllarda işin aslını öğrendiğimde Zeynep bir inşaat işçisi tarafından tecavüze uğramış ve ölmüştü.Yaşamım boyunca aklımdan çıkmayan Zeynep'in o görüntüsü yüreğimde kabuk bağlamış ama hiç geçmeyen bir yara olarak kaldı.Çok uzun yıllar bu ve benzeri bir olay duymadım okumadım.Ya bu gün? Ülkemizde gün geçmiyor ki bir taciz olayı duymamış olalım.Çocuklara cinsel istismar yapılmamış olsun.
Türkiye İstatistik kurumu istatistikleri: 14-15-16 yaşları arasında istismara uğrayan kız çocuklarının dünyaya getirdikleri bebeklerin sayısının yirmi binleri aştığına dikkat çekiyor.
Bu ve benzeri tacizlerin dört yılda yüzde dört yüz arttığı ve giderek de artmaya devam ettiğine vurgu yapıyor.
Öte yanda mikrop gibi çoğalan ve çoğalmaya da devam eden bu sübyancı ahlaksızlar için ilgili makamlar kalıcı ve sert önlemleri almak bir yana vakıflarda okullarda veya sosyal medyada korkusuzca her düşündüklerini söyleyebilen kendileri gibi olanları da bu söylemlere özendiren bu hasta adamları susturmak ve cezalandırmak gibi bir yaptırımı da hayata geçirmiş değil.Onların uğraştıkları 'siyasi sapıklık'.
Oysa pedagoglar hekimler:'Bu sübyancıların şiddetine maruz kalan çocuklarda ciddi travmaların yaşandığını' söylüyor.
Ve ne yazık ki cinsel saldırıya uğrayan bu çocukların yetişkinlik döneminde de sıkıntılı sorunlu hayatlar yaşadıkları bir gerçek.Yapılan araştırmalar gösteriyor ki bu talihsiz çocuklar ileride uyuşturucu ve seks işçiliğine meyilli oluyorlar.
Muhafazakarlık arttıkça bu tip olaylarının da artması ortalıkta kendini bilmez sapık söylemli insanların da artması bir rastlantı olamaz.Ama bu konu beni aşar.Buna cevap verecek olan konunun uzmanlarıdır belden aşağısına odaklanmış o zavallıların işi değildir.
'Muhafazakarlık,hızla değişen koşullara uyum sağlamak istemeyen tembel cahil zihinler için her zaman hoş karşılanan bir mazerettir'. FREUD.
'Medeniyetin ilk şartı adalettir'
Sübyancılar doktorlara, çocuklar okullara, yetkililer iş başına.
Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın anlayışı çoktan çöktü.O yılan bir gün bir çalılığın arasından çıkar sizi de çocuğunuzu da sokar torununuzu da.
Melike KARAKURT
YORUMLAR