Meğer ABD kendi planını kabul ettirmiş

T24 yazarı Fikret Bila bugünkü yazısında Suriye’de kurulması planlanan güvenli bölge görüşmelerine ilişkin dikkat çeken ifadeler kullandı...

Meğer ABD kendi planını kabul ettirmiş
13 Ağustos 2019 - 09:02
T24 yazarı Fikret Bila bugünkü yazısında Suriye’de kurulması planlanan güvenli bölge görüşmelerine ilişkin dikkat çeken ifadeler kullandı. İktidara yakın Star gazetesi yazarı Ardan Zentürk de ABD’yi kastederek, “Bu ülkenin neyine güvenerek, Türkiye’nin beka mücadelesinin en kritik safhasında bir mutabakata karar verdiğimizi biri bize anlatabilir mi” diye yazdı.

Geçen günlerde Türk ve ABD heyetlerinin yaptığı görüşme sonrasında iki ülkenin Suriye’nin kuzeyinde uygulanacak güvenli bölge planının hazırlanması konusunda ortak harekat merkezi kurulmasına dair anlaşmaya varıldığı açıklanmıştı.

Bu açıklamanın ardından “Türkiye-ABD uzlaşması ve CHP’nin girişimi” başlıklı bir yazı kaleme alan Fikret Bila, Türkiye’nin ABD ile yaptığı görüşmelerde kendi planını kabul ettiremediğini aktardı. Fikret Bila, ABD’nin Suriye’de güvenli bölgenin yerine “küçük cepler” olmasına dair planının kabul edildiği bilgisini paylaştı.

“ABD, Türkiye’nin, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) kontrolünde sınır boyunca devam eden 30-32 kilometre derinlikteki güvenli bölge önerisini kabul etmedi”diye yazan Fikret Bila, şu satırları kaleme aldı:

“Türkiye’nin PKK’yı hedefleyerek yapacağını ilân ettiği büyük askeri harekâtı önledi. Bunun yerine, derinliği 5-18 kilometre arasında değişen ve birkaç yerde icra edilecek güvenli cepler kurulması önerisini Ankara’ya kabul ettirdi.

Askeri kaynaklardan kamuoyuna yansıyan bilgilere göre güvenli bölge üç aşamada uygulanacak. Birinci aşamada 5-6 kilometrelik cepler kurulacak. İkinci aşama 14 kilometreye varan keşif bölgeleri oluşturulacak, ikinci kuşakta ağır silah bulunmayacak ve üçüncü aşamada da 18 kilometreye varan yeni bir keşif halkası olacak. Bu model –bu bilgiler veya buna yakın bilgiler geçerliyse- Türkiye’nin önerdiği güvenli bölge modelinde uzak bir model.

 

YANITSIZ SORULAR

Türkiye ile ABD yetkililerinin kamuoyuna açıkladıkları bilgiler bazı soruların yanıtlarını karşılamıyor.

Örneğin, Suriye’nin parçalanmasını ve kuzeyinde bir PKK-PYD-YPG devleti kurulmasını isteyen ABD ile  bunu beka sorunu olarak gören ve tam tersini savunan Türkiye, nasıl ortak hareket edecekler? Ortak harekât merkezi hangi amaç için çalışacak?

Amaçları 180 derece zıt olan Türkiye ile ABD kime karşı ortak harekât düzenleyecekler? Türkiye’nin ortadan kaldıracağını ilân ettiği PKK’ya karşı mı? ABD, Türkiye’nin bu amacı için Ankara ile ortak çalışacaksa o zaman neden 30-32 kilometrelik barış koridoruna engel oldu? Neden Türkiye’nin PKK’ya yönelik geniş çaplı askeri harekâtını önledi? Demek ki, ortak hareket ve harekâtın hedefi PKK’yı ortadan kaldırmak değil. Eğer bu doğruysa Türkiye, ABD’nin önerisini niye kabul etti? Suriye’nin kuzeyinde kurulan PKK devletini yok etme hedefinden vaz mı geçti?”

STAR YAZARI İSYAN ETTİ

Öte yandan aynı konuya dair iktidara yakın Star gazetesi yazarı Ardan Zentürk de eleştirilerini sıraladı.

“DURUN! Biz ‘dost’ ve ‘müttefik’ değiliz ki” başlıklı yazısında Zentürk şu satırları kaleme aldı:

Doğru yerde, doğru zamanda sorulan sorular önemlidir, gerçeklerin sis perdesi arkasına gizlenmesini önler.

SORU-1: ABD, Ortadoğu’da PKK-PYD terör örgütü ile sürdürdüğü ittifakı rafa mı kaldırdı, hayır.

SORU-2: ABD, FETÖ mensup ve elebaşlarıyla ilgili radikal bir karar mı aldı, hayır.

O zaman, adına “Barış Koridoru Mutabakatı” denilen bu mutabakat hangi güven zeminine dayanıyor? 

Asıl soru sonda: ABD Münbiç’teki PKK unsurlarının geri çekilmesinin ve bölgenin Suriye halkı adına ÖSO’ya devri konusunu kabul etti mi, hayır.

Bu ülkenin neyine güvenerek, Türkiye’nin beka mücadelesinin en kritik safhasında bir mutabakata karar verdiğimizi biri bize anlatabilir mi? 

BİZ BİR KORİDOR İÇİN YOLA ÇIKMADIK

Önce görev tarifimizi iyi yapmamız ve ana hedefimizi hatırlamamız gerekir: Türkiye, emperyalizme karşı verdiği mücadelede, sınır boyunda koridor oluşturmak için plan yapmadı, bu koridora topraklarımızdaki Suriyeli sığınmacıları yerleştirme fikri ne zaman ortaya çıktı, bunu da bilmiyoruz. 

Türkiye’nin hedefi şudur: Kuzey Irak ve terör örgütünün Rojava adı verdiği bölgedeki tüm PKK/PYD terör unsurları temizlenecek, bu örgütün ABD’nin desteğinde resmen işgal etmiş olduğu Suriye topraklarının üçte biri yeniden Suriye halkının (ÖSO) kontrolüne girecektir.

PKK/PYD, ABD’nin gözü önünde, Arap ve Türkmenleri, kendi gibi düşünmeyen Suriyeli Kürtleri sürerek bu bölgede “etnik temizlik” yapmıştır, bunun tersine dönmesi ve tüm bölgede nüfusun eski halini alması Türkiye’nin ana hedefidir. 

ORTAK HAREKAT MERKEZİ Mİ, GEÇİNİZ

Garip bir durumla karşılaştık. “Barış Koridoru”nun kurulması için öngörülen Ortak Harekat Merkezi’nde Amerikalılar ile askeri bir ortaklık kuracağımız söyleniyor. İyi de ortağımız (!) ABD PKK’nın müttefiki, bunu nasıl dengeleyeceğiz?

Ortak Harekat Merkezi’nde görevli bir Amerikalı albay, istediği zaman, Rakka, Kamışlı veya Münbiç’te PKK ile birlikte çalışan Amerikalı bir yüzbaşıya ulaştığında ne yapacağız? 

Ortaklık kurduğumuz ordunun görevlendirdiği bazı subaylar bizimle Ortak Harekat Merkezi’nde çalışırken, aynı ordunun bir diğer grubu da PKK ile çalışıyor olacak…

Eğer devlet aklı, şu andaki süreci bir geçici formül ve köprü başı tutma olarak düşünüyorsa, söyleyecek sözüm yok, ama, bütün bu yapılanlar “Atlantikçi siyaset alışkanlığı” ile yapılıyor ve kalıcı kimlik taşıyor ise o zaman sorunumuz var demektir… 

Bugünden söylüyorum, milleti boş yere yormayın, zora gireriz… 

“Ortağımız” dediğiniz ABD, o topraklarda, fiili devlet kurumsallaşmasını tamamladı, karşımıza da 40 bin kişilik “ordu” koydu… 

Amerika’dan beklenen tek konu var: PKK ile işbirliğini bırakacak, bu örgüte verdiği tüm silahları toplayıp, Türkiye’nin terör örgütüne dönük harekatının önünü açacak…

“Stratejik müttefik” veya “dost” olarak adlandırılabilecek bir devletin yapacağı tek konu bu, o ise heyetler gönderiyor, bizimle PKK’yı nasıl koruyacağının pazarlığını yapıyor… Pes…

YORUMLAR

  • 0 Yorum