Mehmet Metiner: İçimizdeki ipsiz-sapsızlar istedikleri yere gitsinler

AKP'nin eski milletvekillerinden Mehmet Metiner, AKP'nin artık ömrünü tamamladığını belirtip, "Yenilenmiş bir AK Parti’ye değil yeni bir AK Parti’ye acilen ihtiyaç var" sözleri tartışma konusu olmuştu. Metiner sözlerine açıklık getirdi.

Mehmet Metiner: İçimizdeki ipsiz-sapsızlar istedikleri yere gitsinler
05 Eylül 2019 - 08:54
Eski AKP İstanbul Milletvekili Mehmet Metiner, özeleştiride bulunarak  AKP'nin yenilenmesi gerektiğini savundu. Metiner, yeni parti oluşumuna giren eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ve eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'la ilgili olarak, "Biz başka partilerde siyaset yaptıkları için kimseyi ihanetle suçlamıyoruz. Herkes partisini kurabilir. Zoraki evliliğe gerek yok. Burada bütün hesap eğer Erdoğan'a kaybettirmek üzerine kurgulanmışsa işte biz buna ihanet deriz" ifadelerini kullandı.

AKP'nin eski milletvekillerinden Mehmet Metiner, AKP'nin artık ömrünü tamamladığını belirtip, "Yenilenmiş bir AK Parti’ye değil yeni bir AK Parti’ye acilen ihtiyaç var" sözleri tartışma konusu olmuştu. Metiner, Habertürk'ten Kübra Par'ın sorularını yanıtladı.

Metiner'in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

 

 

"Kendi evlatlarımızla aramızda makas oluştu"

Bizim halkımızın içinden geldik. Halkına tepeden bakan siyasal elitler, AK Parti'nin misyonunu, Erdoğan'ın misyonunu tükettiler. Liderimiz zaten defalarca bunu vurguladı. Eğer bir milletvekilinin telefonuna vatandaşlar ulaşamıyorsa, danışmanlarına dahi ulaşamıyorsa, eş dost çevrelerini kayırıyorlarsa, kibir budalası gibi dolaşıyorlarsa bu AK Parti'yi tüketir.

Kuşaklar değişiyor, yeni bir genç nesil geliyor. Bizim kendi evlatlarımızla kendi aramızda makas oluştu. Bilgileri artık sosyal medyadan öğreniyor. Eski Türkiye'yi tanımıyorlar. Hala onlara 18 yıl boyunca yapıp ettiklerimizi anlatıyoruz. Hizmetlerde bir sorunumuz yok. Bunu söylemek AK Parti'nin iyiliğine bir şeydir. Ben sonuna kadar AK Partiliyim.

"Liderimiz bu değerlerden hiç sapma göstermedi"

Fabrika ayarlarından ne kastettiğimi arkadaşlarımla tartışmak isterim. Madem ki demokrasi, çoğulculuk, hukuk dediniz ona değineyim. 2001 sosyolojisinin içerisinde FETÖ var, Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu var. Onun için bir arınma sürecine ihtiyaç var. Yeni AK Parti dediğim o. Partiyi yeniden arındıracağız. Partinin değerlerinde hiçbir sapma yok. Liderimiz hiçbir zaman bu değerlerden sapma göstermedi.

Kendisine yapılan en büyük haksızlık tek adam eleştirisi oldu. Diktatör oldu diyorlar, bu çok büyük haksızlık. Lider eşitler arasında birinci olur mu? Lider herkesi dinler son sözü söylediğinde liderin söylediği söz geçerlidir. Particilik budur. Liderin verdiği karar hoşuma giderse uyar, gitmezse uymam, yok böyle bir şey. Bir davanın lideri vardır. Lider hayatta iken vefa kavramının arkasına sığınılarak lider Beştepe'nin duvarları arasına sıkıştırılmak istenir mi?

"16 Temmuzcular ertesi gün tanklara çıkanlardır"

17-25 Aralık süreci Gezi sürecinde hangisi liderini savundu. Cansiperane bizim gibi insanın dışında kim savundu. Siyasette bir beklentimiz olduğu için konuşuyorsak namert olalım. 15 Temmuz'da liderimiz havada her an öldürülebilirdi. FETÖ'cü pilotlar peşinde dolaşıyordu. Gece telefona çıkmayan bakanlar, üst düzey yöneticiler vardı. 16 Temmuz'cular şunlardır. Gün ağardıktan sonra, darbeyi halkımızla püskürttükten sonra gelip tankların üzerine çıkıp, poz verenlerdir. İsme gerek yok.

Bir Başbakan Yardımcısı ile aynı uçakla İstanbul'a dindik o gece sırra kadem bastı. Şu anda görevde değil. Üç gün sonro Erol Olçok'un cenazesine baktım hiçbir şey olmamış gibi reisin arkasında poz verdi. Bunlar bizi incitiyor, AK Parti'yi incitiyor. Bizler cesur olmak zorundayız. 15 Temmuz'da da korkacaksan sen ne işe yararsın? Önde olanların korkmaya hakkı yok. Liderimiz korkmuş olsaydı 15 Temmuz'da ne olurdu?

"CHP'de siyaset yapmaktansa ölmeyi tercih ederim"

Ben AK Partiliyim, partime nasıl ömür biçerim? Ben Abdullah Gül eleştirisi yapmakla ne kazanırım? Davutoğlu ve diğerleri arkadaşlarım. Niye herkesi karşıma alayım. Tımarhaneden çıkmış değilim, siyaseti de bilirim. Ama ben dengeci değilim, pragmatist değilim. Ben de Abdüllatif Şener gibi CHP'ye göz kırpabilirim. Ama CHP'de siyaset yapmaktansa ölmeyi tercih ederim. Bizim bir davamız var ve liderimiz var. Biz Erdoğan'ı sadece Cumhurbaşkanı olarak görmüyoruz.

"Erdoğan kaybedecekse ben milletvekili olsam ne olur?"

Ne milletvekili yapılmadığım için liderime kırgınım ne de bir gün olsun kendisine sormuşum. Ben partiye zarar verebilir miyim? Ben bu evin oğluyum, partime nasıl ömür biçebilirim. Yapmış olduğum açıklamalarımdan dolayı da hiçbir gün partimden ne kınama ne uyarı ne ikaz almış değilim. Bütün televizyon konuşmalarıma partimin izniyle, liderimin onayıyla katıldım. Bir ömür boyunca milletvekili olacak halim yok. Niye kutsuyoruz bu makamları?

Milletvekili olmadı, belediye başkanı yapalım, bu ne yahu! Bazı insanlar çekilmeyi bilmeli. Bu bensem ben de çekilmeliyim. Yeni insanlar, genç kuşaklar gelsinler. Siyaseti de dava aşkıyla yapan insanlar gelsin. Yeni AK Parti'den kastım bu. Ben başarısızsam bu ödüllendirilmemeli. 2023'de Cumhurbaşkanım kaybedecekse ben milletvekili olacaksam bu neye yarar? İstanbul'da 800 bin oy farkını kim hesaba katabilirdi?

"Niye bize küskünler de Erdoğan'a dargın değiller?"

İstanbul'da da, İzmir Karabağlar'da da çalıştım. Girdiğim evlerde bir kez olsun milletvekili o evlere gitmez mi? O evler dolaşılmaz mı? Seçimden seçime ilgilenmekten bahsetmiyorum. Senin davansa bu milletvekili olmayı amaçlamayacaksın. Erdoğan'ın bize verdiği talimat bu. İktidar şehvetine yenik düşünmeyeceksiniz, halkın efendisi değil hizmetkârı olacaksınız. Şimdi niye bize küskünler de Erdoğan'a dargın değiller.

Peygamberimiz bile uyarılmıştır, bir zenginle, eşrafla konuşurken bir ama insan geliyor. Ona yüz çevirdiği anlamına gelen bir davranış sergiliyor, bunun üzerine Cenab-ı Allah ayet gönderiyor. 15 Temmuz'da direnen bu halkın yoksul çocuklarıydı. Belediyede imar için gelen vatandaş özel kaleme çıkamazken bir holdingin patronu kapıda karşılanıyor.

"Yeni AK Parti'de diğerleri nal toplayacaktır"

AK Parti'nin halis ve mert tabanı nezdinde, Erdoğan'a gönülden bağlı olan kitle nezdinde hiçbir kıymeti harbiyeleri olmaz. Keşke tortular dediğim AK Partilileri alıp götürseler. Ben Babacan, Davutoğlu hareketiyle birlikte sosyolojik bir kayma olacağı endişesini zinhar taşımıyorum. Küskün olmuştur, beklentisi gerçekleşmemiştir, daha önce milletvekilliği yapmıştır, ben acaba nereden milletvekili olabilirim diyenlerin toplumda karşılıkları yok.

Yeni Ömerler lazım söylemiyle sayın Erdoğan 'Bekleyin ben sizin kızgınlığınızı biliyorum, ama siyaset aynı zamanda bir denge meselesidir, ben gerekeni yapacağım' diyor. AK Parti'nin ana kitlesi Erdoğan'a güveniyor. Böyle bir AK Parti çıktığında göreceksiniz o kitleler büyük aşkla, şevkle liderlerin arkasında olacaklar. Diğerleri nal toplayacaklar.

"Erdoğan'a kaybettirmek duygusuyla hareket etmek ihanettir"

Biz başka partilerde siyaset yaptıkları için kimseyi ihanetle suçlamıyoruz. Herkes partisini kurabilir. Zoraki evliliğe gerek yok. Burada bütün hesap eğer Erdoğan'a kaybettirmek üzerine kurgulanmışsa işte biz buna ihanet deriz.

Eğer bu denklem üzerinden birileri kendilerini eski Türkiye içinde kendini konumlandırıyorsa, üst aklın aparatlarıyla işbirliği yapıyorsa bu bir projedir, ihanettir. Kendi partilerini kurmak istedikleri için kimseyi suçlamıyoruz. Abdullah Gül, Babacan, Davutoğlu ve diğerleri.

"İçimizdeki ipsiz-sapsızlar istedikleri yere gitsinler"

Bu beklenen bir şeydi. İhraç talepleri siyaseten beklenen karardı. Ali Babacan'ı tebrik ediyorum. Çıktılar istifa etti, doğrusu bu. Yeni bir parti arayışında olup, bunu AK Parti içinde yapacaksınız. Siyasette böyle bir dünya yok. İş dünyasında da böyle bir dünya yok. Siyasette varsa eleştirileriniz bunu kamuoyuna deklare etmezsiniz. Buna rağmen lideriniz sizi dinlemiyorsa o zaman ayrılırsınız, manifesto ile kamuoyuna çıkarsınız.

Biz kimseyi kovmuyoruz, kalmak isteyenlere AK Parti'nin kapıları ardına kadar açık. Erdoğan'a kaybettirmek üzere üst aklın kurguladığı siyasi bir proje bu. Erdoğanfobik bir proje. Kime kaybettirmek için yola çıkıyorlar. Erdoğan'a kaybettirmek üzere yola çıkıyorlar. Meral Akşener kabul etseydi Abdullah Gül hangi bloğun adayı olacaktı? MHP'den İP'i çıkarttılar şimdi AK Parti'den aynı İP'i çıkartmaya çalışıyorlar.

İçimizde birtakım ipsizler sapsızlar çeker giderler mi? Gitsinler. Her türlü sert eleştiriye açığım ama düşmanlaştırıcı siyaset diline ihtiyacımız yok. Biz Abdullah Gül, Babacan, Davutoğlu'nun şahıslarına hain demiyoruz.

"Davutoğlu'nu eleştirseler bir gün partide duramazlardı"

Kibir eleştirisi yaparlarsa inandırıcı olmazlar. Burunlarından kıl aldırmayan insanlar. Siyasi ihtiraslarından ötürü teoriden hareketle bir amaca savruldular. Üç tane doğrunun yanına kendi gizli amacınızı örtmeye çalışırsanız. İnanınız ki herkesten daha çok kibirli insanlar onlar. Sözgelimi Abdullah Gül veya Ahmet Davutoğlu genel başkan olacaktı, Başbakan olacaktı.

Çıkıp birileri onları eleştireceklerdi, manifestolar yayınlayacaklmardı. Sırf AK Parti siyaseten küçülsün de bize alan açılsın diye gizli ihanet içinde olacaksınız. Davutoğlu'nun genel başkan olduğunda birisi çıksa da eleştirseydi bir gün tahammül edemezdi.

"Kayyum kararını son derece yerinde buluyorum"

Kürdüm ama Türk de olabilirdim. Ben bu kimliğimi seçmedim. Kimlik siyasetini asla doğru bulmuyorum. Kimliğin reddedilirse herkesten fazla sahip çıkarım. Ben Kürt siyasetçi değilim. Diyarbakır'da bir belediye başkanını KHK'dan dolayı görevden alacaksanız, bir KHK'dan dolayı ihraç edilen bir isim aday gösterilmişse bu en başında bildirilmeliydi, 'sen aday olamazsın' denilmedi.

Bir demokrat olarak sandıktan çıkan insanın hukukunu korumak gerekir. Ben KHK'dan ihraç edilen bir insanın belediye başkan adayı milletvekili adayı gösterilmesinden yana değilim. Ama bunu kendilerine tebliğ etmek gerekirdi. Benim partimin orada aldığı oy onların üçte biri bile değil. Kayyum kararını son derece yerinde buluyorum. Daha önceki kayyum kararını da destekleyen bir Kürt olarak, Kürt halkı PKK'nın tasallutundan kurtarılmalıdır.

Siz eğer KHK'dan ihraç edilmiş, PKK ile organik anlamda üyesi olan insanları belediyeye doluşturursanız, resmi veya gayriresmi ilanlarla, Kandil'den gelen talimatlar doğrultusunda belediyeyi yönetmeye çalışırsanız, bu karar yerindedir.

"Öcalan ve kardeş Öcalan hamlesi çok yanlış adımdı"

Bu süreçte İmralı'ya birinin gönderilmesi. Kim gönderdiyse bence Reise çok büyük yanlış yaptırdılar. Kırmızı bültenle aranan eski bir teröristin TRT Kürdi'ye çıkarılması yanlış adımdı. Binali Bey'in buradan Diyarbakır'a götürülmesi ve orada verdiği mesajlar teorik olarak doğru da olsa o aşamada Diyarbakır gezisi siyaseten yanlıştı. Şimdi Cumhur İttifakı yapmışsınız. MHP'nin hangi konularda duyarlı olduğunu bilirsiniz.

Ayrıca Kürtler de duyarlıdır, 'Bizi enayi mi zannediyorsunuz' diye. Bence MHP'nin sosyolojisi kaydı gitti elimizden. Bize İstanbul'da oy vermediler. Allah var teşkilatları ve genel başkan ve yardımcıları çok çalıştı. Öcalan'ın PKK'sı, HDP'si yok artık, Amerika'nın PKK ve HDPS'sı var. Öcalan kendine rol biçmeye çalışan ama karşılığı artık kalmamış. PKK ve HDP'nin nezdinde kitleleri mobilize etmekte kullanılan siyasi bir figür.

"Terörle iltisakı olursa tabii ki İmamoğlu da alınır"

Süleyman Soylu bir siyasetçi. Sayın İmamoğlu, PKK ile iltisaklarına iftiradır dediği için ona verilmiş bir cevaptır. Süleyman Soylu kral değil, padişah değil, hukuk devletinde yaşıyoruz. Eğer İmamoğlu'nun terörle iltisakı tespit edilirse tabii ki kimsenin imtiyazı yok. Paris'in belediye başkanı DAEŞ ve El Kaide ile bağlantılı biri olabilir mi? DAEŞ'le bağlantısı olan bir partinin Fransa'da siyaset yapmasına izin verilebilir mi?

YORUMLAR

  • 0 Yorum