Musul'da Sünni kuşak hayali

Bir zamanlar Ortadoğu’nun lideri olma hayali kuran Türkiye, bugün Musul’a 20 km mesafedeki askerlerinin Musul operasyonunda kullanılmaması yönündeki sert tepkilere karşı hiçbir şey yapamıyor.

Musul'da Sünni kuşak hayali
18 Ekim 2016 - 23:25
Muharrem Bayraktar yazdı 

 Irak, bölgesel savaşla tehdit ediyor. O çok güvendiğimiz Arap Birliği bile “Musul’a asla giremezsiniz” diyor. ABD zaten baştan beri Irak’ı maşa olarak kullanarak Türkiye’yi uyarıyor.

Yani ne kadar bağırıp çağırsak da hatta “yahu ne olur bizi de bu savaşa dahil edin” diye yalvarsak da şu sıralar sıcağı sıcağına başlayan Musul operasyonunda “yok hükmündeyiz!”

Musul’daki haklarımızdan, buraların bir zamanlar Osmanlı toprağı olmasından, Misak-i Milli hudutlarından bahsetsek de acı maalesef yokuz!

Başka planlarımızın olduğundan bahsettiğimize göre Musul’u IŞİD’ten kurtarmak için savaşa hazırlanan 65 devlet Musul’u kurtardıktan, sonra biz de Musul’u onlardan almak için bu devletlere karşı savaşacak mıyız yoksa!”

Peki, Türkiye Musul’da neden istenmiyor?

Musul’da neden en küçük bir birlik seviyesinde dahi bulunmamıza tahammül yok?

Bazı kesimlere göre bunun en önemli sebebini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Arabistan ziyareti sırasında Dubai merkezli Rotana TV’ye yaptığı şu konuşmada aramak lazım. Cemal Khashoggi’nin “son olarak Suudi Arabistan ve Türkiye’nin müdahalesi olmadan Musul’un kurtulabileceğini düşünüyor musunuz?” sorusuna şu cevabı veriyor Erdoğan:

“Hedef Musul’un DAİŞ’ten kurtarılmasıysa bunu başarmak için iş birliği yapmalıyız. Fakat sorun şu: Ondan sonra şehirde kim kalacak? Elbette, Sünni Araplar, Sünni Türkmenler ve Sünni Kürtler. Haşd El Şaabi’nin Musul’a girmesine izin verilmemeli. Özellikle Türkiye ve Suudi Arabistan onların girmesini önlemek için iş birliği yapmalı.”

Fırtına koparan sözler bunlar. Erdoğan’a göre Musul, Sünni Türkmenler, Sünni Araplar ve Sünni Kürtlerin yaşayacağı bir yer olmalı ve Haşd El Şaab Musul’a kesinlikle girmemeli.

Oysa Musul’un yüzde 30’u Şii. Musul’da Şii Türkmenler, Şii Araplar, Şii Kürler var. Kakailer, Ezidiler, Hristiyanlar var. Bunlar yeni Musul’da olmasın mı? IŞİD’den önce vatanları olan Musul’u terk mi etsinler?

Şu anda Şii milislerin yoğun olduğu Haşd El Şaab, Musul operasyonuna aktif olarak katılmış durumda.

Türkiye’nin eğitip donattığı, başında eski Musul valisi Nuceyfi’nin bulunduğu, 1000 civarında askeri bulunan ve tamamen Sünnilerden oluşan Haşd El Vatan ise beklemede. Musul için bu birliklere hiçbir görev verilmedi. Nuceyfi, IŞİD Musul’a girmeden önce Irak askerlerinin Musul’dan çıkması kararının alındığı Vilayet Meclisi oylamasının arkasında bulunan kişi. Yani Musul’a IŞİD’e teslim eden kişi bugün sözümona Türkiye’nin kontrolündeki birliklerin başında. Kendi ülkesine ihanet etmiş birinden bize ne fayda gelir? 

Erdoğan, “Musul için kullandığı ifadeyi neden sarf etti, bu bir sürç-i lisan mıydı?” bilemeyiz ama Ortadoğu’nun demografik yapısı ve mezhepsel konumu içinde bu sözler etkisiz eleman olarak kayda geçti.

Musul savaşı Türkiye’nin “yok sayıldığı” bir düzlemde ilerliyor.

Oysa geçtiğimiz Nisan ayında İslam İşbirliği Teşkilatı 13. Zirvesinde Erdoğan’ın kullandığı şu cümleler ne kadar şıktı:

“Mezhepçilik fitnedir. Ben ne Sünniyim, ne Şii. Ben Müslümanım.”

Sahi hangi Erdoğan’a inanalım?

“Mezhepçilik fitnedir” diyene mi “Musul’da Sünni Araplar, Sünni Türkmenler, Kürtler olmalı” diyen Erdoğan’a mı?

Ben Türkiye’nin ve bölgenin kurtuluşunun samimi bir şekilde uygulanacak mezhepçilik karşıtı politikalarda görüyorum.

Bu politikalar sözde değil özde olmalı.

Yoksa kıyamet kopacak.

YORUMLAR

  • 0 Yorum