Ne bu inat

Türkçe alfabe tartışması yaklaşık iki yüzyıllık konu: Yıl, 1839. Osmanlı'da Tanzimat dönemiyle başlayan modernleşme hareketleri alfabe sorununu gündeme getirdi. Çünkü:

Ne bu inat
27 Ekim 2022 - 08:20

Bir alfabenin mükemmelliği; o alfabedeki işaretlerin, dildeki sesleri herhangi bir karışıklığa meydan vermeyecek biçimde karşılamasına bağlıdır.

Arap dilinin ses yapısı ile Türk dilinin ses yapısı arasındaki önemli farklılıklar var. Bu sebeple, Türkçedeki seslerin Arap alfabesiyle istenildiği şekilde ifade edilememesi Osmanlı modernleşme sürecinde başta eğitim olmak üzere kültür ve medeniyetin pek çok alanında sorun olarak görüldü. Örneğin:

Günümüz İslamcı çevrelerinin övgüyle andıkları Ahmet Cevdet Paşa, 1851 yılında kaleme aldığı “Kavaid-i Osmaniye” adlı eseriyle alfabe sorununu yazdı. Arap harfleriyle gösterilemeyen Türkçe sesler için yeni yazım yolu aranması gerektiğini belirtti.

Keza:

Üç kez Maarif/Eğitim Bakanlığı yapan Münif Paşa da aynı görüşteydi. 1862'de kurucusu olduğu Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye'de yaptığı konuşmada şunu dedi:

-“Arap harfleriyle Türkçe okuyup yazmak zordur. Bu alfabede ünlüler bulunmadığından Türkçe bir sözcük çeşitli biçimlerde okunup anlaşılmaktadır. Aynı sözcüğün beş, altı değişik biçimde okunabildiği oluyor. Anlamları pek bilinmeyen sözcüklerin doğru okunabilmesi hemen hemen olanaksızdır.”

Namık Kemal, Ali Suavi, Şinasi gibi münevverler de tartışmalara katıldı. Mirza Fetali Osmanlı yönetimine yeni alfabe sundu. Çabası Mecidiye nişanı ile ödüllendirildi. Uzatmayayım.

Bugün -Mahir Ünal gibi- kimi politikacılar, “Cumhuriyet bizim lügatımızı, alfabemizi, dilimizi, hâsılı bütün düşünmemizi yok etmiştir. Türkçe ile bir düşünce üretemeyiz” diyor ya, Osmanlı münevverleri de bunun tersini söylüyordu!

Keza:

20'nci yüzyıl başında Osmanlı'da alfabe tartışmaları hızlandı. Özellikle Arap alfabesi kullanan Arnavutluk'un 1910'da Latin alfabesine geçmesi üzerine Osmanlı'da alfabe konusunda çalışmalarda bulunmak üzere çeşitli (Tamim-i Maarif ve Islahı Huruf Cemiyeti gibi) encümenler-dernekler kuruldu.

Abdullah Cevdet, Hüseyin Cahit, Kılıçzade Hakkı, Celal Nuri gibi münevverler alfabe değişikliğini savundu.

O dönem… Yakut Türkleri 1918 yılında Latin alfabesine geçti. Azerbaycan 1922'de Latin harflerini kabul etti

Osmanlı'da yoğun tartışmalar yaşansa da alfabe değişikliği yapacak cesur adımlar atılamadı. Oysa:

Sorun büyüktü. Hele… Arap harflerinin eksik ve bitişik yazılması özellikle de savaşlarda yazılı emirlerin yanlış anlaşılmasına sebep oluyordu! Harbiye Nazırı Enver Paşa, gerek telgraf haberleşmesinde gerek yazışmalarda “Hattı Enverî” veya “Ordu elifbası” olarak adlandırılan yeni yazı sistemini zorunlu kıldı. Fakat bu yazıdan da askeri işleri geciktirdiği şikâyetleri üzerine vazgeçildi.

Alfabe tartışmaları Osmanlı'dan sonra da sürdü:

17 Şubat 1923'te İzmir'de düzenlenen İktisat Kongresi'nde, Maarif Vekâleti'nin 1924 yılı bütçe görüşmelerinde konu gündeme getirildi. Nihayet 23 Mayıs 1928 tarihinde yazar, eğitimci ve dil uzmanlardan oluşan Dil Encümeni komisyonu kuruldu. Heyet, kapsamlı çalışmasıyla dünya dillerinden-alfabelerden örnekler vererek “Elifbâ Raporu” hazırlandı. Ardından 1 Kasım 1928 tarihinde Türk alfabesi kanunu çıkarıldı.

İşin özünde… Alfabe değişimi -matbaanın hayata girmesiyle, öğrenimin yaygınlaşmasıyla vs.- tarihsel zorunluluk idi.

Bugün hâlâ Arapça nostaljisi yaşamak isteyenlere ev ödevi vereyim:

Arapçanın tarihi nedir? Kurân-ı Kerim'in yazıldığı Arap Cezm yazısının kökü Arami, Süryanice ve İbraniceye mi dayanır?

Hz. Muhammet döneminde konuşulan Arapça bugün kullanılmakta mıdır?

Soner Yalçın
Odatv.com


YORUMLAR

  • 0 Yorum