O ikisinin diploması incelenmeli

Dilruba Y., Tüylü Mikrofon isimli Youtube kanalının yaptığı sokak röportajında: “21. yüzyılın göbeğinde parlamenter sistemden çıkıp koca ülkeyi tek bir adama verirsek o da babasının ahırı gibi kullanır...” demiş...

O ikisinin diploması incelenmeli
14 Ağustos 2024 - 10:45

“Tek bir adam” kim?..

Belli değil...

Kim olduğu belli olmayan ve...

“Geniş zaman kipi” kullanılan bu cümle:

Ne kanunlarımızda...

Ne de evrensel hukuk kurallarında suç olarak tanımlanıyor...

Kim olduğu belli olmayan tek adamın “babasının ahırı”, olsun ya da olmasın...

Bizim kültürümüzde:

“Teşbihte hata olmaz” diye bir deyim var...

Bu cümlede geçen “ahır” hem hakaret değil...

Hem de:

Teşbih (Benzetme) amacıyla kullanılmış...

Kişinin kim olduğu belli olsa bile:

Yönetim anlayışının, ahırı yöneten birine benzetilmesi de suç değil...

“Elin Arap’ı (Terör örgütü lideri olduğu dünyaca kabul edilen biri) öldü diye ben neden yas tutuyorum? Utanmasa 40’ını da biz çıkartacağız” ifadesi de suç unsuru taşımıyor...

Bu cümlede:

Bir ırkın telef edilme talebi yok...

Bir ırka soykırım uygulanmasını teşvik ve tahrik de yok...

Cumhurbaşkanının, milletine:

“Cibilliyetsiz, sürtük, şerefsiz” diyerek ağır hakaret ettiği bir ülkede...

Masum teşbih ve fikirleri nedeniyle Dilruba’yı gözaltına aldıran...

İfadesine başvurduktan sonra:

“Tutuklanması talebiyle” mahkemeye sevk eden savcı ile...

O talebi kabul edip genç kadını hapse tıkan yargıcın diplomalarının, hukuk fakültesinden alınmış olabileceğine ihtimal vermiyorum...

Yani:

Diplomalarında “Falanca Hukuk Fakültesi” yazıyorsa eğer...

Diplomanın sahte olma ihtimali...

Gerçek olma ihtimalinden çok daha fazla olmalı...

Şerefli bir savcı...

Milletine:

“Cibilliyetsiz, sürtük, şerefsiz” diyen biri...

Cumhurbaşkanı da olsa fezleke hazırlar...

Hazırlamıyorsa eğer...

Kendisi de aynı milletin bir ferdi olarak:

Cibilliyetsizliği...

Şerefsizliği...

Ve sürtüklüğü:

Kabul etmiş sayılır...

AMAÇ TEK OLUNCA

İki sene öncesine kadar Erdoğan’ın:

“Faiz sebep enflasyon netice” saçmalığını eleştiren genç bir akademisyen...

SZCTV’de katıldığı bir programda...

Uygulanan ekonomi politikalar sonucu durgunluk içinde enflasyon (Stagflasyon) yaşayacağımızı hatırlatıp mealen şöyle dedi:

“Faizler düşmezse batarız...”.

Ekran karşısında acı acı gülümsedim...

Serap Belovacıklı’nın genç akademisyene:

İki yıl önceki söylediklerini hatırlatıp:

“Faizler indirilirse mi batarız, yoksa bu seviyede tutulursa mı batarız?..” diye sormasını tabii ki beklemedim...

Çünkü...

Moderatör ve konuşmacıların tek bir amaçları vardı:

Eleştirmek...

KAFA BULUYORMUŞ...

Yabancı uyruklu bazı kişiler Çorum’da...

Okulu basıp, müdüre zincirle saldırdı...

Bir gazeteci Çorum Valisi Zülküf Dağlı’ya:

“Şüpheliler bulundu mu?” diye sordu...

Vali, Emniyet Müdürü Arif Pehlivan’a baktı:

“Evet ne oldu, bulundu mu?..”.

Emniyet Müdürü Pehlivan cevap verdi:

“Şahıslar kaçak yollarla yurt dışına çıktı...”.

Yani...

Nasıl girdiyseler...

Öyle çıkmışlar...

Demek ki neymiş:

Milli Savunma Bakanı:

Milletle kafa buluyormuş...

ÇÖZÜM NE ABİ?..

Muhalefet etmek:

İktidarın her dediğine...

Her icraatına karşı çıkmak olmamalı...

Karşı çıkıldığında da: Doğrusunun ne olduğu, kamuoyuyla paylaşılmalı...

 

Erdal İnönü merhum, SHP Genel Başkanıydı...

1991 erken seçimlerine gidiliyordu...

Hükümet olan ANAP’ın politikalarını çok tatlı bir şekilde eleştirirken, bir gazeteci.

“Siz iktidar olursanız bu sorunları nasıl çözeceksiniz?” diye sordu...

Erdal İnönü:

“Pşşşkkk” yaptı, “Söyleyeyim de kopya mı çeksinler?..”.

CHP’nin genlerinde var bu:

Eleştirmek ama:

Çözümü söylememek...

DÜNÜN X’İ

H.ÜMİT KARDAŞ

@umit_kardas

Egomuzu şişiren iktidarın, şöhretin, statünün cazibesine kapıldığımızda; bize sunulan çıkarların ve imtiyazların kimlerin haklarından çalınarak, kimlerin ezilmesi pahasına sağlandığını unutmaya başlıyoruz.

Günün sözü

“Paul’un maaşını ödemek için Peter’i soyan bir hükümet, Paul’un desteğini her zaman arkasında
hissedecektir...”.

George Bernard Shaw

ASIL ONLAR TUTUKLANMALI

Adamın biri yolda yürürken:

“Ben böyle bir başbakanın gelmişini, geçmişini, eşiktekini, beşiktekini...” diye sinkaf ediyormuş...

O anda yanından geçmekte olan bir Polis, adamı yakalayıp suçüstü mahkemesinde, hâkimin karşısına çıkarmış...

Hâkim, küfürbaz adama, polisin kendisine yönelik suçlamasını hatırlatıp:

“Muhterem başbakanımıza küfrettin mi?” diye sormuş...

Adam:

“Ben bizim Başbakan’a küfretmedim ki” diyerek savunmuş kendisini...

Hâkim, adamı huzuruna getiren Polis’e dönmüş:

Oğlum” demiş, “vatandaş bizim başbakana sövmediğini söylüyor...”.

Polis önce, suçüstü(!) yaptığı adama çevirmiş bakışlarını...

Sonra da Hâkim’e dönmüş:

“Ben; gelmişi, geçmişi, eşikteki, beşikteki sinkaf edilecek başbakanın hangi başbakan olduğunu bilmem mi Hâkim Bey?..”.

Demek istemem o ki...

Asıl tutuklanması gereken Dilruba değil...

Savcı ve Hâkim...

NE YAPMALI?..

Baba eşini ve çocuklarını karşısına alıp:

“Durumumuz iyi değil...

Harcamaları kısacağız...

Hem giyecekten hem yiyecekten kısacağız” diyor...

Ama...

Kendine, borç harç lüks bir otomobil satın alıyor...

Bir gece eve:

Kolunda acayip pahalı bir kol saatiyle geliyor...

Her gece lüks bir lokantada:

Arkadaşlarına ziyafet veriyor...

Sorum şu:

Eşi ve çocukları bu babaya ne yapmalı?..
Memduh Bayraktaroğlu


YORUMLAR

  • 0 Yorum