Ölümden sonra dijital hayat: Ölen ten imiş avatarlar değil
Yapay zekâ (AI), hayatın her alanına nüfuz ederken, ölümle ilgili süreçlere de dokunmaya başladı. Özellikle dijital avatarlar sayesinde, kaybedilen sevdiklerle sanal bir bağ kurulması mümkün hale geliyor.

İleri evre bağırsak kanseri teşhisi alan Michael Bommer, ölümünden sonra dijital bir varlık olarak "yaşamak" için bir yapay zekâ girişimiyle çalışmaya başladı. Bommer, yaşamının ayrıntılarını ve anılarını bir algoritmaya aktardı. Böylece ardında, yakınlarının iletişim kurabileceği bir "dijital ikiz" bıraktı.
DİJİTAL AVATARLARIN İŞLEYİŞİ VE ETKİLERİ
Dijital avatarlar, kişisel verilerden oluşturulmuş sanal kişiliklerdir. Kullanıcılar, yaşam öykülerinden ses kayıtlarına kadar pek çok bilgiyi bu sistemlere entegre edebilir. Ancak uzmanlar, bu teknolojiye temkinli yaklaşılması gerektiğini belirtiyor. Medya psikoloğu Katrin Döveling, avatarların bazı durumlarda yas sürecine yardımcı olabileceğini, ancak bireyleri geçmişte tutarak iyileşme süreçlerini olumsuz etkileyebileceğini ifade ediyor.
ETİK VE PSİKOLOJİK SORUNLAR
Uzmanlar, bu teknolojinin etik sorunlarını tartışıyor. Dijital avatarların güvenilirliği, veri gizliliği ve psikolojik etkileri hâlâ belirsizliğini koruyor. Ayrıca, bu hizmetlerin ticari boyutu da eleştiri alıyor. Özellikle ekonomik eşitsizlikler, bu tür teknolojilere erişimi sınırlayabilir.
YENİ SORULAR KAPIDA
sten Weber gibi uzmanlar, dijital avatarların yalnızca bir "teknolojik çözüm" sunduğunu vurguluyor. Bu, sosyal izolasyon gibi sorunların teknolojiyle değil, sosyal destek mekanizmalarıyla çözülebileceğine işaret ediyor.
Michael Bommer’ın eşi, avatar teknolojisini kontrollü bir şekilde kullandığını ve bunun rahatlatıcı bir deneyim olduğunu belirtiyor. Ancak bu teknolojinin, kayıplarımızı gerçek anlamda telafi edemeyeceği açık.
YORUMLAR