"Seçim değil, onun iptali şaibeli"

YSK'nın İstanbul kararına barolar ve hukukçular tepki gösterdi. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, "Sandığa inanç yerle bir edilmiştir" derken, İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu ise "seçim değil, onun iptali ‘şaibeli’ oldu" açıklamasında bulundu

"Seçim değil, onun iptali şaibeli"
07 Mayıs 2019 - 19:51
Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal kararına başta Türkiye Barolar Birliği (TBB) olmak üzere çeşitli barolar ve hukukçulardan tepki geldi. TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, TBB adına hazırlanan basın açıklamasını Ankara'da Barolar Birliği merkezinde kamuoyu ile paylaştı. Açıklamada YSK'nın iptal kararından 'kamu vicdanının son derece rahatsız olduğu"na işaret edildi.

 

"YSK'ya tek tek soruyoruz. Bu sorduğumuz sorulara delilleriyle birlikte inandırıcı cevaplar vermek, YSK'nın anayasal görevidir. Türk Milleti'ne karşıboynunun borcudur" denilen açıklamada, 5 madde halinde şu hususların altı çizildi:

 

• YSK seçim takviminde, sandık kurullarının usulsüz oluşturulduğu gerekçesiyle tam kanunsuzluk itirazının 2 Mart 2019 tarihine kadar yapılabileceği yazıyor. Seçim hukuku, usul ve şekil hukukudur. Bu tarihe kadar sandık kurullarının oluşumuna itiraz edilmediği halde, 31 Mart seçim gününden sonra seçim sonuçlarına göre yapılan bu tam kanunsuzluk itirazı nasıl olur da değerlendirilmeye alınır? YSK, kendi ilan ettiği takvime niçin uymadığını Türk Milleti'ne açıklamak zorundadır.

 

• YSK'nın yerleşik kararlarında; "seçimden sonra sandık kurulu başkan ve görevlilerinin görevlerini kötüye kullanmalarının söz konusu olması ve suçun oluştuğunun anlaşılması, ilgililerin cezalandırılmalarını gerektirir. Ancak seçimin iptaline neden olmaz" denilmekte iken, ne olmuştur da YSK bir şüphe üzerine bu yerleşik kararından sadece İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi için geri dönmüştür?

 

Hatayı YSK yaptı

 

• Sandık kurulu başkanlarının ve sandık kurullarında görev yapacak kamu görevlilerinin belirlenmesi seçmenin, siyasi partilerin veya adayların iradesine bağlı değildir. Bu kişileri ilçe seçim kurulları belirlemektedir. Eğer kamu görevlisi olmayan kişilerin sandık görevlisi olma durumu varsa, YSK, kendi sistemi içinde gerçekleşmiş bu hatayı nasıl olur da seçmene yükler? YSK kendi sorumluluğunu kendisi üstlenmelidir.

 

• Aynı sandıktan büyükşehir belediye başkan adaylarına, ilçe belediye başkan adaylarına, ilçe belediye meclis üyesi adaylarına ve muhtar adaylarına verilen oylar çıkmaktadır. Yani bir zarfta dört farklı oy vardır. Madem ki sandık kurullarının oluşumunda tam kanunsuzluk vardır; YSK hangi hukuki ve mantıki gerekçeyle aynı zarflardan çıkan üç seçim sonucunu geçerli kabul etmiş, sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı sonucunu iptal etmiştir? Bu soruya verilebilecek tatmin edici hiçbir cevap yoktur. 'Diğerlerine tam kanunsuzluk itirazı yapılmadı' gibi bir cevabı halkımızın kabul etmesi mümkün değildir. Bu tipik bir çifte standart örneğidir.

 

•  YSK; usulsüz belirlendiğini iddia ettiği başkan ve üyelerin, büyükşehir belediye başkanı seçiminde hangi yöntemle seçimin sonuçlarına etki ettiklerini delilleriyle açıklamak zorundadır. Çünkü sandık kurullarının oluşumuna itiraz süreci iki ay önce tamamlanmıştır. İlçe seçim kurulları tarafından usulsüz atandıkları iddia edilen bu görevlilerin seçim sonuçlarına nasıl müdahale ettiklerinin kararda delilleriyle açıklanması zorunluluğu vardır. Böyle bir delilden ve açıklamadan kamuoyu haberdar değildir. Dolayısıyla seçmen, haklı olarak, seçim sonucuna, iddia konusu sandık kurulu başkanlarının değil, doğrudan doğruya YSK'nın müdahale ettiği inancındadır.

 

Seçim sistemi ağır yara aldı

 

Açıklamada 1950'den bu yana Türkiye'nin çeşitli şikâyet ve aksaklıklarla da olsa işleyen seçim sistemi olduğuna işaret edilerek, şu tespitlerde bulunuldu: "Seçim sistemi, seçimlerin güvenilirliğini sağlamakla görevli olan ve üyeleri yüksek hakimlerden oluşan Yüksek Seçim Kurulu tarafından ağır şekilde yaralanmıştır. Bu iptal kararının kazananı yoktur. Sevineni de olmamalıdır. Bu iptal kararı Türkiye'ye zarar vermiştir. Hangi siyasi partiye veya adaya oy vermiş olursa olsun, vatandaşlarımızın büyük çoğunluğunun sandığa inancı maalesef YSK tarafından oy çokluğuyla yerle bir edilmiştir. YSK kararının oy birliğiyle verilememiş olması, karşı oyların bulunması, Kurul'un kendi içinde de kamu vicdanında oluşan derin yaranın oluştuğunun ispatıdır. Seçim İstanbul'da tekrarlanacak ama tüm ülke sathında yaşanacaktır. Bu sebeple tüm siyasi partilerin, adayların ve vatandaşlarımızın hiçbir gerginliğe yer vermeden bu zor süreci büyük bir olgunlukla yürütmesi gereklidir.

YSK'nın hukuk mantığını zorlayan kararı, sadece ve sadece Türkiye üzerine nice senaryolar yazan ve oynayan küresel güçler ile onların tetikçilerini sevindirmiştir. Türkiye demokrasisinin aldığı ağır yara; ülkemizi karıştırmak, bölmek, sınırlarımız ötesindeki menfaatlerimizi koruyamaz hale getirmek isteyenlerin elini güçlendirmiştir."

 

Sandık değiştirmiyorsa demokrasi yoktur

 

İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu da YSK'nın seçim iptali kararına ilişkin sosyal medya hesabından paylaşımda bulundu.

 

Seçimin değil, seçimin iptalinin şaibe doğurduğunu ifade eden Durakoğlu, "Ben bir hukukçuyum ve her kararın gerekçesine bakarım. Ama bu YSK kararının gerekçesini merak edecek kadar saf değilim. Çünkü ben asıl gerekçeyi biliyorum. Sandık; sadece 'seçtiği' takdirde değil, aynı zamanda 'değiştirebildiği' taktirde bir demokrasi enstrümanıdır. Değiştiremiyorsa demokrasi yoktur. Şimdi, seçim değil, onun iptali 'şaibeli' oldu. Bunun adı jüristokrasidir (yargı yönetimi). Halka hesap verme kaygısı olmayan ve siyaseten sorumsuz olan yargıçların öznel yorumları ile biçimlenen bu yöntem, oligarşik yönetimin teminatı olur" dedi.

Yeni Mesaj

YORUMLAR

  • 0 Yorum