Tahran'a gideceklerini söylemediler ama...

Canlarım... Her ne kadar pokerde kullanılan bir strateji olsa da blöf: Uluslararası ilişkilerde de yaygın olarak kullanılır... Bu strateji:

Tahran'a gideceklerini söylemediler ama...
01 Ağustos 2024 - 10:07

Devletlerin kendi çıkarlarını maksimize etmek amacıyla:

Gerçek güçlerini veya niyetlerini gizleyerek...

Ya da...

Olduğundan farklı göstererek:

Karşı tarafı yanıltma çabasıdır...

Blöf, özellikle:

Kriz durumlarında...

Müzakerelerde ve...

Güç dengesi politikalarında önemli bir rol oynar...

Meselâ İsrail:

Blöf yapmayan ülkelerden biri olarak tanınır...

Tüm dünya bilir ki İsrail:

“Vururum” derse vurur...

Ama çoğu zaman:

“Vururum” demeden de vuruyor...

Son örnek:

Erdoğan’ın can dostu, Hamas terör örgütü lideri İsmail Haniye...

Hem de:

Tahran’da öldürüldü...

Haniye bile Lübnan’da öldürüleceğini düşünmüştür ama...

Tahran’da öldürülebileceği:

Aklının ucundan bile geçmemiştir...

Erdoğan ise...

Sürekli gürleyen ama...

Bir türlü yağmayan:

Gökyüzü gibi...

Bugüne kadar uluslararası ilişkilerde ortaya attığı hiçbir blöfü tutmadı...

Erdoğan bu blöflerinden birini de iki gün önce denedi:

“Karabağ’a, Libya’ya nasıl girdiysek, İsrail’e de öyle gireriz” dedi...

Erdoğan, İsrail’e gidemedi ama...

“Tahran’a gelir Haniye’yi öldürürüm” demeyen İsrail...

Tahran’a gitti:

Haniye’yi öldürdü...

Günün sözü

“Eğer nefret ettiğimiz insanların da ifade özgürlüğü olması gerektiğine inanmıyorsak, ifade özgürlüğüne hiç inanmıyoruz demektir...”.

Noam Chomsky

OLACAK ŞEY Mİ BU?

Mektupların gelmez, duyulmaz sesin

Karalar bağlamışım sen gideli

Gönül yollarında işler karışık

Sap saman olmuş harmanlar kayıp

Yine sevdanla yanıp ağlasam

Okşasam saçlarını ömrünce senin

Sular oynaşsa kavuşsa dağlar

Sevgiyle dolup taşsa gözlerin

Gurbet belasıdır beni böyle eden

Devasız ağrılar içimde geziniyor

İniyor bir sel gibi belirsiz hüzünler

Senden gelen yollara hiç gidilmiyor

Kan akıyor yaralarım delinmiş

Hasta bakışlı geceler perişan

Sana gelemiyorum ayaklarım kilitli

Hasretinle Ömrüm perişan

Ne ilk ne sondur bu bitmez belâ

Hayallerim kederlerle sönüyor

Lâf anlamaz yüreğim halâ

Aşk dolu saatlerim acılara dönüyor

Belli ki uzaklardasın

Mektubun hasret kokuyor

Satır satır okuyup ağladım

Noktalar kaybolmuş, virgüller seni soruyor

Böyle acıklı şeyler yazmasan

Tüm dertler yok olup gitse

 Biliyorum sen buralara gelmezsin

 Ben kalkıp gelsem

Gurbetin acısı derinmiş meğer

Her gidene hayat buymuş dediler.

Sevgisini kaybetmiş bahçelerin

Davetine aldanma sakın

Güzelleri alıp gitti çirkinler

Ali Naili Erdem.

1961-1980 yılları arasında görev yapmış hükümetlerimizin:

Çalışma, Sanayi ve Milli Eğitim eski bakanlarından

GÜLE GÜLE

Sevgilim ve ben Genco Erkal’ı yaklaşık 56 yıl kadar önce birlikte izlediğimizde (Bir Delinin Hatıra Defteri) hayran kalmış...

Her oyununa birlikte gitmeye, birbirimize söz vermiştik...

Her oyununa gidemedik ama...

Pek çok oyununu mutlaka birlikte izledik...

Artık beden olarak Genco Erkal yok...

Ama sanatı...

Ama o kocaman yüreği...

Zekâ saçan beyni ile:

Her zaman bizimle olacak...

Güle güle Koca Usta...

KEŞKE BİLSEYDİ

Canlarım...

Sizce, kendini “iyi bir Müslüman” olarak tanıtma çabasındaki Erdoğan poker bilir mi?..

Ben bilmediğini sanıyorum...

Çünkü...

İslâm, her türlü kumarı yasaklamıştır...

Erdoğan poker bilseydi ve oynasaydı...

Blöfleri nedeniyle:

Sürekli kaybederdi...

Ama...

Yanlış zamanda ve yeterli güce sahip olmadan yapılan blöfün kaybettirdiğini öğrenir:

Devleti yönetirken:

Blöf yapmazdı...

Erdoğan blöfün ne demek olduğunu bilse bile...

Çok fazla blöf yaptığı için...

Kimse yemiyor...

Keşke...

Danışmanları Erdoğan’a:

Yanlış kullanıldığında blöfün ne kadar tehlikeli olduğunu öğretseydiler...

DİN, IRK, SİYASET VE SERVET

Canlarım bu savaşlar bitmeli...

Artık, daha fazla insan ölmemeli...

Biliyorum:

“Bu savaşlar bitmeli, daha fazla insan ölmemeli” diyen ne ilk ve tek kişiyim...

Ne de son ve tek kişi olacağım...

Siyasetçi, dinırk ve para (Ya da her türlü servet hırsı) olduğu sürece:

Savaşlar olacak...

İnsanlık tarihi boyunca bu böyle oldu...

Zavallı fukara dindar insanlar:

“Din uğruna ölüp şehit olacak ve aynı gece cennette; yaşıtın, göğsü yeni tomurcuklanmış 70 huriyle birlikte olacaksın” diye kandırıldılar...

Halen kandırılıyorlar...

Dinciliğin...

Irkçılığın...

Siyasetin ve servet hırsının olduğu her ülke:

Ne kadar gelişmiş ülke olursa olsun:

Savaşmaktan vazgeçmiyor...

Uzunca bir süre daha da vazgeçmeyecek gibi...

ÇOK MU ÖNEMLİ?

Bakan Mehmet Şimşek dedi ki:

“Cari açıkta devam eden düşüşün yılın kalanında da sürmesini ve 2024 yılında cari açığın milli gelire oranının yaklaşık yüzde 2’ye gerilemesini bekliyoruz...”.

Ama...

Bakan Şimşek:

Cari açığın neden düştüğünü söylemedi...

Meselâ:

“Cari açık, ihracatımızın artması, ithalatımızın azalması sayesinde düştü” demedi...

Ya da:

Dış ticaret ve transfer gelirlerimizin...

Dış ticaret veya transfer giderlerinden daha fazla olması nedeniyle düştüğünü de söylemedi...

Kimileriniz:

“Çok mu önemli?” diye sorabilirsiniz...

Elbette önemli...

Sebebi bilinmeyen sonuç olur mu?..

UNUTMUŞ OLMALILAR...

Köpeklerin öldürülmesi için fetva veren din adamlarıİslam peygamberinin:

Hırkasında uyuyan kediyi uyandırmamak için...

Giysisinin o kısmını usulca...

“Kediyi uyandırmadan”:

Kestiğini unutmuş olmalılar...

SEBEBİ OYMUŞ

Nasrettin Hoca’ya sormuşlar:

“Hocam, sabahları neden insanların bazıları o yana, bazıları bu yana gidiyor?..”.

Hoca cevap vermiş:

“Eğer hepsi aynı yana gitseydi, dünyanın dengesi bozulur bir yana devrilirdi...”.

Demek ki neymiş?..

İktidar ve muhalefet:

“Dünyanın dengesi bozulup bir yana devrilmesin” diye aynı tarafa gitmiyormuş...

Memduh Bayraktaroğlu
korkusuz.com


YORUMLAR

  • 0 Yorum