Tencerem kaynamadığında gerçek dostlarımı gördüm

İstanbul Şişli Belediyesi'nin rekortmen başkanıydı Mustafa Sarıgül. 15 yıl yönettiği Şişli'de sadece Şişli'dekilerin değil tüm Türkiye'de kendisine ulaşan vatandaşların sesine kulak veren bir siyasetçi oldu. 2014 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın en büyük rakibiydi. Bir süredir medya ve kamuoyundan uzak kalmayı tercih etse de sokakta, meydanlarda aktif siyasete devam etti. Mustafa Sarıgül son 1,5 aydır ‘Hayır' kampanyası için Anadolu'yu gezip köy kahvelerinde vatandaşla bir araya geliyor. Partisinin ‘Hayır' kampanyası için yeniden sahalara inen Sarıgül'le referandum çalışması ve siyasetle ilgili konuştuk. İşte o röportaj.

■ Bir süredir kendinizi kamuoyundan geri çektiniz. Neler yapıyorsunuz?

Siyasette bazen ismi dinlendirmek gerekir. Ben basından uzaktım ama yurttaşlarımla olan temaslarımı hiç koparmadım. Anadolu'yu dolaştım. Referandum için de bu ziyaretlerime devam ettim ama bunu sesli yapmak istemedim. Biraz da insanların bizi özlemesi lazım diye de düşündüm.



 


■ Referandum için sahalara geri döndünüz…

Referandum çalışmaları olmasa sahaya çıkmazdım. Anadolu'da Niğde, Nevşehir, Aksaray, Sivas gibi birçok ile gittim. Devam da ediyorum. Önümüzdeki hafta Düzce var. Diyarbakır, Şırnak var. Ama bu çalışmaların çok sesli yapılmasını arzu etmiyorum. Gidip de partililere konuşayım mantığını doğru bulmuyorum. Bire bir gidip dolaştım, esnafla beraber oldum. Özellikle referandumda ‘Evet' verecek olan bölgeleri çok dolaştım. Diğeri işin kolayı oluyor. Partililer bir salonda toplansın, git konuş doğru mantık değil. Bir şey de kazandırmaz.




 


ANADOLU'YU KARIŞ KARIŞ GEZİP ‘HAYIR'I ANLATIYOR CHP'li Sarıgül, referandum çalışmaları için sahaya indi. 1.5 aydır şehir şehir gezip ‘Hayır'ı anlatan Sarıgül, “İnsanlar beni özlemiş. Her yerde sevgiyle karşılanıyorum” dedi.


■ Anadolu'yu geziyorsunuz. Vatandaş ne diyor?

Bu seçimin sonucunu daha çok AKP ve MHP seçmeni belirleyecektir. MHP seçmeninin büyük bölümü zaten ‘Hayır' veriyor. Onu sahada görüyorum. Ben vicdani olarak çok rahatım çünkü ‘Evet' oyu verecek olan çok yurttaşımıza ulaştım. AKP seçmeni içinde de ‘Hayır'a yönelen insan çok. İkna edilmeleri gerekiyor. Biz de neden ‘Hayır' oyu vermesi gerektiğini anlatıyoruz.

■ Büyükşehir adaylığıyla ilgili pişmanlığınız var mı?

Ben yüzde 41 oy aldım. O seçimden sonra yüzde 26 oy aldı partimiz İstanbul'da. Her siyasi partiden destek aldık. Ama biraz da ara vermek lazım. Ara verdiğinizde de gerçek dostlarınızı görüyorsunuz. Vefalı ve vefasızları görüyorsunuz. Tencereniz kaynadığı zaman yanınızda başka insanlar var. Kaynamadığı zaman ise gerçek dostlar var. Şimdi ben gerçek dostlarımı görüyorum. Çok dost biriktirmişiz. Size her gelen bir tane tuğla getiriyor. O tuğlayla binanızı yeni baştan yapıyorsunuz ve sağlam temeller üzerine yapıyorsunuz. Çünkü makam ve mevki için size gelenler kaybolup gidiyor, gerçek dostlar kalıyor. O gerçek dostlarımla birlikte tekrar siyasi çalışmalarıma yoğun olarak devam ediyorum.

REFERANDUMDAN SONRA ERKEN YEREL SEÇİM OLUR

■ Evet kampanyası için tüm kamu kurumları seferber ama hayır çadırlarına izin yok…

İktidar bütün gücüyle millete yükleniyor. Resmi araçlar kullanılıyor. Devletimizin televizyonlarında ‘Evet' kampanyası yapılıyor. Muhtarlarımız tehdit ediliyor, afişlerimiz yırtılıyor. ‘Hayır' kampanyası yürüten siyasetçilerimiz ne yazık ki saldırıya uğruyor. Baskı görüyor. Okullarımız, adliyelerimiz, camilerimiz kampanyaların içine dahil ediliyor. Bunlar doğru değil. Bakın belediye başkanlığım döneminde sayısız okul yaptım. Sayısız ibadet yerlerine, camiye, cemevine, sinagoga yardımda bulundum. Ama hiçbir seçimde ne kendim ne de partim için destek istemedim. Onları asla ve asla siyaset malzemesi olarak kullanmadım.

■ Referandumdan sonra erken seçim olur deniyor. Siz ne diyorsunuz?

Referandumdan sonra sonuç ‘Evet' de olsa, ‘Hayır' da olsa yerel seçimlerin öne çekileceği kanısındayım. Bir kere parti içindeki belediye başkanları 15 yıllık süreci doldurdu. Bazı belediye başkanlarından memnun olmadıklarını hissediyorum.

■ Siyasi hayatınıza nasıl devam edeceksiniz…

Şu anda ülkeme karşı sorumluluğum var. Ben siyasetin her kademesinde görev yaptım. İlçe başkanlığı, gençlik kolları, il başkanlığı, milletvekilliği, TBMM Başkanlık Divan üyeliği, uzun yıllar da belediye başkanlığı yaptım. Bundan sonra nereye gideceğimize, ne yapacağımıza yurttaşlarımızın takdiri karar verecek. Ben de özledim meydanları. Halkımızı özledim. Sabahın ilk ışıklarında buluşup gece yarısına kadar dertleşmeyi, çözüm üretmeyi özledim. Asla ötekim olmadı. Bizim yerel yönetimlerde uyguladığımız Şişli modeli keşke bu anayasanın da modeli olabilseydi.

DEVLET ŞAHSİ KARARLARLA YÖNETİLMEZ

■ Vatandaşın ‘Neden hayır?' sorusuna ne yanıt veriyorsunuz?

Dünyada barış içinde yaşayabilmemiz için bu anayasaya ‘Hayır' dememiz lazım. Biz normalleşmek istiyoruz. Türkiye şu an kutuplara bölünmüş vaziyette. ‘Evet' çıkarsa daha çok kutuplara bölünecek. Devletimizin geleceği için, Türkiye'nin birliği, beraberliği, huzuru için ‘Hayır' dememiz lazım. Devlet yönetimi siyasallaşıyor. Bu doğru değil. Partili cumhurbaşkanı mantığı doğru değil. Cumhurbaşkanının bir sığınma limanı olması lazım. Cumhurbaşkanına iktidarın da muhalefetin de inanması ve güvenmesi lazım. Her alanda dünya ile bütünleşen ve kucaklaşan bir Türkiye olmalı ama bu anayasa ile bunu sağlayamayız. Devletin yapısı ve işleyişi şahsi kararlarla yürümemesi lazım. Bu anayasanın geçmesi halinde dünyadan kopacağız. Bu anayasa geçerse yatırımcılar da ülkemizden kaçacak. Çocuklarımız bu şekilde demokratik bir ortamda yaşayamaz. Türkiye hepimizin olsun istiyorsak, bu anayasaya mutlaka hayır demeliyiz ve hepimizin olan bir anayasa yapmalıyız. Altta kalanın canı çıkmasın diye mutlaka hayır demekle mükellef olmalıyız.