Toplumsal barışa karşı alçak bir plan

İktidar hırsıyla kararmış gözlerini nereye dikeceklerini, kimi ötekileştirip, düşmanlaştıracaklarını bugünden bilebilmek mümkün değil. Toplumun tüm demokratik güçlerinin bu alçak plan karşısında uyanık olması şart

Toplumsal barışa karşı alçak bir plan
20 Eylül 2022 - 09:00

Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemek temel bir insan hakkı olarak bütün TC vatandaşlarına tanınmış bir hak.

Ancak Erdoğan rejimi bu hakkın bazı vatandaşlarca kullanımını destekliyor, bazı vatandaşlar için ise bu hakkın kullanımı kelimenin tam anlamıyla yasak.

"Yasak" dedikleri zaman, Anayasal haklarını kullanmak isteyenleri bekleyen şey en hafifinden polis copu, birkaç gün gözaltı, düzenleyiciler için de ne kadar süreceği belli olmayan bir mahkeme süreci.

Osman Kavala ve arkadaşlarında olduğu gibi sonu ömür boyu hapis ile neticelenecek mahkeme tiyatroları da var elbette.

Geçtiğimiz hafta sonu, LGBTİ+ karşıtı bir protesto gösterisi yapıldı.

Bu gösteri, devlet tarafından desteklendi.

O kadar ki vatandaşları gösteriye davet etmek için çekilmiş bir tanıtım filmi, RTÜK tarafından "kamu spotu" haline de getirildi.

Yesevi Alperenler Ocağı Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği'ne bağlı Fikirde Birlik ve Mücadele Platformu'nun LGBTİ+'ları hedef alan "Büyük Aile Buluşması" mitingi  Saraçhane'de gerçekleştirildi. Onur Haftası kapsamında 27 Haziran'da İstanbul'da düzenlenmek istenen LGBTİ Onur Yürüyüşü'ne izin verilmemiş, polis müdahalesinde 300'den fazla kişi gözaltına alınmıştı. (Fotoğraf: Vedat Arık)

Bir insanın ben "LGBTİ+ karşıtıyım" demesinden daha da tuhaf olanı bir devletin bunu yapması.

Daha doğrusu Anayasa'sında "insan haklarına saygılı, demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti" yazan bir devletin böyle bir pozisyon alması sorunlu.

Çünkü en temel insan haklarından biri de insanların kendi kimliklerine sahip çıkma hakkıdır.

Bir Türk'e "hayır sen Türk olamazsın" demek ne ise, bir eşcinsele "hayır, sen eşcinsel olamazsın" demek aynı şeydir.

Başını örtmek isteyen bir kadına "başını aç" demek ile bir insana "cinsel yönelimini saklayacaksın" demek de aynı şeydir.

Eğer bir devlet, vatandaşları arasında böyle ayrımlar gözetmeye başladıysa bunun nerede duracağını kimse bilemez.

Yarın belki de sıra Alevilere gelir. Belki de Kürtlere. Başka inançların sahiplerine.

Böyle şeyler yapan devletler yok mu? Var elbette. Ama onların hiçbiri saygın devletler arasında değil, demokrat olmak gibi bir iddiaları da yok.

Bildiğin faşist, totaliter, teokratik rejimlerle yönetilen devletler bunlar.

Türkiye'de LGBTİ+ karşıtlığının bir devlet politikası haline getirilmesinin gerekçesi olarak "Türk aile değerleri" gösteriliyor.

Anlaşılıyor ki Türkiye'nin siyasal İslamcılarına göre son derece hassas bir bünyesi var Türk tipi ailenin.

Her şeyden etkilenebiliyor, kolayca alt üst olabiliyor, üzerine titrenmediği zaman yer ile yeksan oluyor.

Kusura bakmayın ama "Türk aile değerleri" bu kadar dayanıksız ise biz Türklerin de çok tuhaf insanlar olduğumuzu varsaymalıyız.

"Değerler" tanımı gereği, yüz yıllar içinde oluşmuş ahlaki standartlar olmalı. Bu kadar kolay çöp tenekesini boyluyorlarsa öyle bir "değerden" zaten söz edilemez.

Bunu diline dolayanlar önce bir aynaya bakıp, kendi hayat biçimlerini sorgulamalılar.

Türk aile değerlerini böyle zayıf ve kırılgan göstermek en başında Türk aile değerleri denilen kavrama hakaret olmalı.

Demek ki "Türk aile değerleri" kavramının ortaya atılması aslında bir kandırmaca.

Asıl amaç hayli farklı olmalı ki bunun arkasına saklanma ihtiyacını duyuyorlar.

Hedeflerinde olan şey laik hukuk düzenidir.

Bu düzen ile sorunları var ve bunu kenarından köşesinden delmenin, tırtıklamanın yollarından biri de böyle palavra kavramlarla milletin kafasını bulandırmaktan geçiyor.

Böylece toplumumuzdaki temel yaşam kültürleri arasında da bir çatışma çıkarmayı hedefliyorlar.

Sessiz, kendi halinde yaşayan ve başkalarıyla sorunu olmayan insanları birbirleri ile karşı karşıya getirmeyi hedefleyen alçak bir plan bu.

Böylece seçim öncesi toplumun sinir uçlarını tahriş etmek, bunun yaratacağı kültürel çatışmadan beslenmek hesabını gözeten alçak bir plan!

Bu zihniyetin nerede duracağını da bilmiyoruz.

İktidar hırsıyla kararmış gözlerini nereye dikeceklerini, kimi ötekileştirip, düşmanlaştıracaklarını bugünden bilebilmek mümkün değil.

Toplumun tüm demokratik güçlerinin bu alçak plan karşısında uyanık olması şart.
 

Mehmet Y. Yılmaz

[email protected]

YORUMLAR

  • 0 Yorum