Türkiye yönünü kaybetti!

Yeni dönemde iktidarın nasıl yürüyeceğine ilişkin tartışmalar başladı. Birincil soru şu:

Türkiye yönünü kaybetti!
31 Mayıs 2023 - 09:40 - Güncelleme: 31 Mayıs 2023 - 18:30

Ekonomi yönetimi kime emanet edilecek?

Görünen o ki ateşten gömleği kimse giymek istemiyor. Erdoğan bir kişiyi gözüne kestirdi mi onu istediği koltuğa oturtuncaya dek bırakmıyor. Mehmet Şimşek adı seçimden önce de geçiyordu. Şimşek Saray’a ön kapıdan girdi, arka kapıdan çıktı. Seçimden önce verilmek istenen “duruma hâkimiz” havası sonraya kaldı. Erdoğan, Türk usulü ekonomi yönetiminde ısrar etse de dünya gerçeklerine uygun hareket etmenin zorunluluğunu görüyor.

Konunun ayrıntıları ekonomi uzmanlarının işi. Ancak bizim başkentte uluslararası danışmanların tavırlarından anladığımız şu:

Türkiye ekonomisi batamaz!

Çünkü batarsa Türkiye ile iş yapanlar da zor duruma düşer. Batarsa her şeyin çalışanların sırtına yüklenerek düzlüğe çıkılabileceği kadar batar. Türkiye ekonomisi batarsa halkın üstüne batar. Halkımız da üstüne düşeni yapar!

***

AKP seçim sürecinde ekonominin gündeme gelmemesi için her şeyi yaptı. Her türlü yöntemi kullanarak başardı da. Şimdi ister istemez gerçeklerle yüz yüze gelme zamanı.

Son iki gün içindeki tartışmalardan bunu anlıyoruz.

Seçimden sonra ortaya çıkan bir başka gerçek de şu:

Türkiye yönünü kaybetti!

AKP’nin ilk iktidara geldiği dönemde Türkiye’ye bir vaadi vardı:

Türkiye’yi en çok 10 yıl içinde AB’ye sokacağım.

O günlerde ilk oyunu kullananlar bugün orta yaşa geldi. AB unutuldu. Zira iktidarın AB üzerinden elde edebilecekleri bitti.

2010’lu yıllarla birlikte AB’nin yerini öteki arayışlar aldı. Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Türkiye’nin önüne bir seçenek olarak konuldu. Hatta zirvelere gidildi ama bunun da stratejik bir hedef olarak sürdürülemeyeceği görüldü.

Yine yola çıkışın devamında komşularla “sıfır sorun” politikası gündeme geldi. Kısa sürede komşular “sırf sorun” oldu.

Bu politikanın da tutmayacağı anlaşılınca FETÖ destekçisi ilan edilen ülkelerle bile yeni bağlar kuruldu.

NATO-Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşta bir nebze akıl galip geldi. Hem Rusya hem Ukrayna ile dengeli bir ilişki kuruldu. Bunda da başlıca tutamak 1936’da Atatürk’ün diplomasi dehasıyla imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi oldu.

***

Bütün bunlardan çıkan sonuç şu:

Türkiye yönünü kaybetti!

Bir anlamda dalgalanmaya bırakılmış durumda. Rüzgâr ne taraftan eserse dümeni ona göre kırmak, her krizi de karşılığı neyse verip fırsata çevrilmiş havası vermek!

Erdoğan’ı kutlayan bütün dış güçlerin hedefi şu:

Türkiye ile ilişkilerde kendi çıkarlarını koruyacak mesafeyi korumak!

Saray’ın bugün tek hedefi var:

İktidarda kalmak!

Bunun için katılımcı demokrasiden “katilimci demokrasi”ye kadar her yol mubah!

 

Saray’ın önünde el ele tutuşanların röntgenini çekince tek payda ortaya çıkıyor:

İktidarın parçası olmak!

Ülkelerin toplam gücü sadece iktidardan ibaret değildir. İktidar, STK’lerden özerk kuruluşlara, meslek örgütlerinden üniversitelere kadar kendi iradesi dışındaki tüm güç merkezlerini törpüledi. Ancak kendisinde de Türkiye’ye yön verecek irade kalmadı.

Yüzüncü yılda hepimizin çok işi var.

Ne diyor Gençliğe Hitabe’de:

Vazifeye atılmak için içinde bulunacağın durumun imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin...

Mustafa Balbay
[email protected]

YORUMLAR

  • 0 Yorum