Üçlü bir ilişkinin dramatik ve komik yanları

Bu akşam sona erecek olan İstanbul Film Festivali'nin geleneksel brunch'ı yıllar sonra yeniden canlandı

Üçlü bir ilişkinin dramatik ve komik yanları
18 Nisan 2023 - 09:59 - Güncelleme: 18 Nisan 2023 - 18:30

 

Belki herkes için olmayan, ama gerçek sinema sevdalıları için görülmesi gereken bir yapım

ELA İLE HİLMİ VE ALİ

X X X

Yönetmen: Ziya Demirel
Senaryo: Ziya Demirel, Nazlı Elif Durlu
Görüntü: Doron Tempert
Müzik: Okan Kaya
Oyuncular: Ece Yüksel, Serkan Keskin, Denizhan Akbaba, Ozan Çelik

İstos Film yapımı, 2022 

2022 İstanbul Film Festivali'nde ilk kez gösterilmiş, kısa film Salı'yı yapan Ziya Demirel'in ilk uzun filmi. Altın Koza'da da en iyi film başta 7 ödülü birden var. Belki herkes için olmayan, ama gerçek sinema sevdalıları için görülmesi gereken bir yapım.

Orta yaşı aşmak üzere olan matematik hocası Hilmi, kendisinden çok daha genç olan, tüm ailesini depremde kaybetmiş (filmin son dönem depremlerinden çok daha önce çekilmiş olduğunu hatırlayalım) !) öğrencisi Ela ile ilişki kurmuş ve onunla evlenmiştir. Bu ikinci evliliğidir, ama bu kez de mutlu olacak gibi değildir. Ela alabildiğine saf, temiz yürekli, içe dönük bir kadıncağızdır. Ve karşısına apartman görevlisi, o da Hilmi'nin öğrencisi olan, ama ikidir sınıfı geçemeyen Ali çıkar. O matematik meraklısıdır ve bu açıdan hocayla bir yakınlığı vardır. 

Böylece hayli eski eşyayla süslenmiş bir daire dekoru içinde geçen, ancak zaman zaman (ama o da büyük başarıyla) dışarı, sokağa veya doğaya açılan, genelde üç kahramanın kimliklerine yoğunlaşmış özel bir filmle karşı karşıyayız. Hilmi'nin genç karısına "Sokağa çık, etrafı gez, AVM'lere git" diye tavsiyelerde bulunarak onu dışa döndürme çabası... Kılıksız, ürkek, karşı cinsle hiç ilişki kuramamış Ali'nin safiyeti, ruh temizliği... Hilmi hocanın küçük ekranında hayali uçuşlara dalması, simülasyon yapmanın gerçekten uçmaktan daha zor olduğunu söyleyip durması... Böylece uzaklara, örneğin Chicago'ya gitmesi... Ama Ela'nın o kadar uzağa değil, daha çok Edremit'e uçmayı istemesi: "Sadece 40 dakika sürermiş" diyerek...

Arada sürekli eve telefon ederek evi sigorta etmelerini öğütleyen Nazar sigorta şirketi, filmin kara komedi yanının bir parçasıdırSürekli sineklerle oynayan, onları bir canlı oyuncak haline getirmiş Ela'lı sahneler de... Arada yine Hilmi'nin öğrencisi Sinan da işin içine katılır.

Filmde Ela ve Ali tam anlamıyla saflığın simgesi olup çıkarlar. Daha 16 yaşında filan olan Ali, erkek cephesinde olmak üzere... Hocanın armağan ettiği deodorant, sanki onu olgunlaştırma çabasının bir simgesidir. Ela daha sonra apaçık bir cinselliğe doğru kayacaktır. Ama Ali bu işe hiç yanaşmaz.

Filmin birkaç kalabalık sahnesi çok iyi çekilmiş. Örneğin lokanta sahnesi... Ya da gençlerin uzanan bir çayırda piknik ve spor yapıp eğlenmeleri bölümü... Arada gelen kimi tuhaf sorular... Biri de şu olan: "Rakı niye suyla karıştığında beyaza dönüşür?!"

Filmin başarısında doğrusu üç oyuncunun büyük katkıları var. Önce olgun Serkan Keskin'le başlayalım, 2004'lerde işe başlayıp 70'i aşkın film ve TV dizisinde oynamış. En çok Avrupa Yakası (dizi), Sonbahar, Kosmos, Vavien, Av Mevsimi, Behzat Ç (dizi), Sen Aydınlatırsın Geceyi, Tatlım Tatlım, Muhteşem Yüzyıl- Kösem (dizi), Ahlat Ağacı, Sen Ben Lenin, Leyla ile Mecnun (dizi) yapımlarındaki rolleriyle hatırlanıyor. Hilmi'ye katkısı da hatırlanacak.

Filmin iki 'saf kişisi' de aslında kendilerini kanıtlamış oyuncular. Ela'daki Ece Yüksel 1997 doğumlu. 2008'lerden beri çalışıyor, O da Av Mevsimi, Çekmeceler, Kiraz Mevsimi, Nefesim Kesilene Kadar, Kız Kardeşler, Bağlılık Aslı, Üç Bin Yıllık Bekleyiş gibi önemli ve sanatsal filmlerde oynamış. Bu filmin onu tam tam anlamıyla zirveye çıkardığı söylenebilir.

Ve yine çok başarılı Denizhan Akbaba. O da filmdeki Ali'den çok farklı önemli bir oyuncu. 2001 doğumlu ve 8 yaşında oyunculuğa adım atmış. 30 kadar film ve dizide oynamış. Sonuncusu bu filmden sonra gelen Netflix yapımı Biz Kimden Kaçıyorduk Anne? O da mutlaka izlenmesi gereken bir oyuncu diye düşünüyorum.

Festival brunch'ında Nobelli yazarla buluşma

Bu akşam sona erecek olan İstanbul Film Festivali'nin geleneksel brunch'ı yıllar sonra yeniden canlandı. Ve Galatasaray'daki Goethe Enstitüsü salonlarında yabancı konuklarla bizim sanatçılar ve medya bir araya geldi. Bu arada FİPRESCİ- uluslararası sinema yazarları birliğinin değişmez başkanı, Alman dostumuz Klaus Eder ve de son Nobel'i alan Fransız yazar Annie Ernaux da oradaydılar ve birlikte hoş sohbetler yaptık. 

Annie Ernaux ve Alin Taşçıyan ile birlikte...

Sefa Önal'a onur ödülü

Aynı gün akşam üzeri Tünel'deki Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezinde yıllanmış sinema insanı, yazar, yönetmen, yapımcı, artık 90 yaşını aşmış olan sevgili Safa Önal'la bir araya geldik. Kültür Bakanlığı ona bir Onur Ödülü sunuyordu. Hayli geç de olsa... Ama bu olay nedense basında hiç yer almadı. En azından benim izlediğim medyada... Kendisini kutluyor ve daha nice yıllar diliyorum.


Atilla Dorsay

[email protected]

YORUMLAR

  • 0 Yorum