ÜMİT ZİLELİ Ölüme dair...

Biliyor musunuz, ölüm aslında çok yakındır... Bir kalp ağrısı kadar, kırmızı ışıkta geçen bir arabanın fren izi kadar, sinsi bir mayının savuruşu, ateş gibi bir namludan çıkan merminin hızı kadar...

ÜMİT ZİLELİ Ölüme dair...
18 Kasım 2023 - 09:56

Yaşamla arasındaki çizgi çok incedir çook... O kadar ki; bazen hiç anlamadan geçiverir insan o asla bilemediği, asla göremediği ama hep ayağının ucunda taşıdığı incecik çizgiyi...
Bazen de uzun ince bir yol gibidir; insan bilir sonunda sonsuzluğa teslim olacağını ama direnir, çünkü insandır, çünkü hayat her şeye rağmen güzeldir... Üstelik kaybedeceğini bile bile direnir...
Ve her defasında insan kaybeder...
Biliyor musunuz, ölüm, ölmeden de insandan pek çok şey alıp götürür.. Her sevdiğiniz, her dostunuz, her insan gibi insan öldüğünde sizden de bir parça ölür gider... Garip bir şekilde eksildiğinizi hissedersiniz... Çare yoktur, her ölüp giden sizden bir şeyi de beraberinde götürmektedir...
Gün gelir, bir cami avlusunda, bir meyhane köşesinde, bir deniz kenarında ya da taze bir mezarın başında her şeyin ne kadar anlamsız, ne denli boş olduğunu düşünürken yakalarsınız kendinizi... O an, ne kavga vardır gözünüzde ne yaşanmış yıllar ne de yaşanacak olanlar...
Öfkeyle karışık bir hüzündür yalnızca varolan...

İçinizde daimi bir sızı

Ama bilirsiniz ki; ne olursa olsun, ne kadar eksilirseniz eksilin, kaldığınız yerden devam edeceksinizdir...
Yaşamın ve ölümün değişmeyen, acımasız ve gerçekçi kuralıdır bu... Ve her eksilmişlik, içinizde ince bir sızı olarak kalacaktır...
Bir daha geri dönmeyecek olanların daimi sızısıdır bu...
Biliyor musunuz, içimdeki sızılar çoktur benim... Her defasında ne kadar da çok eksildiğimi hissederim... Ve bütün sızılarımı özenle saklarım... Çünkü onlar benim tüm yaşamımın köşe taşlarıdır... Kahkahalarımın, gözyaşlarımın, kavgalarımın, sımsıkı dostluklarımın özel tarihidir...
Her birinin apayrı bir yeri vardır... Zaman zaman biri diğerlerinin arasından sıyrılıp öne çıkar; bir hüzzam şarkının terennümünde, geç kalınmış bir akşamın buz gibi rakı kadehinde ya da hiç dinlenmemiş bir fıkranın kahkahalarında... İşte öyle bir anda o incecik sızıyı tam da yüreğinizde hissedersiniz...
Ebediyen kaybettiğiniz o dostun fısıltısını duyarsınız...
Biliyor musunuz, toplumlar da insan gibidir... Hoyratça kullandıkları, anlamadıkları, azımsadıkları her değerin ölümüyle biraz daha eksilirler... Ayırdına varmasalar da böyle toplumlar sonunda silikleşir, renksizleşir, tükenir... Ruhunu kaybeder...
Bu toplum çok uzun yıllardır o kadar eksildi, öylesine tükendi ki... Çok sayıda sızı biriktirdi farkında olmasa da... Pırıl pırıl yazarlarını, yönetmenlerini, sanatçılarını, gazetecilerini, bilimadamlarını, siyasetçilerini yitirdi; değerlerini bir türlü anlamasa da...
Ne yazık...

Bir parçamız daha koptu gitti

Bu yazıyı uzun yıllar önce sevgili arkadaşım Duygu Asena için yazmıştım...
İçimi yakan, “Olur mu, bu kadar erken gidilir mi?” dediğim can dostlarımın, yiğit arkadaşlarımın ardından da tekrarladım... Hep erken, hep daha yapacak çok şeyi, bu güzelim ülkeye verecek pırlanta değerinde katkısı olacak arkadaşlarımız, dostlarımız kanatlanıp uçuverdiler...

Ancak, senin ardından yazacağımı hiç düşünmemiştim be Metin... Daha dünkü yazımda “uzatma, gel artık, seni çok özledik... Daha oynayacağın yüzlerce oyun, yorumlayacağın bin türlü mesele var” derken, bugün bambaşka bir konuyu yazmaya hazırlanırken, sonsuzluğa karıştığını kaleme almak o kadar yüreğimi parçalıyor ki sözcüklere dökmek mümkün değil be Metin...

Bir daha seni görmemenin, kahkahalarını, bizleri kahkahalara boğan sözlerini duymamanın, telefon ekranında adını görmemenin nasıl bir duygu olduğunu anlatamamanın eksikliğini tarif edecek sözcükleri bile bulamıyorum be Metin...

Sen de içimizde derin, daimi bir sızı bırakıp uçuverdin işte...

Bir gün başka bir boyutta buluşur muyuz, bilmiyorum...

Ama, seni çok, pek çok kez anacağımızı, şerefine kadeh kaldıracağımızı, hep gülümseyerek hatırlayacağımızı çok iyi biliyorum...

Işıklar içinde uyu sevgili kardeşim Metin Uca...
ÜMİT ZİLELİ
korkusuz.com


YORUMLAR

  • 0 Yorum