Utanç içinde başımızı önümüze eğerek buruk bir bayram geçirdik.
ZİLHİCCE BAHARI Utanç içinde başımızı önümüze eğerek buruk bir bayram geçirdik. “Nasılsınız” dediklerinde, “iyiyiz” derken hak edilmemiş bir iyiliğin yükü altında ezilerek hüzünlü bir mahcubiyet yaşıyorduk.

Hiç kurban keserken bu kadar acımamıştı bir yanımız.. Hiç “Allahuekber” derken kalbimiz böyle sıkışmamış olmalıydı. Lebbeyk derken dilimiz hiç böyle karıncalanmamış olsa gerek, Safa ile Merve arasında Hervele yaparken, açık kalan omuzlarımız, yakıcı güneş altında hiç böylesine soğuk terler dökmemiş olmalı.
İslam dünyasının yöneticilerinin acziyeti bu Zilhiccede bütün çıplaklığı ile ortaya çıktı. VIP ve CIP takımı çok çok büyük bir ölçüde bu imtihanı kaybettiler. Bizden bir şey olmayınca, Allah bunları birbirine düşürdü. Trump, Demokratlarla çatışırken, bir yandan da dün birlikte yola çıkan Trump ve Elon Musk birbirine düştü. Meğer Trump da Pedefolik Satanist bir Siyonist’miş. Aslında bu bilinmeyen bir şey değildi. Musk da Satanist, bir uyuşturucu kullanıyor galiba. O da siyah gözlüler locasından.
Trump dün Kanada’yı, Grenland’ı, Panama’yı istiyordu, bugün Kaliforniya ABD’den ayrılmanın yollarını arıyor. Başta Los Angeles olmak üzere ABD yönetimin Göçmenlere karşı operasyonuna tepki olarak sokaklar savaş alanına döndü. Bazı eyaletlerin de zaten gideri gelirinden fazla. Merkezi hükümet bunlardan da kurtulmak istiyor aslında. ABD’nin bir bölünmenin ardından “kapa aç” yapıp, FED’in Dolar yükünden kurtulması gerekiyor. FED’i kurban verip bu beladan kurtulmaları zor.
Bütün bunların üstüne üstlük, bir de başında Ukrayna belası var. BM belası var, NATO belası var, İsrail belası var. Ve göçmen krizi de polisiye tedbirlerle çözülemedi. Göçmenler sokağa döküldü, sokak gösterilerine özel kuvvetler müdahale ediyor. Bir çok eyalette. Askerler operasyon yapıyorlar ve şiddet olayları giderek yayılıyor.
Kimileri Elon Musk’tan kurtulmak istiyor, kimileri Trump’dan. Trump’a bir suikast yapılması ya da tutuklanması konuşuyor. Musk’un tutuklanmasını isteyenler de var.
Batı’da da işler yolunda değil. Düne kadar İngiltere ve Fransa Filistin devletini tanıyacak ve Netenyahu’ya desteği kesecekler derken, son gelen haberlere göre “İngiltere ve Fransa, Mossad Şantajı Nedeniyle Filistin'i Tanıma Planlarından Vazgeçti”. İlk teslim bayrağını Almanya çekti. İngiltere ve Fransanın bu ani politika değişikliği ile ilgili şöyle yorumlar da yapıldı: “İngiltere ve Fransa, New York'taki bir konferansta Filistin devletini tanımayacaklarını açıkladılar. Oysa Macron ve Starmer yola çıkarken Filistin devletini tanıyarak Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne soykırımda ortak olmadıklarını göstermek istiyorlardı.. Fakat, bir MOSSAD ajanının onlarla bir odada oturtup, kapalı kapılar arkasında ellerindeki kasetleri izletince bu “U dönüşü” yaşanmış. Epstein dosyaları dünyadaki bir çok VIP ve CIP’in korkulu rüyası haline geldi. İslam ülkeleri, Arap ülkeleri de buna dahil. Ve Pizza Gate sadece ABD’de başlayıp biten bir konu değil. Bir çok İslam ülkesinde de “yerli ve Milli Epsteincikler” mevcut. Kimi düne kadar Ukrayna’ya gidiyordu, kimi Tayland’a, balkanlarda, Kafkaslarda, Yunan adalarında, bazı özel otellerde bu işler yıllardır yapılıyordu. Kimi manken ajansı, kimi reklam ajansı, kimi sauna işletmecisi bu işin içinde ve uluslararası sistemle birlikte hareket ediyorlar. Şu ana kadar Filistini tanıma sözü veren ülkeler İrlanda, İspanya ve Norveç. Demek ki, bunların kasetleri yok. Diğer bir çok devlet ya da hükümet başkanı ağızlarını açtıklarında Filistin ve Gazzeden söz etmiyor, “İsrailin varolma hakkı”ndan söz ediyor. Görünen o ki, İngiltere bugün gelinen noktada Filistin devletini tanımaya yanaşmayacaktır. Starmer'ın kabine üyelerinin yarıya yakını İsrail lobisi tarafından desteklenen isimlerden oluşuyor.. Ticaret, Teknoloji, Sağlık, Dışişleri, Eğitim ve Kültür bakanlığı gibi 12 bakan ve artı başbakanın seçilmesinde Yahudi lobisi bunlara çok yönlü destek sağlamış. Ve bu politikacıların lobileri için her ay 60.000 sterlin’e kadar mali destek sağlandığı söyleniyor. Yani MOSSAD muhataplarına iki seçenek sunuyor: ya havuç, ya da sopa yiyeceksin. Tercih size kalmış.
Peki dünyada ve bölgemizde bundan sonra neler olabilir: Gemiye sert şekilde müdahale edildi. İsrail kimseyi dinlemiyor. İsrailin yaptığını biri bir başkasına yapsaydı, bu iş bu kadar uzun sürmeden durdurulması için birileri devreye girerdi. Saldıran İsrail, hedefte Gazzeli Müslümanlar olunca, dünya sağır, kör ve dilsiz. İsrail savaşı daha da büyütmek istiyor. Çünkü kandan besleniyor. Dünya savaşı peşinde, Tanrıyı kıyamete zorluyor aklınca.
Bu arada Şeytan’ın çocukları da birbirine düşmüş durumda. Elon Musk ve Trump savaşı da böyle bir şey.. Bunlar barışır gibi görünseler de kıskançlıkları, ihtirasları, öfkeleri sebebi ile rahat duramazlar. (Furkan 29)’da ne buyuruluyordu: “… Şeytan insanı (uçuruma sürükleyip sonra) yapayalnız ve yardımcısız bırakmaktadır”. Şeytani planda Musk daha ihtiraslı. Ama sonuçta bunların hepsinin öfkesi akıllarından büyük kifayetsiz muhterisler topluluğudur. Ve Şeytan kendi dostlarını da aldatır. (Haşr 16)’da ne deniliyordu: “Münafıkların durumu ise tıpkı şeytanın durumu gibidir. Çünkü şeytan insana, ‘İnkâr et’ der; insan inkâr edince de, ‘Şüphesiz ben senden uzağım. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım’ der”. Şunu görelim, İsrail’in dostu yok. Kendi evlatlarını bile satar yeri geldiğinde. İsrailli komutan geçen gün 7 Ekim'de yerleşimcileri öldürdüğünü itiraf etti. İsrail kurtarma ekibinin komutanı Albay Golan Watch: “Tanklarla ateş açarak 8'i bebek olmak üzere toplam 15 İsrailliyi yaktık. Tanklarımız saldırdı; bu evin içinde 8'i bebek olmak üzere 15 tane yanmış ceset bulduk” dedi ve tabi suç Kassam mücahidlerine yıkıldı.
İsrailin tek düşmanı İran değil. En azından İran kadar Türkiye’ye de düşman. Tabi en düşman olduğu yerlerde bile dostları da var..
Ukraynada kriz derinleşiyor. Rusya ve Avrupa restleşmeye devam ediyor. Bakarsınız yarın Çin’den de yeni bir hamle gelir. Londra’daki görüşmelerin nasıl sonuçlanacağını göreceğiz. Görünen köyün hikayesi, gelecek günlerin geçen günleri aratacağını gösteriyor. Kuşkusuz geleceği hakkı ile bilen yalnız Allah’tır (cc). O “büyük”(!?) devletlerin hemen hepsi için yarın umud vadetmiyor. ABD İsrail’i, İsrail ABD’yi her an satabilir. Sahnede boy gösterip Amerika’ya meydan okuyacak Amerika’nın büyük abi rolü sona yaklaşıyor. Şeytanlar arasındaki savaşta Amerika’yı kaybedenler arasında görebiliriz. O zengin İslam ülkelerininin de akibeti, bağlı oldukları Uluslararası sistemle aynı olursa bu sürpriz olmaz.
Sıra kendimize gelmeden söylediklerimizle, iş başa düşünce yaptıklarımız arasındaki farkı Allah ayetinde şöyle belirtiyor. Bakın bütün bunlar, Gazze’li kardeşlerimizin imtihanı olduğu gibi, bu süreç bizim için de bir imtihan. (Muhammed 20-22)’ de ne deniliyordu, savaş emri konusunda “… İman Edenler, (bu konuda) ‘bir sure indirilmeli değil miydi’ derler. Sonra savaşla ilgili bir sure indirilince, kalpleri hastalıklı kimselerin, sana, sanki üzerlerine ölüm hali çökmüş kimseler gibi baygın baygın baktıklarını görürsün. Oysa onlar için uygun olanı; İtaat etmek ve ma'ruf söz söylemektir. Fakat iş kesinleşince Allah'a verdikleri sözde dursalardı elbette bu onlar için hayırlı olan olurdu. Yüz çevirmekle yeryüzünde fesadın çıkmasına ve rahmet bağlarının paramparça olmasına sebep olacağınızın farkında mısınız?”
Madleen gemisini kimin organize ettiği, geminin yolcularının kim olduğunun çok da önemi yok. Sonuç ortada. Greta’nın İklim politikasında misyonerlik yaptığını biliyoruz. Daha önce yanlış işler yapan birinin doğru bir iş yapması mümkün değil mi? Malcolm X’i hatırlayın, ya da “Vahşi” kimdi, “Halid b. Velid” kimdi. İyiler de kötülük yapabilir, yanlış şeyler yapabilir. Kötülerde de tövbe edip iyi işler yapabilir. Bu gemide Greta’nın varlığı ötekilerden daha fazla bir anlam ve değer taşımıyordu. Greta meşhur biri, peki ötekileri tanıyor muyuz? Ne yaptıklarına bakıyoruz. İnşallah Greta da bundan sonraki hayatında daha doğru bir yol izler, geçmişte yaptıklarından tövbe eder!
Madleen gemisi gelinen noktada, İsraile mi artı değer kazandırdı, Gazze direnişne mi? Rachel Corrie olayı hatırlayın. Ya da Mavi Marmara’da papaz da vardı, haham da. Afrika’dan yola çıkanlar arasın da kim kimdir hepsini bütün ayrıntıları ile biliyor muyuz! Bu geminin Gazze seferi aslında Gazze direnişi için bir Milad olacak inşallah.. Bundan sonraki süreci onlar değil, bu konuya duyarlı insanlar yönetecek. 12 Haziranı bekleyin 31 ülkeden binlerce kişi, farklı yollardan Mısıra gelip, buradan El Ariş’e yürüyecekler.. Bu hareketi marchtogaza.net internet sitesinden izleyebilirsiniz.
Madleen gemisi yola çıkarken “Mağrib Koalisyonu” 30 Mayıs’ta bir çağrı yapmıştı. Geçen hafta sonu bu çağrıya 7000’den fazla kişi katılma sözü verdi. Moritanya, Fas, Cezayir, Tunus, Libyadan yola çıkan insanlar 3199 km’lik yolu katederek mısıra doğru geliyorlar. Yolda kendilerine katılımlarla bu kişilerin binleri aşması bekleniyor. Mısırda kendilerini yüzbinler bekleyecek. Güney Afrika’dan başlayarak bütün Afrika’dan birçok gönüllünün Mısıra geleceği söyleniyor.
Yarın kaldığımız yerden devam etmek üzere, selam ve dua ile.
Mağrib Koalisyonun Rotası

Abdurrahman Dilipak

YORUMLAR