Yaşlanma ajandamız hazır mı

Uzmanlara göre, Türkiye bir “yaşlı toplum” olma yolunda hızla ilerliyor. Bilindiği gibi Dünya Sağlık Örgütü “65 YAŞIN ÜSTÜ”ndeki herkesi biyolojik ve ruhsal durumu ne olursa olsun “YAŞLI” olarak kabul ediyor.

Yaşlanma ajandamız hazır mı
30 Haziran 2022 - 09:08

Aynı örgüte göre, bir ülkede yaşlı nüfusun toplam nüfus içerisindeki oranı yüzde 10’u geçtiğinde o ülkede yaşlanma süreci ilk işaretini çoktan zaten vermiş oluyor. Prensip olarak da bir ülkede yaşlı nüfusun oranı yüzde 7 ila yüzde 10 arasında ise o toplumlara “YAŞLI TOPLUM” deniyor. Peki, bizde durum ne? Eğer biz de yaşlı bir toplum olma yolundaysak buna hazır mıyız? Elimizde uygulamaya hazır bir “YAŞLILIK AJANDASI” var mı? Bu sorular çok ama çok önemli. Ve ne yazık ki yanıtları maalesef hâlâ çok belirsiz.

Yaşlanma ajandamız hazır mı

DİKKAT

TÜRKİYE ÇOK HIZLI YAŞLANIYOR

PROF. Dr. Özgür Arun, yaşlanma ve yaşlılık sorunlarıyla uğraşan önemli bir akademisyen. 2000’li yılların başından bu yana araştırma ve çalışmalarını “gerontoloji/yaşlılık bilimi” üzerinde yoğunlaştırmış önemli bir biliminsanı. Özgür Hoca’ya göre, ülkemizde yaşlıların oranı yüzde 7’leri çoktan geçmiş, neredeyse yüzde 10’lara yaklaşmış durumda. Ona göre, daha da vahim gelişmeler var: “Son 50 yıldaki nüfus değişimimiz dikkate alındığında toplam nüfusumuz 3 kat artarken yaşlı nüfusumuz neredeyse 10 kat artmıştır.

Bu son derece çarpıcı ve üzerinde hassasiyetle durulması gereken önemli bir toplumsal değişimdir. Zira bir toplumda yaşlı nüfus oranının 2 katına çıkması için geçen süre “yaşlanma hızının belirlenmesi” için oldukça mühim bir göstergedir. Bu açıdan bakıldığında Fransa’nın 115, İsviçre’nin 85, Çin’in 27 yılda geçirdiği değişkenliği Türkiye neredeyse 10 yıl içerisinde tamamlama yolundadır(!) ve bu rakam ülkemizdeki hızla yaşlanma sürecinin en önemli işaretlerinden biridir. KISACASI TÜRKİYE, DÜNYANIN EN HIZLI YAŞLANAN ÜLKELERİNDEN BİRİ OLMA YOLUNDA HIZLA İLERLİYOR. Bu bilgiler önemlidir ve çarpıcıdır. Bizi süratle ve hiç vakit kaybetmeden yeni, etkili ve kalıcı “YAŞLANMA POLİTİKALARI” ve “GERONTOLOJİK BİR AJANDA” oluşturmamız yolunda şiddetle uyarmaktadır.

Yaşlanma ajandamız hazır mı

NOT: Yukarıdaki rakamlar “beyond.istanbul” kitabından ve bu kitabın yazarlarından biri olan Prof. Dr. Özgür Arun’dan aktarılmıştır.

KESİP SAKLAYIN

KRONİK STRES NE YAPAR

Yaşlanma ajandamız hazır mı

1- Uykunuzu bozar.

2- Depresyona zemin hazırlar.

3- Tansiyonunuzu yükseltir.

4- Konsantrasyonunuzu azaltır.

5- Belleğinizi zayıflatır.

6- Cinsel gücünüzü baskılar.

7- Açlık ve tatlı krizlerini tetikler.

8- Kalp ritminizi sabote eder.

9- Glutatyon rezervinizi azaltır.

10- Reflüyü, gastriti, koliti azdırır.

OKUR SORUSU

NEDEN DAHA ÇOK HASTALANIYORUZ

BAŞLIKTAKİ sorunun cevabı aslında oldukça kısadır: Eskiye oranla daha sık hastalanmamızın nedenlerinin başında “dikkatsizliğimiz, disiplinsizliğimiz, bilgisizliğimiz ve ilgi eksikliğimiz” geliyor. Ama hemen ardından şu 4 faktörü de daima ve daima aklımızda tutmamız gerekiyor.

1- Kötü ve yanlış besleniyoruz.

2- Muazzam bir stres havuzunda boğulmadan yüzmeye çalışıyoruz.

3- Uyku sistemimiz altüst olmuş durumda.

4- Hareketsizlik nedeniyle hızla paslanan bedenlere sahibiz.

YAZ BİLGİSİ

 

ASPİRİN Mİ KİMYON MU

Yaşlanma ajandamız hazır mı

ASPİRİNİN hammaddesi salisik asit, yeşil yapraklı sebzelerin ve baharatların çoğunda doğal olarak var. Özellikle baharatların (kimyon, zerdeçal, zencefil, kırmızıbiber) güçlü birer salisik asit kaynağı olduğu biliniyor. Bu dörtlüden birinin, kimyonun ise salisilik asit gücünün zannedildiğinden çok daha fazla olduğu anlaşılıyor. Uzmanlara göre, “sadece bir çay kaşığı kimyon ile bir bebe aspirini kadar doğal salisilik asidi bedenimize kazandırmamız” mümkün olabiliyor. Eğer şu veya bu nedenle herhangi bir sağlık sorununu önlemek için kanınızı inceltmek ihtiyacı gündeme gelirse -ki buna mutlaka ama mutlaka doktorunuz karar vermelidir- düşük doz koruyucu amaçlı salisilik asit yutmak yerine beslenme sisteminizde daha fazla yeşil sebzelere ve baharatlara yer açmanızda fayda var.

ÖNEMLİ

 

İNFLAMASYON BELASINA DİKKAT

KRONİK iltihaplanma” süreçlerinin kanserden obeziteye, yüksek tansiyondan Alzheimer’a, şeker hastalığından damar sertliğine pek çok sağlık sorununun tetikçisi olduğunu geçtiğimiz günlerde de yazdım. Zaten bu nedenle de modern tıp inflamasyon belasını ciddi şekilde mercek altına çoktan aldı, nasıl durdurması gerektiğini dikkatle araştırıyor. Zerdeçalın, yeşil çayın, nar çekirdeğinin, zeytin yaprağının, omega 3 yağ asitlerinin, tarçının son zamanlarda “iltihap durdurucu”lar olarak sık gündeme gelmesinin nedenlerinden biri de aslında bu araştırmalar. Ama bilelim ki “iltihaplanmayı önleyebilen yiyecekler” olduğu gibi “iltihaplanmaya neden olabilen yiyecekler” de var. Prensip olarak bu gibi besinlerden uzak durmak önemli bir sağlıklı beslenme ayrıntısı. İşte o besinlerin en önemlileri...

Yaşlanma ajandamız hazır mı

1- Beyaz ekmek ve hamur işlerinin tamamı.

2- Şeker, şekerli yiyecek ve içeceklerin hepsi.

3- Yağda kızartılmış her türlü besin.

4- İşlenmiş kırmızı et ürünleri.
OSMAN MÜFTÜOGLU-HURRİYET

YORUMLAR

  • 0 Yorum