Dünyada yaşanabilecek en kötü dönemi yaşıyoruz maalesef.

Demokratikleşme ve refah toplumu çağında değil, otoriterleşme ve muhafazakarlaşma döneminin içinde geçiyor ömrümüz. II. Dünya Savaşı sonrası ne umutlu bir dönem başlamıştı oysa.

Terör saldırıları, depremler, seller, orman yangınları, bölgesel savaşlar, depremler, küresel çevre sorunları ile boğuşurken, bir anda dünyayı saran bir virüs salgını ile başbaşa bulduk. Yakın zamanda daha başka sürprizler de gelecek. Büyük sürprizler ve korkular ...

Dünyada büyük bir savaş başladı. Bu savaşın tarafları ise hala netleşmedi. Bilime ve tekniğe, akla ve vicdana inanan kitleler ile doymak bilmez hırsları olan yöneticiler ve sermaye sahipleri arasında bir savaş yaşanabilir. Belki de milli devletler ile küresel güçler arasında bir savaş olacak.

Dünyayı yöneten ve kaynaklarını sömüren zenginlerin hırsları- acımasızlığı ile adalet- insan haklarına inanan vicdanlı, bilinçli kitleler arasında da bir savaş yaşanabilir.

Bilmediğimiz çok şey var. Bir virüs ile başlayıp dünyayı ikiye bölecek bir kaos ortamına sürüklenebiliriz. Belki de endişe etmemize gerek kalmayacak bir değişim ve dönüşüm süreci içinde bulacağız kendimizi. Süreç, kısa sürede sonuçlanacak.

Bilmesek de yaşayacağımız çok heyecan dolu günlerimiz var. Korku dolu günler de gelecek. Büyük değişim sonunda kazanan insanlık olacak ama bazı insanlar kaybedecek. İnsanlığı ve insanları küçümseyen sürüngenler kaybedecek.

Umudunuzu kaybetmeyin.

Sevgiyle kalın....