GÜNÜN YAZISI

GÜNÜN YAZISI

[email protected]

MEHDİ PSİKOZU VE UYDURULMUŞ DİN YURTLARI

29 Mart 2022 - 21:53


                                                                                                        DR. ONUR AKBAŞ
                                              
                                                                                                        [email protected]
       Yahudi ve Hıristiyan âlemindeki İsa’nın yeryüzüne geri geleceği miti ya da anlatısı bundan geri kalmak istemeyen çağının siyasal İslamı’nın baskısı ile mehdi anlatısını ortaya çıkardı. Emevilik’in Pan-arabizmi inşa istikametinde İslam öncesi müşrik anlatıları ile o coğrafyada vahiyden mitolojiye sapmış ehli kitap anlatılarını da dâhil ederek oluşturduğu yeni inanç sistemi için de bu tür anlatılar gerekli gibi görülüyordu. Tebaayı, ortaçağ Hıristiyan dünyasındaki gibi ruhbanlık, çilecilik, tanrı-peygamber gibi fenomenler ile ayağı yere basmayan bir dinle meşgul ederek gerçeği sorgulamaktan uzaklaştıran teokratik Emevi idaresi kendisinden sonra gelen Abbasilerin de hoşuna gitmekle beraber, şia aleminde de o versiyonun benzerleri gücü elde tutanlar için makul ve makbul bulundu. Bu model ve efsaneciliği bulan ister geçmiş isterse günümüzde ortaya çıkan Kuran dışı bütün siyasi mezhepler (Şia, Sünni, Vahhabi, Selefi v.b…) ile Hind kökenli bir Din olan tasavvuf disiplini ve tarikat/cemaatlerce de mal bulmuş Mağribiye döndüler.
     Güç, efsaneyi ve miti sever. Kitleleri aşır ibadetçilik ve ruhbanlıkla idare eden ortaçağ skolastiği kendi modelini şarktaki diktatörlüğe coğrafya olarak meyilli kitlelere de lanse etti. Bunu sadece Ortadoğu devletleri değil mezhepler, cemaatler, tarikatlar da kullanmaya başladı. Psikolojisinin kaldıramayacağı gücü elde eden, patolojik durumunu Mesih, mehdi gibi İslam dışı bir anlamda şirk sayılacak tanrı-insan olgusunda aradı. Modernleşmenin getirdiği imkanlar sadece zıllullah (Tanrının gölgesi) olan şah, padişah ya da kral veya Tanrıkutta değil canı sıkılan ve cemiyette “faydalı işler yapmaya” azmi olmayan, her birey için müracaat kapısı oldu.
      Gelelim Süleymancı Din yorumuna mensup yurttaki dayak olayına. Süleymancılığı çok mühim değil halk arasında öne çıkmış beş on yirmi dinden biri, söz konusu olan. Şimdi bu gruplar üniversite kadrolarında ve eğitim mecralarında yuvalanıyor. Bununla da kalmıyor, bazıları kitap dağıtıp yarışma bile yapıyor. Aslında sorun bu değil, sorun bu kadrolaşmaların kadrolarından gelenlerin geldikleri sistem. Döverek Arapça metin öğretmeyi Kur’an öğretmek zanneden ya da zannedilmesi işine gelen bir sistem. Arzu ettiği mankurtları mesajını anlamadığı bir dinle yetiştirip döverek terbiye eden ve bu terbiyeden çıkanların girdiği üniversiteler, okullar ve hakim oldukları eğitim mecralarını tasavvur edebiliyor musunuz?
ÜZÜLEREK VE UTANARAK SÖYLÜYORUM
    İlk gençlik dönemi bu tür şeylere itibarın çok fazla olduğu bir bölgede büyümenin bedeli olarak ben de bu şiddete maruz kalanlardandım. Arapça metin ezberlemeyi din adına mukaddes addeden bir çevrede FETÖ’ye ait Konya’da Yavuz Selim yurdu denilen yere gönderilmiştim. Zannederim sene 1998’di. Arapça metinleri ezberlemedik diye şiddete maruz kalınca babama söylemiştim. O psikopatı babam ve arkadaşlarının müdahalesi ile almışlardı. Daha da gitmedim öyle yerlere. Doğrusu çocuklarımı da göndermem. Peki mecbur kalanlar? Onlar ne yapacak? Mecbur bırakanların onlarla bir gizli koordinasyonu olduğunu söylemek için komplo teorisi bilmem gerek ama o da bende yok.
ARAPÇA DEĞİLDİR ALLAH’IN DİLİ
   “Biz o Kur’an’ı yabancı bir dilde indirseydik, onlar elbette: “Onun âyetleri anlayacağımız bir dille iyice açıklanmalı değil miydi? Arap olmayana yabancı dilde bir kitap olur mu?” diyeceklerdi. De ki: “O, iman edenlere doğru yolu gösteren bir rehber ve eşsiz bir şifa kaynağıdır.” İnanmayanlara gelince onların kulaklarında bir ağırlık vardır; Kur’an kendilerine kapalı ve karanlık gelir. Onlara sanki çok uzak bir yerden sesleniliyor da söyleneni duymuyorlar!”(Fusıllet : 44. Ayet)
     İlk muhatapları Arap olduğu için Arapça indirilen bir kitabı sırf neo-emevilik yahut pan-arabizm adına kutsamak, ne İslam ile ne de vahiy ile bağdaşır. Siz Arapça ezberletenlerden kaçın. Kur’anı akıl ve muhakeme ile anlamaya çalışanlardan olun. Kur’an meali ve tefsiri okuyan ve vahiy gerçeğinin muhatabının ancak akıl olacağını bilenler bu çetelerin ağına düşmez. Benim bu devletin gücüne olan inancım tamdır. Tek arzum evlatlarımızı bu çetelerin ağına teslim etmeyelim.


 

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar