FAHRİ VAR

FAHRİ VAR

VAR ODASI
[email protected]

BU KIZLARDAN KORKULUR 

10 Aralık 2019 - 20:47

İslamcılığı hamaset malzemesi olarak kullananlar varken bir tarafta bu yanlış ve yamuk mahlukat üzerinden Kur’anın kapağını açmadan İslam olumsuzlamayı çağdaşlık addeden gard rop centilmenlerinin sinsi sinsi sırıttığı bir atmosferde bir Azra Kohen çıkıyor ve yanlışlıklara susanın, tecavüze susanın İslam adına konuşmaması gerektiğini söyleyerek “sap bu saman bu” diyor.


BU KIZLARDAN KORKULUR 

   Mezuniyetten sonra aynı bölümde okuduğumuzu öğrendiğim ve şimdilerde halkbilimi alanında akademisyen olan bir arkadaşım, benim Çağdaş Türk edebiyatı ile ilgili seminer dersi kapsamında yaptığım bir sunumun dinleyicileri arasında imiş. Benim edebiyata hem akademik bağlamda hem de sanatsal anlamda olan ilgimi sevgimi takdir etme amacıyla kürsüde kendimi kaybettiğimi, heyecanla sanki dünyanın en büyük olayını haber verircesine bir jestler ve mimiklere sahip olduğumu ifade etmişti. Sağ olsun o gün yaptığım konuşmanın video çekimini bana arkadaşlar ulaştırdı. Aman ya rabbi, ekranda kendimi görünce, yatağından kalkmış ve makyajsız, süssüz aynaya bakınca aynada boy gösteren hilkat garibesi yüz halinden kendisi korkmuş ve bu sebeple o günkü konserini erteleyen/ertelemiş pop sanatçısının yaşadığı ruh halini yaşadığımı belirtmek isterim. Beni, radyo programlarımı yahut okurlara söyleşi kapmasında sosyal medya canlı yayın konuşmalarımı dinleyen bilir. Çok defa jestlerim sağ olsun; onlar yüzünden mikrofonun bir tarafa kulaklığın bir tarafa fırladığı doğrudur. Ne derler kişi kendinden bilir işi…

             Bendeniz de renk, mezhep, siyasal görüş, cemaat, tarikat renk, boy şu sıralar önemle vurgulamak gerekirse cinsiyet ayrımı yapmaksızın, sanat, edebiyat, müzik, güncel kitap, kapsamında bir şeyler ortaya koyan her ismi zikreder, hepsinden de istifade etmeye çalışırım. Varsa eleştirilerim ama yazılarımla ama yorumlarımla muhatabıma arz etmekten imtina etmem. o yüzden Ozan arif ile Mahzunu Şerif memleket sevgisi etrafında aynı etrafında yad eder, samimiyetlerine Abdurrahim Karakoç’u u da katarım da bunun hesabını kimseye vermem. Zira sevgin,n hesabı sorulmaz, bizim büyüdüğümüz sokaklarda. Ayrılık saf tutup ayıranların olsun… Bütün bu duyuş ve düşünüşle takip ettiğim isimlerden bir kaçıdır, sevgili Havin Hivda ve Azra Kohen…. Her iki ismin de ortak yönü başkalarınca iş bilinen şeyleri kendilerine nefes kadar yaşama sebebi bilmiş enerji dolu insanlar. Bu yazımızın inşa sebebi de bu isimler etrafında oluştu. Pelin Batu’nun konuğu olan Kohen’in, konuşma heyecanının ya da heyecanından doğan konuşmanın eleştirildiği yahut tartışıldığı ve bunda sevgili Havin’in de benim de şahit olarak bulunduğumuz bir platformda Kohen’in konuşurken ortaya koyduğu heyecanlı tutumun onda öğrenme ve araştırma merakının ve paylaşma arzusunun bir yansıması olduğunu ifade ettim bazı farklar olsa Havin Hivda’da da benzer yanlar olduğu üzerinden aramızda gelişen bu sohbet beni bu noktaya getirdi.

                    Söz konusu kadın hakları olduğunda yaptığınız yahut yapıyor göründüğünüz bir zeminde çıkmayın bu kızların karşısına. Ben şahsen en yakın arkadaşımı bile orada bırakır kaçarım, arkama da bakmam. Her ikisinde de profesyonellik yerini mahallenin ablası yahut evin eli terlikli annesine döner alimallah. Şaka bir yana Her ikisinin konuşmalarını farklı bağlamlar üzerinden bir kere daha dinleme ihtiyacı duydum. Her ikisinde de üslup, tonlama, jest ve mimik bir yana samimi ve hakkaniyetleri yanları bir kere daha gördüm. Batu’nun programından ziyade nasıl kaçırdığıma hayıflandığım Kübra Par ile söyleşisine kadar gittim. “Beş yaşında bir çocuğa tecavüz eden biri ile beni aynı odaya koyun nasıl ceza vereceğimi ben bilirim…” demesini vicdan telinizin bir tarafına bırakın. Yanlışlarını örtmede İslamcılığı hamaset malzemesi olarak kullananlar varken bir tarafta bu yanlış ve yamuk mahlukat üzerinden Kur’anın kapağını açmadan İslam olumsuzlamayı çağdaşlık addeden gard rop centilmenlerinin sinsi sinsi sırıttığı bir atmosferde bir Azra Kohen çıkıyor ve yanlışlıklara susanın, tecavüze susanın İslam adına konuşmaması gerektiğini söyleyerek “sap bu saman bu” diyor. Bir tarafta aynı meselenin tartışıldığı bir zeminde feminist tribüne oynamanın meyvelerini birileri toplarken, Havin Hivda diye biri kadınlığıyla gazeteciliğiyle hakkaniyetin resmini önümüze adte bir fırça darbesiyle koyuyor ve: İnternetten tacize uğradım diyen kimi kadınların bunu reklam amacıyla yapabileceği gerçeğini de söyleyebiliyor. Hem de tam işin ticari için alemin yarışa girdiği şu günlerde…

        Ne diyeyim? Ne dersiniz? Başlığı biraz ironik olsun diye “bu kızlar” diye attım. Bu akıl, iz’an, vicdan ve düşünme namusunun sahibi hakkaniyetli İNSANLAR’dan korkulur. Korkulsun da zaten. Korkulsun ki insanlık yaşasın… Kadınlarımız yaşasın…

 Saygılarımla…

            ONUR AKBAŞ

                                                                                                                         [email protected]

 

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum