Yönetmen Bülent Pelit Yazdı Çapkınları idare etme sanatı

Yıllar önce yine bir film kurgusunda sabahlayacağım. Filmin yapımcısı gösterişli orta yaşın üstünde bir hanımefendi. Yönetmen benim çok saygı duyduğum bir ağabeyim. Film çekim aşamasında ikili arasında yakınlaşma olmuş ve bu aşka dönüşmüş.

Yönetmen Bülent Pelit Yazdı Çapkınları idare etme sanatı
29 Nisan 2019 - 10:34 - Güncelleme: 30 Nisan 2019 - 11:01
O dönem cep telefonu yok, sabit telefondan ancak insanlar birbirine ulaşabiliyor. Yönetmen ağabeyimiz hanımı saat başı çalışırken yoklamayı seven biri. Kurguyu bana bıraktı “sen devam et, telefon geldiğinde de durumu idare et” dedi.

İki aşık gizlice buluşacak, bende hamleleri savuşturacağım, bir taraftan da kurgu yapacağım, abimiz çıktı gitti, yarım saat sonra ilk telefon çaldı, dedim “iki dakika önce nadya'ya dublaj senaryosunu yazmak için Kurtuluşa gitti, ben stüdyoda filmi bağlıyorum”. Cevabım tatmin ediciydi, kapattı telefonu, kolay gelsin diyerek. Halbuki oyuncular çok laf değiştirmiş, nadyanın yapmasına imkan yok, ben daktilomu da yanıma almışım bir taraftan diyalog listesi yazıyorum, ertesi gün seslendirme de var.

Bir saat sonra yine telefon,” henüz gelmedi nadyanın bitirmesini bekliyor herhalde” dedim. Tatmin oldu. Yine bir saat sonra telefon, aradı “şimdi çıkmış stüdyoya geliyor”, bir saat sonra” yemek almak için balık pazarına gitti” yalanı,” canım kokoreç istemişti, ben alıp geleyim dedi, aradığınızı söyledim, ama jeton kalmamış bizde size dönemedi”.

Sabaha kadar her aramaya bir kılıf buldum, sabah beş gibi yönetmen ağabeyim geldi. Girer girmez telefon çaldı. Bir güzel azarladı, iki de bir ne arıyorsun çalışırken diye. Karşı taraf sesi duymuştu rahatlamıştı, bizimde artık işimiz bitmiş, koltuğun üstüne kıvrılıp sabahı bekleme zamanımız gelmişti.

Bu sefer bir seslendirme işi. Birkaç bölümden oluşan müzikal bir dizi, keyifli bir kurgu aşamasından sonra sıra dublaja gelmişti. Başrollerden birinde ünlü bir müzisyenimiz oynuyor. Bütün bölümler iç içe girildiği için uzun süre devam edecek bir kayıt bizi bekliyor, yine cep telefonu olmadığı tarihlerden biri. Müzisyenimiz çapkınlıktan sabıkalı olacak ki, sıkça eşi stüdyonun telefonundan arıyor. Kayıttayken bana bağlanıyor, ben haber veriyorum, müsaitse konuşuyor, tabi bu süreç içinde her zaman rolü olmuyor, bazen boşluklar oluyor ve uzun süren aralarda söz konusu. Kaytarmak için uygun şartlar oluşuyor bu vesile ile ama bir sorun var, sıkça arayan eşi. Orada da ihale bana kalıyor ve telefon geldiğinde içeride kayıtta olduğundan, müsait olmadığını söylememi utana sıkıla istiyor benden. Ben de vazifeyi tüm soğukkanlılığımla uyguluyorum. Daha önceden idmanlı olduğumdan bu sefer savuşturmak zor olmuyor, halbuki karşımdaki kişi daha şüpheci ve daha ısrarcı. Buna rağmen tüm taarruzları başarı ile alt ediyorum. Çapkınlık zor zanaat derler ama bizim idare işi tam bir sanata dönüşüyor bulduğum yalanlarla. En az kaçamak yapan kadar ben de terliyorum arada. Aslında bu işi nakte çevirmek vardı zamanında ama tanımsız bir meslek icra ediyordum. İşte öyle bir şey.

YORUMLAR

  • 0 Yorum