Mezarlıklara neden selvi ağacı dikilir?

Sümerlerden kalan geleneklere çok şaşıracaksınız Kendi gelenek ve göreneklerimize ait olduğunu düşündüğümüz bazı şeylerin aslında bizimle çokta alakalı olmadığını söylesek. Birçoğu Sümerlerden kalmış. İşte Sümerlerden bizlere kalan o gelenekler.

Mezarlıklara neden selvi ağacı dikilir?
12 Mayıs 2017 - 22:17



1. Nevruz: Kutsal Evlilik Nevruz bir Sümer ritüelidir ve tüm toplumlara da Sümer’den yayılmıştır. Şöyle ki; Sümer’in en ünlü tanrısı Tammuz, bereket ve güneş tanrısıdır. En ünlü tanrıçası ise, bereket, toprak ve ay tanrısı olan İnanna’dır. Sümer’deki inanışa göre, soğuk ve zor geçen kışın ardından baharın gelişiyle her yıl 21 Mart tarihinde Tammuz ve İnanna evlenir. Bu evlilik kışın bitişini, topraktaki bereketlenmeyi simgeler ve her yıl bu tarihte kutlanır.




21 Mart aynı zamanda gündüz ve gecenin birbirine eşit olduğu tarihtir. Güneş tanrısı Tammuz, gündüzü; ay tanrısı İnanna geceyi simgeler ve bu geceyle gündüzün kavuşmasıdır. Tammuz ve İnanna’nın birleşmeleriyle dünyaya bolluk, bereket ve yeşillik gelirdi, hayvanlar yavrulardı. Evlilik, güneşle alakalı olduğundan ritüelde ateşin üstünden atlamakta vardır. (Ateş, güneşi simgeler.)


k defa M.Ö. 4000 yılında kutlanan bu evlilik, Mezopotamya ve Orta Asya’da Nevruz halini alıp zenginleştirilmiştir. Hristiyanların Paskalyası ve Hıdrellez’in kaynağı da bu kutsal evliliktir.


2. Gelin odasının süslenmesi İnanışa göre, kutsal evlilik öncesinde Tanrıça İnanna yıkanır, annesi ile konuşarak ondan tavsiyeler alır, kapı arasından hediyelerin gelişini gözler. Daha sonra gelin odası hazırlanır ve çeyizler ziyaretçilere gösterilir. Ancak tüm bu hazırlıklar tamamsa Tammuz’un içeri girmesine izin verilir. 6000 yıldır bu evlilik töreni, o bölgede, bölge çevresinde ve Anadolu’da bu şekilde devam etmektedir.Tıbbın sembolü Yukarıdaki örneklerde hayat ağacının kendisinin Tammuz olduğunu görmüştük. Hayat ağacına sarılı iki yılan Tammuz’un iyileştirici özelliğini tasvir eder. Günümüz tıp çevrelerinde yaygın olarak kullanılan yılan sembolünün kaynağı da yine Sümer’dir. Selvi ağacı, mezarlıklar ve Tammuz Tammuz için metinlerde şöyle denir: “Bir yığın Haşur Ormanlarının arasında sen pırıl pırıl parlayan bir selvi ağacıydın ve senin bulunduğun yere sadece güneş gelebilirdi”. Sümer tapınaklarında Tammuz’un sembolü olarak selvi ağacı dikilirdi. Tammuz, sular tanrısı Enki’nin oğlu olduğu için, tapınaklarda aynı zamanda havuz, su kuyusu veya çeşme de olurdu. Bugün mezarlıklarda selvi ağaçlarının olmasının nedeni, selvi ağacının “ebedi hayat”ı simgeleyen ‘hayat ağacı’ olmasıdır. Tammuz gerçek anlamda hiçbir zaman ölmez; ebediyete sahiptir.4. Noel ağacı Bir önceki maddede Tammuz hiçbir zaman tam olarak ölmez demiştim. Evet ölmez sadece derin bir uykuya dalar. Bu uyku, gecenin gündüze galip gelmeye başladığı tarihe denk gelir. Bu tarih gece ile gündüzün yıl içerisinde son kez birbirlerine eşit oldukları ekinoks tarihidir. Bu tarihten sonra gecelerin süresi, gündüzü geçer ta ki 21 Aralık’a kadar. 21 Aralık yıl içerisinde en uzun geceyi içerir. 21 Aralık’ta Güneş tanrısı Tammuz ‘ölür.’ 3 gün sonra ise gecenin kısalmaya gündüzün uzamaya başlamasıyla dirilir. Bu diriliş 25 Aralık’ta kutlanır ve bu kutlamalarda Sümerler, bugün noel dedikleri ağaçları kullanır. Ağaçtaki süsler, her türden meyveyi ve bereketi simgeler; ağacın kendisi ise Tammuz’dur.Yere düşen ekmeğin öpülmesi Ekmeğin kutsallığı Sabiilerden gelir. Tammuz’un bir başka versiyonuna tapan Sabiilere göre ekmek çok kutsaldı. Öyle ki, buğdayın toplanması ve öğütülmesi zamanında Sabiiler ağlardı. Çünkü bu tarihler, Tammuz’un öldüğü -derin uykuya daldığı- günlere denk gelirdi. Sabiilere göre, ekmek Tammuz’un etiydi. Tammuz, Sabiiler için ana geçim kaynağıydı. Bu nedenledir ki, bugün Anadolu’da hala ekmek yere düştüğü zaman öpülür ve başa konur, ekmek ve buğday kırıntısına basmanın büyük günah olduğuna inanılır ve ekmek bıçakla kesilmez. Çünkü, ekmek binlerce yıl önceki inanca göre bereket tanrısı Tammuz’un etiydi. Ekmeğe verilen önem bu coğrafyada hiç değişmedi.


Domuzun haram olması Tammuz’un diğer adı -daha doğrusu bir başka söylenişi- Domuzi’dir. İnanca göre Tammuz ve onun bir sonraki versiyonu olan Adonis, vahşi bir domuz tarafından katledilir. Domuzu mitolojide günahkar,dinlerde haram yapan bilinçaltında yatan ‘Tanrı katili’ sıfatıdır. Ayrıca ekonomik açıdan, domuzun küçükbaş hayvanlar gibi göç edememesi ve dönemin şartlarınca yaz aylarında etinin sıcağa dayanamayarak çabuk bozulması da nedenler arasındadır.Kurban ritüeli Sümer’de tanrıları sevindirmek, istekte bulunmak, hastalıktan kurtulmak ve adakta bulunmak için, hasta veya sakat olmayan bir hayvan kurban edilirdi. Kurbanları tapınak rahipleri keserlerdi. Kurbanın sağ kalçası ve iç organları Tanrılara takdim edilir, geri kalanı ise dağıtılırdı. Mitolojideki ilk tek Tanrı: Marduk Marduk, Babil kentinin tanrısıydı ve Sümer’deki Tammuz’un Babil versiyonuydu. Babil şehrinin güçlenmesiyle birlikte o da güçlendi. (Mitolojide tanrılar, doğdukları şehre bağlıydı. Şehir güçlendikçe o şehrin -ya da devletin- kralı, kendi tanrısını da güçlendirmiş ve yaygınlaştırmış oluyordu.) Marduk, M.Ö. 2000’de Kral Hamurabi tarafından Baş Tanrı olarak ilan edildi. M.Ö. 1600’lerde de Kral Buhtunnasr tarafından Tek Tanrı ilan edildiMarduk Tanrıların Tanrısı konumuna gelince diğer 50 tanrı, kendi güçlerini Marduk’a verir. Her bir gücün, özelliğin de ayrı ismi vardır. Böylelikle, Marduk’un 50 kadar ismi olur. Marduk, kendisine güçlerini sunan tanrı ve tanrıçaları kendi hizmetine alır ve onlara sınırlı güç ve görevler atfeder. Böylelikle eski Sümer tanrıları, tek tanrının hizmetinde birer elçi, veli ve ilahi ögelere dönüşür. Babil’in zayıflaması ve Asur’un güçlenmesiyle Marduk’un Asur versiyonu ortaya çıkar: Devlete de ismini veren Asur tanrısıdır. Ve zamanla Kabala öğretisinde kendine yer edinen bu tek tanrı inancı, modern yapısına Tevrat ile kavuşur.


14 Şubat sevgililer günü Sevgililer günü günümüzden çok daha evvel Antik Yunan’da kutlanıyordu! Sümer’deki Tammuz-İnanna ve Anadolu’daki Attis-Kibele evlilikleri gibi Antik Yunan’da da Tanrıça Hera ile Tanrı Zeus’un kutsal evliliği yüzyıllardır kutlanıyor. Zeus genel olarak partnerlerini aldatan çapkın bir yapısı vardır ve bir gün şekil değiştirerek Hera ile birlikte olur. Aldatıldığı ve gururuyla oynadığı için Zeus’u sadece onunla evlendiği takdirde affedebileceğini söyler ve kutsal evlilik gerçekleşir. Antik Yunan’da Tanrıların Tanrısı olan Zeus evlenince Tanrıça Hera’da Tanrıların Tanrıçası olmuştur. Antik Yunan’daki Hera, Roma’da Juno ismini alır. Roma’da kadınlık ve evlilik tanrıçası olarak bilinen Juno’ya duyulan saygı sebebiyle 14 Şubat tatil ilan edilir ve bu tarihte çeşitli ritüeller gerçekleştirilir. Böylelikle 14 Şubat, Antik Yunan tanrıçası Hera’nın sevgililere hediyesi olmuş oluyor. Baş örtüsü Sümer’de, Babil’de (ve hatta erken Anadolu dönemlerinde bile) her genç kız evlenmeden önce tapınağa gider ve orada bir kere olmak üzere yabancı bir erkekle para karşılığı beraber olurdu. Bu parayı tapınağa bağışladıktan sonra tapınaktan ayrılabilir ve artık evlenebilirdi. Bu tür bir cinsel birleşme son derece kutsal sayılırdı.


 

Bunu yapmadan genç kız evlenemezdi. Asilzadeler bile kızlarını kendi elleriyle bu tapınaklara getirmişlerdir. Çirkin kızların kötü bir kaderi vardı; bazen kendileriyle beraber olacak bir erkek çıkması için yıllarca tapınaklarda beklerlerdi. Bunun dışında tapınak rahibeleri, bu kutsal fahişeliği sürekli olarak yaparlar ve tapınağa gelir sağlarlardı Bu kadınların diğer kadınlardan ayrılması için, başlarının bir şalla örtülmesi zorunluydu. Bu örtü, artık o kadının evlenebileceği anlamına geliyordu. Bunların haricinde kızların, cariyelerin ve fahişelerin örtünmesi yasaktı. M.Ö. 1500 yıllarında Asur kralı, sadece evlenilebilir kadınların değil; evlenen ve dul kalan kadınlarında örtünmesini zorunlu kılmıştır. Böylelikle, üç büyük kutsal kitapta da geçen baş örtüsü adetinin kaynağının Sümer olduğu öğreniyoruz.

Domuzun haram olması Tammuz’un diğer adı -daha doğrusu bir başka söylenişi- Domuzi’dir. İnanca göre Tammuz ve onun bir sonraki versiyonu olan Adonis, vahşi bir domuz tarafından katledilir. Domuzu mitolojide günahkar,dinlerde haram yapan bilinçaltında yatan ‘Tanrı katili’ sıfatıdır. Ayrıca ekonomik açıdan, domuzun küçükbaş hayvanlar gibi göç edememesi ve dönemin şartlarınca yaz aylarında etinin sıcağa dayanamayarak çabuk bozulması da nedenler arasındadır.


Paylaş Tweetle Öne Çıkar


9



YORUMLAR

  • 0 Yorum