Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için

1844'de iki bacağı eksik doğan Eli Bowen ile, 1855'te iki kolu eksik doğan Charles B.Tripp, tanıştıktan sonra birlikte bisiklete binmeye başladı. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü onları hatırlattı

Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için
03 Aralık 2022 - 12:13 - Güncelleme: 04 Aralık 2022 - 11:20

1844 yılında Amerika'nın Ohio eyaletine bağlı Richland kasabasında doğan Eli Bowen, dünyaya iki bacağı eksik geldi. Ayakları kalçalarına bağlıydı. Öz güvenini geliştiren çok kardeşli bir aile ortamında büyüdü. Tahta bloklar sayesinde elleri üstünde yürümeyi öğrendi. Giderek vücudunu bir enstrüman gibi kullanmaya başladı. Sirklerde gösteri sanatçısı olarak çalıştı. Kısa süre içinde "Bacaksız Mucize" diye anılır oldu.

1855'de Kanada'nın Woodstock kasabasında doğan Charles B. Tripp ise dünyaya iki kolu eksik geldi. O da hem ailesinin hem de kendisinin azmiyle hayata bağlandı. Bacakları ve ayaklarıyla inanılmaz şeyler yaptı. Yetenekli bir marangoz ve hat sanatçısı oldu. Katıldığı gösteri sanatları etkinliklerinde becerilerini sergileme şansı buldu. Ona da "Kolsuz Mucize" adı takıldı.

Birbirlerinden yaklaşık 900 kilometre mesafede doğan bu iki yakışıklı adam, tanıştıktan sonra, birlikte gösteriler yapmaya başladılar. İzleyenleri hayrete düşüren işlere imza atıyorlardı. Ama en ikonik görüntüleri, iki kişilik bir tandem bisiklet üstündeki pozlarıydı. Bowen elleriyle gidonu, Tripp de ayaklarıyla pedalları kontrol ediyordu.

Bu dayanışma görüntüsüne tanık olanların aklına Alexandre Dumas'nın Üç Silahşörler'de dillendirdiği Latince özdeyiş geliyordu: "Un pour tous, tous pour un" (Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için.)

* * * 

Birleşmiş Milletler'in 3 Aralık'ı Dünya Engelliler Günü kabul etmesinden bu yana tam 30 yıl geçti.  

İlk yurt dışı seyahatimde dikkatimi çeken şeylerden biri sokaklardaki engelli insanlar olmuştu. "Ne kadar çok engelli var" dediğimde yanımdaki arkadaşım: "Muhtemelen Türkiye'de daha çok var. Ama onlar, buradaki gibi hayata katılmıyorlar" diye karşılık vermişti.

Haklıydı. Bizde engelliler, hayatlarını dışarıda değil, dört duvar arasında yaşıyordu.

Ama, gördüğüm kadarıyla ve devam eden bütün sorunlara rağmen, Türkiye'de de bu konularda adımlar atıldı.

Konunun uzmanı olmadığım için ahkâm kesmek istemem. Merkezi ve yerel yönetimler bu konuda neler vaat etti, bu vaatlerinin ne kadarını yerine getirdi, pek bilgim yok. Daha çok sivil alandaki gelişmelerden, gönüllü oluşumlardan ve bir parçası olduğum bisiklet dünyasından söz ediyorum. 

Son yıllarda engelli arkadaşlarımızın dahil olduğu bisikletli dayanışma örnekleri çok arttı. Engelsiz Pedal, Eşpedal gibi isimler altında dernekler kuruldu. 

2011'de kurulan Engelsiz Pedal Derneği, kargo bisikletlerin önündeki kasaya oturttukları engelli arkadaşlarımıza "makam şoförlüğü" yaptı mesela. Görme engelli arkadaşlarımızla tandem sürüşleri düzenledi. Aynı ekip, İstanbul'un canına okuyacak olan bir dizi projeye karşı kurulan Kuzey Ormanları Savunması'nın eylemlerine katıldı, sokaklarda kalanlar için çorba dağıttı vs.

Türkiye'nin birçok ilinde temsilcilikleri bulunan Eşpedal Derneği: "Engelli bireylerin, açık alanda spor yapma, yaşadığı şehri ve doğayı gezerek tanıma, engelli engelsiz etkileşiminde görülen eksiklik ve engellilikle ilgili sorunlara dikkat çekmek ve bisikleti aracı kılarak çözüm yolları üretmek amacıyla 2015 yılı Kasım ayında İstanbul, Kayseri ve İzmir 'de yaşayan girişimci birkaç genç tarafından kuruldu." Dernek üyeleri festivallere, şenliklere, yarışlara katıldı. (En son 6 Kasım'da Çeşme'de düzenlenen amatör bisiklet yarışı Velotürk Gran Fondo'da çok sayıda böyle tandemli bisikletli vardı.)  

O arkadaşlarımızdan Mustafa İşçier, yaşadıklarını anlatan bir kitap kaleme aldı. İki Pedal Arasında adını taşıyan kitap, on dört yaşında gözlerini kaybeden Mustafa'nın Boğaziçi Üniversitesi'nde öğrenciyken tandem bisikletle tanışmasını ve hayatının değişmesini anlatıyor. Mustafa ile yaptığımız söyleşide şunları söylemişti:

"...Her şey 2014'ün son nisan gününde bir elektronik posta ile başladı. Bizim üniversitenin engelli öğrencilerinin bulunduğu mail grubuna ilginç bir mesaj geldi. Tandem bisikletle görme engellilerin de bisiklet sürmelerinin mümkün olduğunu söylüyordu. Daha önce hiç bilmediğim bir şeydi tandem bisiklet. Fikir sevgili arkadaşım Bahar Yavuz'dan çıkmış. Bisiklet, okulun engelli birimi aracılığıyla, mezunlar derneğinin katkılarıyla alınmış. Bazı arkadaşlarım deneyimlemiş. Ben de Merter adında bir arkadaşımın refakatinde güney kampüste mini bir deneme sürüşüne katıldım.

O kadar mutlu oldum ki, Merter, Ortaköy'e gitmeyi teklif etti. Biz, bir tandem 15 klasik bisiklet, Aşiyan, Bebek, Arnavutköy, Kuruçeşme derken kendimizi Ortaköy'de bulduk. O günden beri beni en mutlu eden şeylerden biri sele üstünde pedal çevirmek..."

* * *

Örnekler Mustafa ile sınırlı değil elbette. Çok sayıda dostumuz, kardeşimiz, yoldaşımız bu yolda sürmeye, engelleri aşmaya devam ediyor.

Dayanışmanın kıymetini hatırlatan herkese selam olsun.
 

T24 Haftalık Yazarı

Aydan Çelik

[email protected]

YORUMLAR

  • 0 Yorum