Cami avlusunda küfretmek

Seccadeye ayakkabıyla basmaya göre daha ağır bir durum olmalı, bir dini mekânı küfür ile kirletmek

Cami avlusunda küfretmek
24 Nisan 2023 - 09:52

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bayram namazını Ayasofya’da kıldı. Ardından da restorasyonu tamamlanan Sultanahmet Camii’nin "açılışını" yaptı. 

Bunun için cami bahçesine kürsü kuruldu, Erdoğan da o kürsüye çıkıp bir nutuk attı.

Cami avlusunda siyaset yapılmasına, imamların siyasi propaganda yapmasına alıştırılmıştık, Erdoğan bir adım daha ileri atmış oldu: Bayram namazı üstü cami avlusunda siyasi parti mitingi!

Dini, siyasetin bir aracı olarak kullanmanın yararlarını ilk keşfeden ve bu aracı sonuna kadar kullanmak isteyen ilk politikacı kuşkusuz ki Erdoğan değildi. Ve biliyoruz ki dini istismardan yarar bekleyen son politikacı da o olmayacak.

Ancak Erdoğan’ın tarihin bu dönemecinde bunu yapmasının bir nedeni de artık buna mecbur olması.

Topluma verebileceği bir vaat, önerebileceği yeni bir hikayesi kalmadı, elde satacak tek malı kalan ve onu piyasaya çıkaran müflis bir tüccar gibi davranması normal.

Ancak yine de bu normalin içinde bile anormal olan durumlar var.

Konuşmasında muhalefetin ne kadar din düşmanı olduğunu anlatmak için özel bir paragraf açtı.

Muhalefetin Diyanet’i kaldırarak yerine "inanç bilmem ne başkanlığı" kuracağını iddia etti.

Bir bayram sabahı, namazdan yeni çıkmış bir Müslümanın, cemaati yanıltmak için doğru olmadığı çok açık bir bilgiyi ortaya atmasının dini sonucu ne olur, bunu bilemem, günahı boynuna diyelim.

Ancak camide toplanan cemaat bunu duyunca muhalefete kuvvetli bir "yuhh" çekti.

Bu bir ibadethanede yaşandı, bu cami de olabilir, kilise de havra da varsa adını bilmediğim başka tür bir ibadethane de!

Adı üzerinde sonuç olarak kutsal bir mekândan söz ediyoruz.

Böyle bir kutsal alanı bir kelime ile kirletmenin dini bir karşılığı var mıdır, bilemiyorum.

Seccadeye ayakkabıyla basmaya göre daha ağır bir durum olmalı, bir dini mekânı küfür ile kirletmek!

Cumhurbaşkanı işin bu kısmıyla ilgili değildi, hatta cemaatin cami avlusunda muhalefete yuh çekmesi hoşuna bile gitmiş olabilir.

Çünkü bu olay karşısında "ayıptır, günahtır arkadaşlar, bir camideyiz, böyle kelimeleri kullanmamalıyız" demedi.

Erdoğan, İstanbul Ataşehir Mimar Sinan Camisi'nde kıldığı bayram namazı sonrası konuştu.

Şöyle konuştu:

"Yuh yetmez, 14 Mayıs’a kadar gece gündüz çalışacağız ve onları siyasi mevta haline getireceğiz. Terör örgütüyle el ele olanlardan başka bir şey beklenebilir mi? 14 Mayıs bunların sonu olmalı."

Cumhurbaşkanı böyle olunca onun cemaatinin de farklı davranmasını beklemek mümkün olmuyor zaten.

Nitekim, Sultanahmet Camii’nin avlusunda yuh çeken insan prototipi, Adıyaman’da dua eden Kemal Kılıçdaroğlu’na da saldırıyor: "Bu Fatiha okumayı bilmiyor ki sen buna neden Fatiha okutturuyorsun!"

Bununla kalmıyor bir türbeye ziyarete gittiğinde fiziki saldırıya da uğruyor.

Ve bu durum, hayattaki pozisyonunu "her şeyden önce Müslüman" olarak tanımlayan bir politikacının iktidarında yaşanıyor.

Ciddi bir ahlaki çözülme ile karşı karşıyayız.

Trafikte tanık olduğumuz magandalıklardan tutun da cami avlusunda küfretmeye, türbede linç girişimine kadar varan bir ahlaki çözülme.

Din her kötülüğün üzerine örtecek bir şal gibi kullanılmak isteniyor ve kendisini dindar olarak tanımlayan insanlar bunun yarattığı ahlaki çöküşü umursamıyor bile.

Gelecekte Türkiye’yi yönetecek kadroların en büyük sorunu bu ahlaki çöküş olacak.

***

Kimseye etmem şikâyet!

Seçim yaklaştıkça partilerin binalarına, propaganda ekiplerine yönelik saldırılar da artıyor.

Muhalefet partilerinin seçim ekiplerine ve parti binalarına yapılan saldırıların failleri hala bulunabilmiş değil.

Saldırılar muhalefetle sınırlı değil. AKP’nin de Çukurova ilçe binasına, İstanbul’da da seçim bürolarına saldırıldı.

Şimdilik can kaybı yaşanmaması bir teselli olabilir ancak bu saldırıların nerede duracağını da bugünden kestirmek kolay değil.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çukurova ilçe binasına yapılan saldırının ardından bayram namazından çıkarken gazetecilerin bu konudaki sorularını yanıtladı.

"Bazı parti başkanları gibi bundan bir rant beklentisi içerisinde değilim, Çukurova bizim ilk değil" dedi.

Bu sözlerini okuyunca, Erdoğan’ın makamını ve görevinin gereklerini unutmuş gibi davrandığını düşündüm.

Kendisi Cumhurbaşkanı, yürütmenin başı.

İçişleri Bakanı kendi memuru, polisler, jandarmalar emrinde ve onun komutasında işlerini düzgün yapmak, asayişi sağlamak durumundalar.

Ancak ortaya çıkıyor ki polis de jandarma da bu konuda yetersiz.

Ya iyice politize oldular ve "ortalık gerilirse gerilsin, bundan biz karlı çıkarız" diye düşünüp suçluların peşine düşmüyorlar ya da yönetici kadroları liyakatsiz.

Cumhurbaşkanı’nın "bu konuda rant beklentisi içinde olmayacağım" demesi, saldırıları bir sorun olarak görmeyeceği anlamına geliyor.

O sorun olarak görmüyorsa polis ve jandarma niye sorun olarak görsün?

Öte yandan Cumhurbaşkanı istese de bundan bir rant zaten elde edemez çünkü asayişi sağlamak onun görevi.

Hem görevini yapamamak hem de bundan yakınmak tuhaf olurdu doğrusu.

Bu tür saldırıların faillerini yakalamak aslında çok kolay.

Her yerde kamera vs. var ve yüz tanıma programları öylesine gelişti ki sokakta kâğıt helva yiyenlerin kimliklerini bile polis kolayca bulabiliyor.

Saldırganları bulmakla iş bitmiyor tabii.

Bu saldırganlık kendiliğinden mi gelişti yoksa arkasında örgütlü bir azmettiren mi var sorusunun yanıtı iyi soruşturma yapılmasını gerektiriyor.

Sanırım polisin ve jandarmanın korktuğu da bu.

Olayları derinlemesine araştırdıklarında kime ve nereye ulaşabileceklerini kestiremiyorlar gibi geliyor bana.

Baksanıza Sinan Ateş cinayeti bile derinlemesine soruşturulmak istenmedi.

Eğer siyasi otorite, bu tür olaylarda derin soruşturmalardan çekinirse bu giderek diğer soruşturmalara da sirayet eder.

Yani diyeceğim o ki Erdoğan istiyorsa saldırılardan şikayetçi olmasın ama unutmasın ki asayişi sağlamak onun görevi, emrindeki polis ve jandarmayı düzgün çalıştırmak zorunda.

Ortağının olası karanlık ilişkilerinin ortaya çıkmasından çekiniyorsa kendisini uyarmalıyım ki tehlikeli bir oyun oynuyor.
 

Mehmet Y. Yılmaz

@MHMTYKPYLMZ[email protected]

YORUMLAR

  • 0 Yorum