'Erkek bedeninin yükünü arzulayan kadın...'

“Ağırlık gerçekten nefret edilesi, hafiflik ise göz kamaştırıcı mıdır acaba?.. Yüklerin en ağır olanı ezer bizi... Onun altında eziliriz, çöker kalırız... Bizi yere yapıştırır bu ağırlık...

'Erkek bedeninin yükünü arzulayan kadın...'
13 Kasım 2016 - 10:37
Öte yandan tüm çağlarda yazılan aşk şiirlerinde, kadın; erkeğin bedeninin ağırlığı altında ezilmeyi özler...

O halde yüklerin en ağırı aynı zamanda yaşamın sağladığı en şiddetli doyumun imgesidir...

***

Yük ne kadar ağır olursa, yaşamlarımız o kadar yaklaşır yeryüzüne... Daha gerçek ve daha içten olur...

***

İşi tersten ele alırsak, bir yükten mutlak biçimde yoksun kalmak; insanoğlunu havadan hafif kılar; Göklere doğru kanat açar insan...

***

Bu dünyadan ve dünyasal varlığından ayrılır, yalnızca yarı yarıya gerçek olur... Hareketleri; önemsizleştiği ölçüde özgürleşir...

Hangisini seçmeli o halde?.. Ağırlığı mı, hafifliği mi?..

*****

SEVGİLİYLE OLMAK MI İYİ, YALNIZ KALMAK MI?...

Ne istediğini bilememenin aslında son derece doğal olduğunu anlayıncaya kadar kızdı kendine Tomas...  Sadece bir tek hayat yaşadığımız için; bu hayatı öncekilerle karşılaştıramaz ya da kusurlarımızı gelecekteki hayatlarımızda gideremeyiz; Bu nedenle de ne istediğimizi bilemeyiz...

***

Tereza’yla olmak mı daha iyiydi, yalnız olmak mı?..  Karşılaştırma fırsatı olmadığı için hangi kararın daha iyi olduğunu sınamanın yolu yoktu...  Olaylar nasıl gelişirse öyle yaşıyoruz...  Önceden uyarılmaksızın...  Rolünü ezberlemeden sahneye çıkan bir tiyatro oyuncusu gibi... Yaşam öncesi ilk prova; yaşamın ta kendisiyse, ne değeri olabilir yaşamanın?..  Yaşamın hep bir taslak olması bundandır işte...

Yazının devamı için tıklayın >>

YORUMLAR

  • 0 Yorum