Hüsnü Mahalli yazdı Çelişkiler diyarı

Bilindiği gibi İsveç ve Rusya ile 1300 kilometre sınırı olan 5.5 milyonluk Finlandiya NATO’ya katılmak istiyor. Türkiye ‘olmaz’ dedi.

Hüsnü Mahalli yazdı Çelişkiler diyarı
20 Mayıs 2022 - 23:38

Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan “İsveç ve Finlandiya ile ilgili çok açık ve net bir şekilde söylemem lazım. Her iki ülkenin de terör örgütlerine karşı tavrı net değil. Bu süreçte bu terör örgütlerine ‘biz karşıyız’ deseler bile ki tam aksiler, bazı teröristleri teslim etmeyeceklerini açıkladılar. Biz şuna inanırız, bir delikten iki kez Müslüman sokulmaz. Biz bunlara nasıl inanacağız. İsveç terör örgütlerinin kuluçka merkezi. Teröristler onların parlamentosunda konuşuyor. Pazartesi geleceklermiş bizi ikna etmeye geleceklerse gelmesinler. Kusura bakmasınlar, yorulmasınlar. Türkiye’ye yaptırım uygulayanların bu süreç içerisinde NATO’ya girmelerine biz ‘evet’ demeyiz. NATO teröristlerin temsilcilerinin yoğunlaştığı bir yer olur.

Bir gün sonra Erdoğan’ın sözcüsü ve danışmanı İbrahim Kalın “Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine kapıyı kapatmadığını”  belirterek “Kuzey ülkeleriyle yapılacak üyelik müzakerelerinde bu ülkelerdeki terörist aktivitelere odaklanılmasını istediklerini” söyledi.

Pazarlıklar her alanda ve düzeyde devam ediyor.

Türkiye’nin Washington eski Büyükelçisi Namık Tan “Erdoğan böyle davranıyor çünkü Biden’ın kendisini aramasını hatta Beyaz Saray’a davet etmesini istiyor” dedi.

Tan’ın bu söylemi Biden’ın önceki gün Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis‘i Beyaz Saray’da ağırlamasından (Kongre’de dakikalarca ayakta alkışlandı) sonra daha da anlam kazandı.

Arap medyasına göre “İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine itiraz eden Erdoğan; Putin’e mesaj gönderiyor ve Suriye’de sıkıştırılmamasını istiyor”.

Batı medyasına göre Erdoğan “bu tavrıyla ABD’den F-35’leri almayı ve S-400 konusunda anlaşmayı hedefliyor”.

Hatırlatalım:

Erdoğan 4 Mayıs 2016’da İsrail’in gözlemci olarak NATO’ya katılmasını veto etmemişti.

Yine hatırlatalım:

NATO’ya katılmak için Ankara Washington’a yalvarıp durmuştu. 5 Nisan 1946’da İstanbul’da muhteşem bir şekilde karşılanan Missouri Zırhlısı’ndan sonra Ankara altı bin askerini Kore savaşına gönderdi. Bu kadar jestten sonra Türkiye’nin “değerini” kavrayan ABD Şubat 1952’de NATO üyeliği için onay verdi. Onayı alan Ankara ülkenin her yerini ABD ve NATO üslerine açtı.

Türkiye ile ilişkilerinden Sovyetler Birliği’ne karşı avantaj sağlayan ABD her seferinde Ankara’ya kazık attı ve ne denli kalleş olduğunu kanıtladı.

Örneğin 1963-1974 Kıbrıs olaylarından sonra Türkiye’ye uygulanan ambargo ve yaptırımlarla.

Örneğin PKK-PYD-YPG’ye sağladığı askeri, siyasi ve mali destekle.

Demek ki bu konuda Finlandiya ve İsveç’i suçlamak eksik kalıyor. Çünkü ABD ile birlikte bir çok Avrupa ülkesi Fırat’ın doğusunda PYD/YPG’ye her konuda ve her alanda yardım ediyor ve hep birlikte Fetö’culara destek veriyor.

Fethullah Gülen 1999’dan beri ABD’de ve Fetö’cu darbesini desteklemekle suçladığımız Muhammed Bin Zayid ve “testereci” lakabı ile Kaşıkçı’nın katili Muhammed Bin Selman yeni kankimiz.

Hatırlatalım:

Yunanistan, 1974’de “Türkiye’nin Kıbrıs’a saldırdığını ve NATO’nun sessiz kalışını” gerekçe göstererek NATO’nun askeri kanadından çekilmişti. Kısa bir süre sonra geri dönmek isteyen Atina Ege Denizi ile ilgili koşullarından dolayı Ankara’nın vetosu ile kaşılaşıyordu.

12 Eylül 1980’de “bizim çocuklar” dediği Evren ve arkadaşlarına darbe yaptıran Washington bir ay sonra Ankara’nın onayını aldı ve Yunanistan yeniden NATO üyesi oldu.

Şimdilerde altı Amerikan üssü barındıran Yunanistan Washington’un “gözbebeği” ama 50 kadar atom bombası hala İncirlik üssünde ve İsrail’i korumak için Amerikalılar Kürecik üssünden İran’ı gözetliyor.

Önce 1959 sonra da 1963 anlaşmalarından bu yana AB’nin kapılarında bekletilen Türkiye’nin hikayesi ise ayrı bir konu.

Adamlar “asker olarak bize hizmet edebilirsin ama bizimle bütünleşmeye izin yok” diyorlar.

Daha ne desinler!

YORUMLAR

  • 0 Yorum