Karnından konuşmayanı dokuz köyden kovarlar

Sıla'nın sözlerini yanlış anlamak, yamultmak, linç kampanyasına katılıp prim yapmak için kötü niyetli olmak bile yetmez; bildiğin kötü insan olmak gerekir.

Karnından konuşmayanı dokuz köyden kovarlar
15 Ağustos 2016 - 10:38
Akıl fikir sahibi, okuduğunu anlayan herkes Sıla'nın "şov" diyerek sadece "Dostlar miting teknesinde görsün" diyenleri işaret ettiğini kabul edecektir. Vatandaşı ayır kenara

 Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan beri atlattığı en alçakça, en rezil, en vicdansız tehlikeyi, 15 Temmuz hıyanetini canıyla, kanıyla, hesapsızca savuşturan milleti bir kenara ayıralım...

O mitinge de aynı ruhla katıldıklarına dair en ufak bir şüphe yok...

Katılan "sanatçıların" da hepsini töhmet altında bırakmak istemem ama...

"Hepsi değilse de bazıları" o mitinge "Gitmezsem, orada fotoğraflanmazsam adım FETÖ'cüye çıkar" endişesiyle gitmiştir.

"Hepsi değilse de bazıları" o mitinge "Belediye konserlerinden, irili ufaklı festivallerden dışlanırım" korkusuyla gitmiştir.

Hesaplar, hesaplar...

"Hepsi değilse de bazıları" o mitinge "Başımıza iş açmayalım durup dururken, albüm yapacak şirket bulamam" hesabıyla gitmiştir.

"Hepsi değilse de bazıları" o mitinge "Gücün yanındaymış pozu vermezsem güçsüz düşerim" diyerek gitmiştir.

Konuyu dağlardan aşırıp derelerden yürütmeye filan da hiç gerek yok.

Halep oradaysa "arşiv" de burada işte... Çok uzaklaşmadan dört yıl önceye gidelim. O dönem yere göğe konulamayan, neredeyse bütün kanalların aynı anda yayınladıkları cemaat projesi Türkçe Olimpiyatları'na bakalım. Kimler "Aman beni çağırmadılar boy göstermeye, göz süzmeye" diye bağrını parçalıyordu, araya adam koyup davet edilmeye çalışıyordu hatırlayalım. Kimler FETÖ organizasyonu olan o "şov"a katılmak için ayakları popolarına vurarak koşup canlı yayında kadraja girebilmek için takla atıyordu, onu hatırlayalım.

 Halep orada 'arşiv' burada

Haydi isimlerini yazıp utandırmayalım ama o günlerde Türkçe Olimpiyatları'na katılan "sanatçıların" demeçlerinden birkaç örneği paylaşalım:

"Çok güzel, çok muhteşem buldum... Gurbete giden on binlerce bu hizmet için çalışan insanlara ayrıca teşekkür etmek istiyorum..."

"Herhangi bir kurumun organizasyonunun böyle bir olayı başaramadığını, bunu sadece Türk insanının başardığını görmek gurur veriyor. Allah'ın verdiği en önemli şeyin sevgi olduğunu bilen önde gelen ülkesi olduğumuzu görüyoruz. Emeği geçen herkese teşekkür ederim."

"Bu anı kaçırmamak lazım bu yüzden buradayım."

"Bu çok gurur verici bir olay, gurur verici bir tablo... Bu güzel organizasyona emeği geçen herkesi ayakta alkışlıyorum."

"Muhteşem bir organizasyon, bu gece burada kalplerimiz çarpacak. Bende burada olmaktan dolayı çok mutluyum ve çok gururluyum."

Haksız mı Sıla?

Örnekleri uzatmak mümkün... O gün bunları söyleyenlerin Yenikapı mitinginde de aynı sözleri tekrarladığını görmek isteyenler biraz internette vakit geçirsin yeter. Haksız mı yani Sıla?

Demokrasi adına yolda gördüğü bir çakıl taşını ayağının ucuyla kenara itmemiş, varlığını her dönem güçlüye yanaşmaya borçlu olmuş bu kitle şov yapmamış, gerçeği dobra dobra söyleyen Sıla şov yapmış öyle mi?

"The Cemaat"in güce ortak olduğu dönemde yazdıkları "Aman hocaefendi, canım hocaefendi; hava bugün rüzgârlı, üşütmeyin hocaefendi" şeklindeki köşe yazılarını, "tüvitlerini" panik halinde köşelerinden, hesaplarından kazımakla meşgul olanlar şov yapmıyor da "Kral çıplak" diyen Sıla şov yapıyor öyle mi?

 Sizi hakikaten Ulu Manitu affetsin! Bu memlekette karnından konuşmayanı dokuz köyden kovarlar. Üzülme sevgili Sıla, bu "şovcular" böyle...

Kanat Atkaya Hürriyet

++++++

Cemaat'le bu ilişkileri AKP değil başka parti kurmuş olsa;  parti çoktan kapatılmış, yöneticilerinin mal varlıklarına el konmuş, üyeleri tutuklanmış olurdu.

 Akif Kökçe Milliyet (Açık Pencere)

+++++

Aziz Başkan'a sorulsun

------

... çarşamba gecesi Aziz Yıldırım'ın karşısına oturacak gazeteci arkadaşımdan rica ediyorum.

Başkana lütfen şu soruyu sor:

 "12 Temmuz 2012 gecesi evinizde Ertuğrul Özkök'e Fetullah Gülen'le ilgili ne söylediniz?"

Ertuğrul Özkök Hürriyet

+++++

Bu af bir tek küçüklere işlemiyor!

-----

Genelkurmay eski başkanlarından Necdet Özel de özür dilemiş. Yüreği yanıyormuş, herkes af dilemeliymiş. Af dileyen, 'aldatıldım, haberim yoktu' diyen siyasi, askeri, bürokratik büyüklerimiz hoş görülüyor, ama olay gecesi yazlık kampta tutulan, komutanlarının tatbikat var diye çağırdığı, hiç bir şeyden haberi olmayan ve ellerine silah tutuşturulup köprüye götürülen, alana sürülen askeri okul öğrencileri, vatani görevini yapsın diye ana babalarının askere yolladığı erler niye hoş görülmüyor da tutuklanıyor, Silivri Cezaevi'nde yatıp duruyor?.. Asıl onlar kandırılmış değil mi! Benim bildiğim küçükler affedilir, büyükler değil

Yazgülü Aldoğan Posta

++++

Cumhurbaşkanı ne yapsın?

-----

Eski Genelkurmay Başkanı Necdet Özel hedefte..

Çünkü Fethullahçı Terör Örgütü onun zamanında TSK'ya kök saldı..

Onun zamanında palazlandı..

Onun zamanında kilit yerlere yerleşti..

Paşa özür diliyor.. Çoğu kimse de özrünü kabul etmiyor.. Çünkü darbe başarılı olsaydı; ağır bedel ödeyecektik..

***

Neyse!..

Kendini kurtarmak için açıklama üstüne açıklama yapıyor.. Topu başka mercilere yollamaya çalışıyor.. Bu vebalden sıyrılmaya çalışıyor..

Ama sıyrılamaz..

***

Şu yaverler meselesi var ya.. Başlı başına facia.. Cumhurbaşkanı'nın başyaverinin, karacı, havacı, denizci yaverinin Fethullahçı çıkması başlı başına skandal..

Skandal ötesi, ülkenin güvenlik sorunu..

Ülkenin bekasıyla ilgili..

***

Özel kendini savunmuş..

Demiş ki; Yaverler konusunda ilgili kuvvet komutanı çalışma yapar (Karacıysa karacı, denizciyse denizci, havacıysa havası) Geçmişleriyle birlikte Genelkurmay'a sunar..

Genelkurmay 2. Başkanı'nın onayından geçtikten sonra..

Genelkurmay Başkanı'nın önüne gelir..

Genelkurmay Başkanı Cumhurbaşkanı'na sunar.. O içlerinden birini seçer..

***

Eski Genelkurmay Başkanı Cumhurbaşkanı seçti diye bu işin içinden sıyrılamaz..

Cumhurbaşkanı nerden bilsin..

O bilecek, eleyecek.. Onun albayı!..

***

Sorum şu; Cumhurbaşkanı'na yaverin olsun diye sunulan diğer isimler de Fethullahçı mıydı, değil miydi?

Mehmet Tezkan Milliyet

++++++

Gel de güven...

------

Günah çıkartıyorlar da...

Biz bunlara bundan sonra nasıl güvenelim?..

Saflıklarına gelmeyeceğine...

Aldatılmayacaklarına...

Kandırılmayacaklarına...

Nasıl inanalım?..

Ülkeyi kanlı bir darbe teşebbüsüyle felaketin eşiğine getiren bir çeteye ve onun başındaki meczuba inanan, itaat eden, onun kontrolündeki kitlelerden oy bekleyenlerin...

Yarın başka bir meczubun peşine düşmeyeceğini nereden bilelim?..

Mehmet Türker Sözcü

+++++

Türkiye onlarla gurur duyuyor(!)

------

....79 milyonluk ülkede gençlerimizi yetiştiremiyor, başka ülkelerden sporcu devşiriyoruz.

Masa tenisinde Ahmet Li ve Melek Hu var... İkisi de Çin'den ithal. Bu ikiliden madalya umut ediyoruz.

Bazı sporcularımızın isimleri şöyle:

Lara Sanders, Barnes, Kemboi, Escobar, Hayvey, Tanui, Jemutai, Kiprute, Kigen, vs.

Kenya'dan, Küba'dan, Jamaika'dan ve diğer bazı ülkelerden ithal edilen milli sporcularımız...

Bu devşirme millilerimizin aldığı derecelerle teselli bulacağız!

Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü herhalde gurur duyuyordur!

Rahmi Turan Sözcü

+++

Yapmayın...

-----

...Elinizdeki devlet gücünü kullanarak adaletsizlik, haksızlık, hukuksuzluk yapmayın!

Kitle halinde, çok insanla birlikte, büyük kitleleri mağdur edecek biçimde yapılan haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizliklerin, mutlaka, ama mutlaka kokusu çıkar... Bir gün, birileri, belki erken, belki geç, ama mutlaka itiraf eder!

Bu itiraflar genellikle en alttan değil, en üstten gelir:

Çünkü "lidere en yakınlar arasında" en zalimler en korkak, en korkaklar en zalimdir!

Emre Kongar

+++++

Kaçırmak ya da kaçırmamak işte bütün mesele bu....

----

Liderleştiren "an"lar

-----

O gece Kılıçdaroğlu uçakta İstanbul yolunda, saat 23'ü geçe Atatürk Hava Limanı'na iniyor. Darbe girişimini uçakta öğreniyor, net tavır alıyor, darbe başarılı olsa da olmasa da karşıyız, diyor. 24'e doğru basın danışmanı ile hazırladığı metni medyaya gönderiyor.

Kılıçdaroğlu o gece ekranlarda görülmedi, yani bir demeç vermedi. Neden bilemeyiz.

Oysa bu tutumunu net ortaya koyabilir, sahneye çıkabilir, darbeye karşı olduğunu vurgulayabilir, hatta halka da direnin çağrısı yapabilirdi. Hiçbir TV kendisine hayır demezdi.

Tartışmasız, Kılıçdaroğlu o gecenin ilk ve erken siyasi kahramanı olurdu. O bir saatlik zaman, insanı ya yükseltecekti ya da olduğu yerde bırakacaktı. Önemli olan çağrıya uyup sokağa çıkanlar olur muydu sorusu değil, bu çağrıyı bizzat yapmak ve eyleme dökmekti!

Başbakan çoktan millete çağrı yapmıştı.

Bir saat içinde de Cumhurbaşkanı, Hande Fırat'ın cep telefonu ekranından milleti sokağa çağırdı.

Darbenin "Eşref saati"  RTE ve AKP'nin elindeydi. CHP lideri, ayağına kadar gelen o anı yakalayamamıştı.

Tabii, çağrı yapsaydı olaylar nasıl seyrederdi bilemeyiz, işaret etmek istediğim sadece, tarihsel anlarla siyasi liderlik arasındaki ilişkidir.

Orhan Bursalı Cumhuriyet

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum