Klasik CHP'liler İmamoğlu'na neden saldırıyorlar

İmamoğlu’nun mazbatasını aldıktan sonra makam odasında Kuran okutması üzerine, klâsik ve kökten laikçi CHP’liler: Saldırıya geçti...

Klasik CHP'liler İmamoğlu'na neden saldırıyorlar
07 Nisan 2024 - 10:02

Bu saldırıyı neden yanlış bulduğumu anlatmaya çalışacağım...

Canlarım...

İnsanı insan yapan değerlerin başında özgürlük geliyor...

Ama...

Bu öyle bir hak ve duygu ki:

Sınırsız değil...

Özgürsek, sorumlu...

Sorumluysak da:

Özgür olabileceğimizi kabul etmeliyiz...

Zihnen gelişmiş insan özgürlüğünü:

“Sorumsuz ama yetkili bir şey (Bir makam, bir mevki) olmak için” değil...

“Sorumluluğunun bilinci ile ve bir şey yapmak” için kullanırsa değerlidir...

İmamoğlu inancını:

“Dindar olmak/Dindar görünmek” için değil de...

Seçildiği kentte yaşayan insanların ihtiyaçlarını karşılayabilmek için değerlendiriyor olamaz mı?..

Yani...

İmamoğlu seçilme özgürlüğünü kullanıp belediye başkanlığına aday olurken:

“Bir büyükşehir belediye başkanı olup, ihalelerden zengin olmayı” değil de...

Bir kentin insanlarına hizmet etmeyi” hedeflemiş olamaz mı?..

Yani...

Belediye başkanlığı araç...

Hizmet, amaç olamaz mı?..

Canlarım...

Artık hep birlikte lütfen şunu kabul edelim...

Yanlış olan “dindarlık, inanmak, inançlı olmak” değil...

Yanlış olan:

İbadet etmek de değil...

Yanlış olan:

Dini, inançları:

Devlet işlerinde...

Kurumlarda...

Kurumların yönetimlerinde...

Ve...

İnsan ilişkilerinde:

İstismar etmektir...

Komünist Sovyet İmparatorluğu kurulduğunda yeni doğmuş olanlar...

Sovyet imparatorluğu çöktüğünde 70 yaşını aşmışlardı...

Ancak...

70 seneyi geçen ömürlerinde...

İbadete açık tutulan tek bir kiliseleri bile olmamıştı...

Ama...

70 yaşını aşmış insanlar...

Komünist Sovyet İmparatorluğu çökünce ilk olarak ve topluca:

Kapalı olan kiliselere koşmuşlar...

Kiliseleri ibadete açmışlardı...

Çünkü...

Okullarda öğretilmeyen din:

Evlerde öğretilmişti...

Ve büyük ihtimalle de...

Tıpkı bizde olduğu gibi:

Yanlış öğretilmişti...

BAŞLAR BELÂYA GİRER

9 Ekim 2021 tarihli bir paylaşımımda şöyle demiştim:

“Putin’den yasa teklifi; ‘Yolsuzluk yapanların mal varlıkları emeklilere dağıtılacak’.”

Nitekim...

Kısa bir süre sonra Rusya’da yapılan emeklilik reformları çerçevesinde:

“Yolsuzluk yapanların mal varlıklarının emeklilere dağıtılması kanunu” çıkarıldı...

Türkiye’de böyle bir kanun çıkarılırsa...

Emeklilerin 30 yıllık gelirleri garanti altına alınır...

Ama...

Bizde bu kanun en az dört yıl daha çıkmaz...

Çıkarılamaz...

Çıkarılması teklif bile edilemez...

Ya dört yıl sonra?..

Onu da o gün tartışırız...

Şimdi tartışırsak...

Teklif edenlerin hepsinin başı belâya girer...

Günün sözü

“Hata yaparak geçmiş bir zaman, hiçbir şey yapmadan geçmiş bir zamandan sadece daha şerefli değil, aynı zamanda daha da yararlıdır...”.

George Bernard Shaw

CHP KÂRLI ÇIKMAZ

Bu defa bir fıkra değil bir kıssa anlatmak istiyorum...

Çaylaklar ve kargalar ormanda buldukları bir avı, yarı yarıya paylaşacaklarına dair bir anlaşma yaparlar...

Ve arayışa geçerler...

Bir ağacın altında, Avcılar tarafından yaralanmış bir tilki bulurlar...

Ve hemen etrafını sararlar...

Kargaların şefi:

“Biz tilkinin üst tarafını alacağız” der...

Çaylakların şefi karara itiraz etmez:

“O halde biz de alt kısmını alırız...”.

Tilki kendi bedeninin paylaşımıyla ilgili bu pazarlığı duyar...

Gözlerini aralar:

“Ben” diye başlar, “çaylakların, kargalardan daha üstün yaratıldıklarına inanırım...”

Çaylakların şefi:

“Tabii ki doğru” der ve devam eder, “biz tilkinin üst kısmını alacağız...”.

Kargaların şefi:

“Hiç de bile” diyerek itiraz eder, “daha önce kararlaştırdığımız gibi üstünü biz alacağız...”.

Bozulan uzlaşma sonucu taraflar birbirleriyle savaşa tutuşurlar...

Her iki taraf da büyük kayıplar verir...

Geriye kalanlar zorlukla kaçarlar...

Tilki orada birkaç gün daha kalırken...

Ölü çaylaklar ve kargalarla beslenir...

Daha sonra da gücünü toplamış olarak oradan ayrılır...

Yolda giderken şöyle düşünmektedir...

“Güçlülerin savaşından zayıflar kâr eder...”.

İmamoğlu’na karşı saldırıya geçenler, samimi düşüncelerini paylaşıyor olabilirler...

Ama...

Bu saldırılar...

Parti içi savaşa dönüşürse...

Ki, bu potansiyel CHP de her zaman vardır...

Bundan CHP kârlı çıkmaz... 

BUNLARI TARTIŞALIM...

Türkiye medyası siyasetçilerle siyaseti değil...

Ekonominin nasıl yönetilmesi gerektiğini tartışmalı...

Eğer enflasyonla mücadele edilecekse...

Mali politikaların mı?..

Yoksa:

Para politikalarının mı etkin olması gerektiğini tartışan uzmanları konuk etmeli...

Şu anda Türkiye’nin sorununun:

İktisadî büyümenin yarattığı enflasyon mu?..

Yoksa:

Durgunluk içinde enflasyon yaşamak mı olduğu tartışılmalı...

Ekonomik krizlerin sadece para politikalarıyla mı?..

Yoksa mali politikalarla mı sonlandırılacağı da tartışılmalı...

Yani...

İçinde bulunduğumuz krizden:

Sıkı para politikasıyla mı çıkabiliriz?..

Yoksa:

Kontrolü olmayan para miktarını, kredileri pahalılaştırarak kontrol altında tutmak yerine:

Tüketim vergi oranlarını (Gelir ve kurumlar değil özel tüketim katma değer v.b.) artırarak mı çözebiliriz?..

Sıkı para politikasıyla ekonomiyi durdurmak enflasyonu tabii ki durdurur...

Ama...

Bu sefer de ekonominin felç geçirme tehlikesi ortaya çıkar...

Oysa...

Para miktarını kısarak tüketimi caydırmak yerine...

Yüksek vergi oranlarıyla da tüketim caydırılabilir...

En azından:

Gelecekte, tüketim vergilerinin düşürüleceği mesajıyla:

Tüketim ertelenebilir...

Tüketebilen tüketir...

Ve böylece:

Bütçe de güçlendirilmiş olur...

Amman ha!...

“Haklıyım” demiyorum...

“Bunları tartışalım” diyorum...

ANLAYIŞLA KARŞILANMALI...

23 Nisan 1920 Cuma gününe rastlatılmıştı ve...

Bunu tercih eden ise bizzat Gazi Mustafa Kemal (1935’ten sonra Atatürk) idi...

O cuma günü TBMM:

Dualar, hatimler ve salavatlarla açılmıştı...

Canlarım...

“Zamanın Ruhu” diye bir şey var...

Hep vardı...

Hep var olacak çünkü ruh (Ya da zihin):

Tüm canlılar içinde sadece insanda var...

İmamoğlu’nun görevine ikinci kez başlarken inançlarının gereğini yerine getirmesini eleştirebilirsiniz tabii ki ama:

Sınırınız...

İnançlara hakaret noktasına varmamalı...

Bir politikacının zamanın ruhuna uyması:

Anlayışla karşılanmalı...

DÜNÜN X’İ

Prof.Dr.T.C.Kadıoğlu

@TeomanKadioglu

CHP son bir yılda merkeze doğru hareketlendi, gençlere ve kadınlara ağırlık verdi, din ile sorunu olmadığını vurguladı ve böylelikle lideri dengesiz ve basiretsiz İYİ partiyi yuttuğu gibi AKP dahil diğer tüm merkeze yakın partilerden de oy almayı başardı.
Memduh Bayraktaroğlu

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum