Neler yapmadık şu futbol için!

Bu vahşi eylem, "zamanın ruhunun" bir sonucu. Muktedirin, güçsüz gördüğüne her şeyi reva görmesinin, spor sahalarındaki uzantısı sadece

Neler yapmadık şu futbol için!
13 Aralık 2023 - 10:29 - Güncelleme: 14 Aralık 2023 - 09:04

Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun ismini taşıyan 6222 sayılı kanun, 14 Nisan 2011 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe gerdi.

O günden beri de özellikle futbolda şiddetin önlenmesi mümkün olamadı.

 

Bunun nedeni kanunun yetersizliği değil, uygulamakla görevli kurumların siyasi etkiye açık olmalarından kaynaklanan gönülsüzlükleridir.

Aslına bakarsanız, spor sahalarında şiddetin önüne geçebilmek için böyle özel bir kanun da gerekmezdi, normal ceza kanunumuzla bile bu sorundan kaynaklanan suçları cezalandırmak mümkündü.

Ama bizde adettir; "yok kanun, yap kanun". Dostlar da böylece alışverişte görür. Kanunlar, hâkim siyasetin günlük ihtiyaçları için çıkarılır ve unutulur.

Ankaragücü Başkanı'nın ve yanındaki diğer magandaların hakemi yumruklaması, yere düşen bir insana tekmeleriyle vurmaya devam etmeleri de kanunların yetersizliğinden kaynaklanmıyor.

Ankaragücü - Rizespor maçında hakem Halil Umut Meler, ev sahibi ekibin başkanı Faruk Koca ve yanındakiler tarafından yumruklu saldırısına uğradı.

Bu vahşi eylem, "zamanın ruhunun" bir sonucu. Muktedirin, güçsüz gördüğüne her şeyi reva görmesinin, spor sahalarındaki uzantısı sadece.

Polisin yere düşmüş göstericiyi dövmeye devam etmesi de mesela Osman Kavala'nın delilsiz mesnetsiz ömür boyu hapse mahkûm edilmesi de aynı zamanın ruhunun sonucu.

Ankaragücü Başkanı'nın en başından beri mensubu olduğu siyasi hareketin sahip olduğu toplumsal kültür bu çünkü.

 

Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi de Gaziantep Başkanı iken neler yaptığını, söylediğini unutmuşa benziyor ve bu olayı beceriksiz federasyonunu ve hakemlerini aklama fırsatı olarak kullanmak istiyor.

RTÜK de onun peşine takılmış, ilk akıllarına gelen şey düşüncesini açıklayanı tehdit etmek: Maç yorumcuları takip edilecekmiş!

Bu tür olayları yaratanlar maçlardaki hakem hatalarını dile getirenler değil, hakem hatalarının, bahis mafyasından ya da kötü niyetten kaynaklanmadığına futbol kamuoyunu ikna etmekte yetersiz kalanlardır.

Yetersiz (belki de kasıtlı) oldukları her maçta tekrar tekrar ortaya çıkan bazı hakemlerle futbolu yöneteceğini zannedenlerdir.

Kanunu uygulamakta gönülsüz davranan, kanunun gereklerini yerine getirmeyen savcılar, valiler, emniyet müdürleridir.

Tuttuğu takımın deplasmandaki maçına giden herkes bilir ki futbolda şiddete göz yumanlar bu yetkili yerel yöneticilerden başkası değildir.

Alt liglerde bundan beter neler yaşanıyor ama kimse ceza almıyor. Bunun tek nedeni alt liglerin göz önünde olmaması.

Halil Umut Meler'e geçmiş olsun diyorum.

Yediği yumruğu şimdi hamamın namusunu temizlemek için bir gerekçe olarak kullanacaklar ama meselenin özüne yine inmeyecekler.

Orhan Veli'nin şiirindeki gibi:

"Neler yapmadık şu vatan için!
Kimimiz öldük;
Kimimiz nutuk söyledik."

* * *

Yaşasın Türk adaleti!

Tatvanlı gazeteci Sinan Aygül, Tatvan Belediye Başkanı ile ilgili haberleri nedeniyle saldırıya uğramıştı.

Saldırı ile ilgili görüntüleri hatırlıyor musunuz, bilmiyorum. Bu görüntüler internette var, ama ben izlemeye üşenenler için anlatayım.

Gazeteci Aygül sokakta yürürken, bir maganda kendisine saldırıyor, yumruk atıyor, yere yuvarlıyor. Yerde de vurmaya devam ediyor. Gazeteci kendisini korumak için çabalasa da saldırgana engel olamıyor. O sırada çevreden geçenler saldırganı tutmaya çalışıyor ama polis olduğu sonradan ortaya çıkan sivil giyimli bir başka maganda da onlara saldırıyor. Birini tutup yere fırlatıyor, diğerini belindeki silahını çekmekle tehdit ederek uzaklaştırıyor. Belinde silahı olan maganda görünümlü şahıs, çevrede toplananları da uyarıyor ki gazetecinin dövülmesine engel olmaya çalışmasınlar.

Bu görüntüyü ben NTV'de izledim.

Gazeteciye saldırı ile ilgili dava ne aşamadadır bunu bilmiyorum ama Tatvan Cumhuriyet Başsavcılığı, dayak yiyen gazeteci Sinan Aygül hakkında, kendisini dövenlere hakaret ettiği gerekçesiyle dava açtı.

Tatvan Cumhuriyet Savcısı, olayı soruşturmuş ve uzlaştırma çabası da boşuna gidince çaresiz kalıp dava açmış.

Savcı Bey, gazeteci Aygül'ün bir yandan dayak yerken diğer yandan saldırganlara nasıl hakaret edebildiğini anlamış, bunu bilmiyoruz.

Belki duruşmalar sırasında açıklar hepimiz öğreniriz.

Kusura bakmasın ama savcının tutumu, bana "taşların bağlı, itlerin serbest olduğu köy" atasözünü hatırlattı.

Biz çocukken Türk filmlerinde tonton hakimler ve savcılar, mağdurken suçlu durumuna düşürülmüş kişiler hakkında beraat kararı verince seyirciler "Yaşasın Türk adaleti" diye sevinç gösterisi yaparlardı.

O günden bugüne hayli zaman geçti, neresinden baksanız yarım yüzyıldan uzun bir zaman.

Günümüzde artık mağdurken suçlu durumuna düşürülmek sıradan bir vaka.

"Yaşasın Türk adaleti" diye zevkle bağıranlar ise güçlü oldukları için suçları ört bas edilebilenler.

 

Diyanet işini biliyor!

Üsküdar'da çoğunluğu Diyanet Vakfı Eğitim Yatırımları A.Ş.'ye ait konut sitesi "rezerv alan" ilan edilerek yıkılmak isteniyor.

Oysa Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, kent içindeki konut alanlarının da rezerv alan ilan edilmesine olanak sağlayan kanun çıktıktan sonra kimsenin malına bu nedenle el konulmayacağını söylemiş ve şöyle konuşmuştu:

"Rezerv alan olarak ilan ettiğimiz yerler boş ve kamu arazileri. Kamu alanı varsa, burayı biz rezerv alan ilan edelim istiyoruz."

Bakan'ın bu sözleri söylemesi ile Diyanet İşleri'nin çoğunluk hissesine sahip olduğu sitenin rezerv alan ilan edilip, yıkılmak istenmesi arasında geçen süre iki hafta bile değil.

Diyanet Vakfı neden bir konut sitesinin sahibi olmak ister, bu sahipliğin Diyanet'in "eğitim yatırımları" ile ilgisi nedir gibi soruları sormayacağım.

Çünkü ne kadar kıvırırlarsa kıvırsınlar bu sorulara verebilecek yanıt bulamazlar.

Kanun çıkar çıkmaz ilk "rezerv alan" ilanının bu site olması da tesadüf müdür acaba?

Tesadüflere inanan birisi değilim, belli ki TBMM'de rezerv alan meselesi kotarılırken, birileri de Diyanet'te oturmuş bundan nasıl yararlanırız sorusunun yanıtını arıyormuş.

Ne diyeceğimi bilemedim. Allah kabul etsin o halde!

Mehmet Y. Yılmaz

@MHMTYKPYLMZ[email protected]

YORUMLAR

  • 0 Yorum