Ölmeyi göze almış ama "şahsı adına" değil

Acaba görevinin, çocuklarımızı ölüme yollamak değil, onlara iyi bir yaşam standardı sunmak olduğu hiç aklına geliyor mu?

Ölmeyi göze almış ama "şahsı adına" değil
18 Şubat 2020 - 11:02

 



AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin "yeni üye kazanımı" için düzenlediği ödül töreninde konuştu.

"Zaten nerede konuşmuyor ki" diyeceksiniz ama şu söylediğini size aktarabilmek için böyle bir giriş yapmam gerekiyordu: "Suriye rejimi, Soçi'deki sınırlarına çekilene kadar İdlib'deki sorun çözülmeyecektir. Rejimin saldırıya geçtiği her yerde insanlar diğer bölgelere değil Türkiye'ye yöneliyor, çünkü güven bölgesi burası. Bu insanlar rejimin hakim oldukları yerlerde onurlarının, canlarının, mallarının güvende olmayacağını biliyorlar. Bir süre sonra rejim tümüyle bir celsede inşallah cesede dönüşecektir. Suriye'yi kendi siyasi ve askeri hesaplarının bilek güreşi alanına çevirmek isteyenlerin umurunda olmayabilir ama her can bizim yüreğimizi yakıyor. Bu insanlar bizim kardeşimiz, kardeşlerimizi zalimlerin insafına ve zulmüne terk etmeyeceğiz. Gerekirse ölmeyi göze aldık. Varsa aynı fedakarlığı göze alan hodri meydan diyoruz."

Bu uzun alıntıyı da aslında son iki cümle için yaptım.

AKP Genel Başkanı, Suriyeli sivilleri, Esad rejiminden kurtarmak için "gerekirse ölmeyi göze aldığını" söylüyor.

Cümle gördüğünüz gibi birinci çoğul şahıs.

Burada daha çok bir feodal bey ya da kral gibi, "birinci çoğul şahıs" cümlesi kurmuş.

Ama bizler de biliyoruz ki elinde silahla, ölmeyi göze alarak sınırın öteki tarafına gidecek olan bizzat "şahsı" değil.

Başkalarının çocukları adına konuşuyor ve onların adına (yerine değil) ölmeyi de göze alıyor!

Ve karşıda da kendisi gibi bir rakip arıyor ki savaş çıksın, gencecik insanlar, onun bu iddialı bilek güreşi uğruna, gerekiyorsa ölsün.

Ölümler gerçekleştiğinde de bu kez ölümü "şehadet şerbetinden içtiler" diye yüceltebilsin!

Acaba görevinin, çocuklarımızı ölüme yollamak değil, onlara iyi bir yaşam standardı sunmak olduğu hiç aklına geliyor mu?



Mehmet Y. Yılmaz


[email protected]

YORUMLAR

  • 0 Yorum