Sarayın Güney Koridoru’nun sonundaki odadaki önemli toplantı üç saattir devam ediyordu. Başkan, “Anladınız, değil mi?” diye sordu.

İçişleri Bakanı Dışişleri Bakanı'na, Dışişleri Bakanı Ekonomi Bakanı'na, o da İçişleri Bakanı'na baktı.

Hiçbiri, hiçbir şey anlamamıştı ama tümü, “Evet, evet, anladık!” şeklinde yorumlanabilecek sesler çıkarıp Başkan’a bakmayı sürdürdüler.

Başkan, “Sen ne dersin Pablo?” dedi Dışişleri Bakanı’na,

-Aramayın efendim; Prigojin’in eşini ararsanız uçağı bizim düşürdüğümüzü söylemeye başlarlar.

-Neden?

-Prigojin, 23 Mayısta öldürttüğü bir Amerikalı ile bir Türk'ün tabutu yanında fotoğraf çektirmişti. Orada bir de Meksikalı gönüllünün de tabutu varmış ama Meksika bayrağı bulamadıklarından o tabutu resimlememişler.

Ekonomi Bakanı atıldı:

-Giderseniz Putin bozulabilir.

İçişleri Bakanı’nın aklına bir şey daha geldi:

-En iyisi Prigoljin’in eşine bir telgraf çekip, ”Bu işin doğasında böyle şeyler vardır” deyin.

Ekonomiye Bakanı parmak kaldırdı.

-Bir şey söyleyebilir miyim?

“Evet, söyle,” dedi Başkan.

-En iyisi cenazesine katılın. Putin de nasıl olsa katılacağından size bozulmaz. Belki arada fırsat çıkar Putin’le başka şeyler, mesela Rusya’ya ihraç ettiğimiz kavunların sık sık böcek ilacı fazla diye iade edilmesi gibi konuları da konuşursunuz.

Başkan bir saniye düşündü. Sonra, "Bu günlerde Rusya’ya gitmek, özellikle hava yollarıyla gitmek pek tekin değil. Ben gitmeyeyim; en iyisi İçişleri Bakanımız gitsin" dedi.

İçişleri Bakanı,çekinerek, ürkerek, hatta biraz da kekeliyerek sordu:

-Efendim, bu iş Dışişleri’ne düşmez mi?

-Kraliçe İkinci Elizabeth’in cenazesine onu yollamıştık da ne oldu?

Dışişleri Bakanı’nın cenazeye katılmadan hemen önce karısıyla çekip Instagram'da yaymış olduğu selfiedeki sırıtık pozu, Mütevvefa Kraliçe’ye saygısızlık örneği olarak kabul edilmiş ve özellikle muhalefetçe çok eleştirilmişti. Dışişleri Bakanı'nın yüzü kızardı, önüne baktı, “Peki efendim” dedi.  "İçişleri gitsin.”

İçişleri Bakanı, ”Sayın Başkanım, öyleyse benim cenazede ne söyleyeceğimi lütfen dikte eder misiniz ?”

Başkan, “Yaz,” dedi: “'Komutanı böyle bir ecel-i kaza ile kaybetmenin üzüntüsünü yaşamaktayız. Hataları ve sevaplarını tartışmak bizim gibi konuyu uzaktan izleyenlere düşmez. Gerçekler, ancak Ahirette yargılandığında anlaşılacaktır. Biz Sayın Putin’e ve Prigojin ailesinin fertlerine başsağlığı diliyoruz' diyeceksin! Şimdi bunu Dışişleri Bakanı’na ver de Rusçaya çevirttirip sana yollasın."

***

Başkan, “Toplantımız sona erdi. Şimdi herkes işine dönsün, not ettirdiklerimin gerektirdikleri hemen yapılsın!” der demez bakanlar yerlerinden fırlayıp selam durduktan sonra koşar adım koridora geçtiler. Ekonomi Bakanı İçişleri Bakanı’na, “Rusya’dan dönerken bana iki iyi boyanmış tahtadan matruşka bebeği getirir misin?” diye sordu.

Dışişleri Bakanı küçümsedi.

-Ne isteyelim o zaman?

-Ben olsam Faberje yumurtalarının reprikalarından ısmarlardım.

-Öyle ise ben işte ondan isterim..

***

Bakanlar ultra-lüks makam arabalarıyla Saray'dan uzaklaşırlarken İçişleri Bakanı’nın telefonu çaldı: Ekonomi Bakanı arıyordu.

-Hayrola?

-Ben yumurtadan vazgeçtim!

-Vaz mı geçtin?

-Şöyle düşündüm: Bir iki yumurta ne işime yarar ? En iyisi sen bana bir kaç tane Faberje tavuğu getir. Bahçemde üretir, dostlarıma da veririm.
 

Selçuk Erez

[email protected]