"İlim Yayma Cemiyeti başvuruyor, Kaymakam Rock Festivalini iptal ediyor."

1951'den beri var olan bu 'Cemiyet' şu sıralarda hayli etkin, her taşın altından o çıkmaya başlıyor.

"Gülen Cemaati'nin" yerini almış gibi.

KPSS skandalında, Tolga Şardan dünkü yazısında İlim Yayma Cemiyeti'ni işaret ediyor. 

"Zeytinli Rock Festivali'nin" iptali için Burhaniye Kaymakamlığı'na başvuran İlim Yayma Cemiyeti şu gerekçeleri gösteriyor:

"Alkolün, uyuşturucunun her türlüsünü kullanan, taciz, tecavüz, fuhşun aleni şekilde yapılıp, çıkan kavgalarda evlerin, dükkanların yağmalandığı, gençlerin fesada süreklendiği Zeytinli Rock Festivali'ni şiddetle kınıyor, iptalini istiyoruz."

Festivali düzenleyenlerin ve festivalde yer alacak sanatçıların yerinde olsam, İlim Yayma Cemiyeti'ni  ispata davet ederim, öne sürdüğü suçlamalardan dolayı.

Ayrıca...

Burhaniye Kaymakamlığı'nın elinde hangi kanıtlar var ki, bu iddialar karşısında, festivali iptal ediyor?..

Kaymakamlığı da, elindeki kanıtları açıklamaya davet ederim.

İptal edilen konserler

Yeni moda, festivalleri iptal etmek!..

Özünde "yaşam tarzına müdahale."

Zeytinli Rock Festivali ilk değil.

Isparta, Eskişehir, Kocaeli Derince, Muş, Bursa'da çok sayıda sanatçının katılacağı festivaller iptal ediliyor. Son olarak dün Gökçeada'daki panayır yasaklanıyor.

"Niyazi Koyuncu, Metin - Kemal Kahraman kardeşler, Aynur Doğan, Melek Mossa, Mem Ararat, Levent Yüksel, Hayko Cepkin, Teoman, Haluk Levent, Sagopa Kajmer, Yeni Türkü, Duman, Mor Ötesi, Athena, Sertap Erener, Manga, Cem Adrian, Selda Bağcan, Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi, Ceza, Gökhan Türkmen, toplamda yetmiş sanatçı ve topluluğun katılacağı konserler iptal ediliyor."

İptal gerekçeleri çoğunlukla 'kamu düzenini korumak'.
 

Yalçın Doğan

[email protected]

Sanat, müzik, konserler ne zamandan beri "kamu düzenini' bozuyor?..

O konserler için binlerce bilet satılıyor. Örneğin, Zeytinli Rock Festivali için iki yüz bin bilet satılıyor. 

Bunun sonucunda sanatçılar ciddi bir gelirden mahrum kalıyor. O geliri şimdi İlim Yayma Cemiyeti mi karşılayacak yoksa Kaymakamlık mı?..

Bunun ötesinde...

"Konser iptali yaşam tarzına müdahalenin ilkel hallerinden biri değil mi?.."

Bağlar koptu

İptallere karşı en tepkili kesim "Z Kuşağı", yani gençler.

Her dönemde siyasi iktidarlar gençlerden hep çekiniyor. Hele bu dönemde, iyice...

Konserler iptal edildikçe, Z Kuşağı baskı altında tutuldukça, yaşam tarzlarına müdahale  edildikçe, işte son olarak "ODTÜ Mezuniyet töreninde" bir kez daha tanıklık ediyoruz, tepkileri daha yoğunlaşıyor.

"O tepki siyasi niteliğe bürünüyor, AKP'ye zaten uzak olan bu kuşak, haklı olarak AKP'den daha da uzaklaşıyor."

Farklı nedenlerle her kesimle bağlarını kopartan, örneğin emeklilerle, işçilerle, çalışanlarla, kiracılarla, ev sahipleriyle, sağlık çalışanlarıyla, avukatlarla, sanatçılarla bağı kalmayan AKP, Z Kuşağı ile de bozuşuyor. 

Ne zararı var?

Konserleri iptal et...

Müziğin, sanatın sen ne kötülüğünü, ne zararını görüyorsun?..

Müzik ve sanat hakkında ne biliyorsun?..

Konserleri iptal ederek, toplumun ve de özellikle Z Kuşağı'nın özgürlüğünü elinden alıyorsun.

O da kararını kesinleştiriyor:

"Z Kuşağı'ndan sana artık oy yok!.."

O kuşağın en duyarlı olduğu 'özgürlüklerine ve yaşam tarzına sınır getirmek' iktidar için yolun sonu.   

Sen yola İlim Yayma Cemiyeti ile devam et!..

* * *

Nebati yoksa yolcu mu?.. 

Bunların hiç bir kitapta yer almayan "ekonomik modeli" malum, ihracat artacak, cari fazla elde edilecek, yatırım artacak, büyüme olacak, döviz rezervleri artacak, enflasyon düşecek.

Model daha ilk adımda çuvallıyor:

"Cari fazla bir yana, cari açık son on bir yılın rekorunu kırıyor, aylık açık 3.5 milyon dolara yaklaşıyor."

Bu durumu eleştiren CHP Sözcüsü Faik Öztrak'a yanıtı Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati attığı tweetlerle veriyor:

"Cari dengedeki bozulmanın ana sebebi küresel çalkantılar sonucunda enerji ürünlerinde son iki yıldan bu yana gerçekleşen astronomik fiyatlardır."

Çaresizlikten Nebati de Tayyip Erdoğan'ın klasik gerekçesine sığınıyor, doğrudan "dış güçler" demese bile, sorunu dünyada artan enerji fiyatlarına bağlıyor.

Nebati'ye sormak gerek:

"-Madem dünyada enerji fiyatları artıyor, bunu dikkate almadan, getirdiğiniz saçma sapan ekonomik modeli neden cari dengeye bağladınız?..

-Madem küresel çalkantı var, cari fazla vereceğini neye göre hesapladınız?.."

Başından itibaren yanlış olan, hiç bir yerde uygulanması görülmeyen bu "model" işte böyle çuvallıyor.

Nebati ise, bin dereden su getirirken, kendini kurtarmak açısından durup dururken, aynı yönteme bir kez daha başvuruyor:

"İşte tam da bu yüzden Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Abdülhamit Han sondaj gemimizi devreye alarak.."

Ya da geçenlerde, yine durup dururken, tahıl koridorunun açılmasına ilişkin Nebati:

"Bu Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan etkisidir!.."

AKP sözcüleri ve Bakanlar otomatiğe bağlanmış alışkanlıkla, hep aynı adresi gösteriyor.

Ancak, Nebati'de durum biraz daha farklı.

İkide bir ve ilgisi yokken, 'Sayın Cumhurbaşkanımız' diye sayıklaması, kulislerde aynı soruya yol açıyor:

"Yoksa,  Nebati yolcu mu?.. Kendisini kurtarmaya mı çabalıyor?.."

Kalsa da, gitse de, nasıl olsa bir şey değişmiyor.