Şimdilerde en büyük aşk, para ve çıkar

Bu tutku dolu bir aşk hikâyesi. Bir kadının Yunanistan’da başlayıp İstanbul’a uzanan yolculuğu... Melike Karakurt’un, anneannesi Mari Apostoliva’nın yaşadıklarından yola çıkarak yazdığı ‘Aşk Kapanı’ size gerçek aşkı yeniden sorgulatacak.

Şimdilerde en büyük aşk, para ve çıkar
10 Eylül 2016 - 10:42 - Güncelleme: 10 Eylül 2016 - 10:54
Anneanneniz Mari Apostoliva’nın Yunanistan’da başlayıp İstanbul’da sonlanan hikâyesini yıllar sonra yazmaya neden karar verdiniz?

- Anneannem öldüğünde ortaokuldaydım. O acılarını içinde yaşamış, yalnızlığına karşın hayatının her döneminde hoşgörülü olmuş, epey esprili bir kadındı. Ama gözlerinde okuduğum ve o yaşlarda hiç de anlayamadığım; hayata bir kırgınlığı vardı sanki. Anneannemin ailesinin köklerinin Yunanistan’ın büyük bir adasından geldiğini biliyordum. Ne var ki Mari Apostoliva’nın orada mı yoksa Türkiye’de mi doğduğu konusunda net bir bilgim olmadı. Bu roman kafamda şekillenmeye başladığında ne yazık ki sevgili ‘sabiş’ (annem) alzheimer hastalığına tutulmuştu. Ona her başvurduğumda değişik yanıtlar aldığım için özellikle o bilgilere itibar etmedim ve kendikurgularım devreye girdi. İnsan hikâyeleri zengindir. Ve biliyorum ki bu yaşanmışlıkların pek çoğu; ibret, nefret, sevgi, aşk ya da güzelliklerle donanmış, yaşanmış bitmiş, belki de bir yerlerde yaşanıyordur. Acıların başaktrisinin anneannem olması, onun bu dünya sahnesinde oyununu insanca oynaması, olanlara sevgiyle direnmesi belki de benim en büyük ilham kaynağım oldu.

Bu kitapta anlattığınız hikâyelerin ne kadarı gerçek?

- Bu hikâye ana hatlarıyla doğru ve gerçek. Dedemle tanışması, birbirlerini sevmeleri, çileleri, hayata direnmesi. Ne var ki o suskunluğun altında yatan paramparçalık insana ders niteliğinde. İşte onun gözlerinde okuduğum hüzne yaslanmış dik duruş, benim de yüreğime ta çocukluk yıllarımdan kazınmış. İster istemez ben de o yaşanmışlıkları duyumsadığım ölçüde oyunlaştırıp perdeleri açmak istedim.

Geçmişi bu kadar detaylı anlatabilmek için nasıl bir yol izlediniz?

- Benim için en kolayı buydu. O jenerasyondan insanlar yok artık. Onların çocukları da yok. Ama bu hikâyeyi az-çok bilenlerin çocukları var. Ancak ben bu koşullarda birebir tanık olduklarımdan yola çıkarak yürüdüm. En doğru hikâye benim bildiklerim, doğrularımdı.

Sizce bu aşk, günümüz Türkiye’sinde yaşansa...

- Farklı mezhep aşkları, evlilikler eski yıllara göre elbette yol aldı. Ama katı inanç ve mezhep-din bağlamında yasak getiren anlayışlar halen geçerli. Bunu insanca bulmuyorum. Bunun adı başkalarının yaşam hakkını kurallarla ve dini gerekçelerle gasp etmek. Özgür düşünenler bu anlayışın elbette tutsağı olmamak için direniyor. Bence buradaki en önemli nokta, egemen anlayışın insanları ayrıştırması. Bu ayrıştırmanın çatışmalarını bugün de yaşıyoruz. Tarih bu oyunların bedelini can ve kanla ödedi.

Kitaptaki gibi büyük aşklar hâlâ var mı? Yoksa tarihte ya da sadece romanlarda mı kaldı?

- Böylesi aşkların bir elin parmakları kadar az olduğunu düşünüyorum. Romantik dönemin aşkları gerilerde kalmış olmalı. Şimdilerde ise en büyük aşk; para ve çıkar. Bu değersiz ‘değerler’de aşk olmuyor elbette.

Şimdilerde en büyük aşk, para ve çıkar

Anneannenizin yaşadığı aşkın, hayat ve aşk adına size öğrettikleri ne oldu?

- Sevginin ne anlama geldiğini özümsemiş insanlar sahiplendikleri o sevgiyi gözü gibi koruyorlar. Onlar sevginin dinozorları ve gerçek sevginin kahramanları. Gerçek sevgi öyle bir şey olmalı ki onu duyumsayanlar ilahi bir sevginin rotasında gittiklerini biliyor. Aklımın erdiği kadar böyle bir sevgiyi henüz yaşamadım ama bu yüce duygunun şekli ne olursa olsun anlamaya, sevgi dolu olmaya gayret ediyorum.

YORUMLAR

  • 0 Yorum