TÜİK, intihar verilerini neden saklıyor?..

Gazetelerde, televizyonlarda, kavga, sokak çatışması, yaralama, cinayet, intihar haberleri eksik olmuyor. Sosyal medyada ha keza…

TÜİK, intihar verilerini neden saklıyor?..
14 Eylül 2022 - 20:32 - Güncelleme: 15 Eylül 2022 - 09:59

Güvenlik kameralarından, cep telefonlarından, medyaya servis edilen görüntülerden  şiddet fışkırıyor. Zaten çok fazla uzaklara gitmenize de gerek yok. Çıkın trafiğe ahalinin ruh halini çok kolay anlayabiliyorsunuz. Toplum burnundan soluyor!..

Sadece ekonomik mi?..  Her taraftan bunalım içindeyiz… Büyük çoğunluğu Müslüman olan bir toplumda İslam inancının reddettiği, yasakladığı, haram kıldığı ne varsa kılcal damarlarımıza kadar işledi.

Ahlaki kokuşmuşluğun yanı sıra çok büyük bir sosyal problemle karşı karşıyayız. Sözü, intihar vakalarına getireceğim;

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, ülkemizde artış gösteren intihar vakalarının nedenlerinin belirlenmesi için Meclis araştırması açılmasını istedi.

Kendi cenahında cümle alem, altılı masanın cumhurbaşkanı adayı kim olacak diye kafa patlatırken Ömer Fethi Gürer, neden bu işin peşine düştü acaba?..

Gürer, TÜİK’in intihar vakalarına dair 2020 ve 2021 yılı verilerini halen yayınlamadığına dikkat çekiyor. Yerel ve ulusal basına yansıyan haberlerin intihar vakalarının ciddi artış eğiliminde olduğunu gösterdiğine işaret eden Gürer, “Bu konuda T.C. İçişleri Bakanlığı’na verilen soru önergeleri, TÜİK verilerine bakılması gerektiği şeklinde cevaplanmıştır. Bu durum, olayın boyutlarının ortaya çıkması, bilinmesi ve gerekli önlemlerin alınmasını engellemektedir” diyor.

TÜİK’in verilerine göre 2002 yılında ülke genelinde intihar sayısı 2 bin 301 iken 2019 yılında bu rakamın yüzde 48 artarak 3 bin 406 olarak gerçekleştiğini aktaran Gürer, “Son iki yıllık veriler ise açıklanmamıştır. Sorunun çözümü noktasında önemli olan verilerin varlığıdır. Yaşanan sorun, görmezden gelinerek ve kamuoyundan bilgi saklanarak ortadan kaldırılamaz. Olması gereken, sorunun nedenleri saptayıp çözümcü yaklaşımlara yönelmektir. Konunun siyasi yönü yönetimsel ve ekonomik sorunlarla doğrudan bağlı olsa da insanın kendi canına kast edecek çizgiye geldiği psikolojik durum ve iklim de önemlidir. Bunun ortadan kaldırılması ya da en aza indirilmesi bilim ve eğitimsel çaba ve çalışmalarla doğrudan ilişkilidir. Sorunun çözümü için araştırmaların nitelikli ve bilimsel olarak yararlı olması yanı sıra toplanan verilerin çok kapsamlı olması son derece önemli olup çözüm yollarının daha hızlı üretilmesi için verilerin hızla elde edilebilmesi gereklidir” değerlendirmesinde bulunuyor.

★★★

CHP Niğde milletvekili Ömer Fethi Gürer’in Meclis araştırması açılması için verdiği önergeye de bir göz atalım;

-Özellikle aile içi geçimsizlik ve ekonomik krizin etkisi ile intihar vakalarındaki artıştan söz edilmektedir. Her intihar son bulan bir yaşam kadar aileler için izi silinmeyecek bir dramdır. Ayrıca önemli ve ciddi bir toplumsal sorundur. Psikolojik tahribatı düşünüldüğünde oldukça geniş bir etki alanına sahiptir. Bu sebeple çözüme muhtaç sorunlar içinde öncelikli olarak ele alınması gereken bir konudur.

Ülkemizde 2020 ve 2021 yılı ölüm ve intihar sayılarına ilişkin veriler, TÜİK tarafından “çalışmaların devam ettiği” gerekçesiyle her seferinde ertelenmektedir. İntihar vaka sayılarının açıklanması ve açıklanan istatistiklerde yaş, cinsiyet, çalışma durumu, medeni hali ve ikamet ettiği il vb. birçok verinin bulunması yapılan araştırmalar sonucunda olumsuzlukların önüne geçilmesi adına son derece önem arz etmektedir. İntihar vakalarında artışın çok yönlü araştırılması bu bağlamda önemli bir konudur.

★★★

Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nden;

– İslâm’da dinin temel amaçlarının başında gelen nefsin korunması ilkesinin bir sonucu olarak kişinin haksız yere başkasını öldürmesi gibi (el-İsrâ 17/33) kendi canına kıyması da kesin biçimde yasaklanmıştır. Kur’an’da geçen ve öldürmeyi yasaklayan âyetler her iki durum için de söz konusudur. Hatta intiharın başkasını öldürmekten daha büyük bir suç olduğunu ileri sürenler de vardır.

– Hadislerde intihardan şiddetle kaçınmayı gerektiren ifadeler yer alır. Bu hadislerin anlatmak istediği şey, insanın kendi canına kıymasının affedilemeyecek ölçüde büyük bir suç ve günah olduğu gerçeğidir.

★★★

Bazı kaynaklarda, düşmanın işkence ve tecavüzüne maruz kalacağını bilinmesi halinde intiharın affedilebileceği yer alırken bu konu da çok tartışmalıdır. Ve caiz olmadığını ileri sürenler çoğunluktadır.

Dinbazların hakim güç olduğu bir iklimde saray iktidarı ortaklarının bu önergeyi de aynen hırsızlık ve yolsuzlukların araştırılmasında olduğu gibi reddedeceğinden adım gibi eminim!..

Yazıya-İslami kaynaklara dayanarak- şöyle nokta koyalım;

-Hadiste, insanların doğrudan olmasa da dolaylı olarak bir suçun işlenmesine sebebiyet verdiği takdirde, o da o suçu işleyenin suçuna ortak olduğu gerçeğine vurgu yapılmıştır. Çünkü, “es-sebebu kel-fail – sebep olan yapan gibidir” kaidesi gereğince, hayra sebep olan ona ortak olur, şerre sebep olan da ona ortak olur.

Demek ki, hadiste söz konusu olan husus, kişinin başkasının günahını yüklenmesi değil, sebebiyet verdiği için dolaylı olarak işlediği bir suçun cezasını çekmesidir. Nitekim bir hadis-i şerifte -meal olarak- şu ifadelere yer verilmiştir:

“Bir kimse İslâm’da güzel bir çığır açar da kendisinden sonra onunla amel edilirse, o kimseye bu çığırla amel edenlerin ecri kadar sevap yazılır. Amel edenlerin ecirlerinden de bir şey eksilmez. Ve her kim İslâm’da kötü bir çığır açar da kendinden sonra onunla amel olunursa, o kimsenin aleyhine -bu çığırla amel edenlerin günahı kadar- günah yazılır. Amel edenlerin günahlarından da bir şey eksilmez.” (Müslim, İlim, 15).

★★★

Ulu Tanrı, tüm şehitlerimizle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah arkadaşlarına rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar. Mekanları cennet olsun.

Ahmet Takan
[email protected].

YORUMLAR

  • 0 Yorum