Ülkeyi bulunduğu noktaya kim getirdi?

“New York Çeteleri” filmini izleyenler filmin bir sahnesinde kasap rolünü oynayan Daniel Day Lewis’in: “Amerika sokaklarda doğdu” diyerek övündüğünü hatırlayacaklardır...

Ülkeyi bulunduğu noktaya kim getirdi?
01 Ekim 2023 - 09:13

Ve...

O gün bugündür Amerikalılar için demokrasi demek:

“Sokak” demektir...

Genç Türkiye ise:

Atalarımız tarafından kurulmuş ve fakat sonunda:

Çöken, çürüyen bir imparatorluğun temelleri üzerine...

Ve...

Bir Kurtuluş Savaşı’ndan sonra kuruldu...

Atalarımız:

Fransızlar, İtalyanlar ve İngilizler tarafından işgal edilen şehirlerimizin sokaklarında...

İşgal kuvvetlerinin askerleriyle ufak tefek bireysel çatışmalardan daha çok...

Ege ve Marmara bölgelerini işgal etmiş Yunan ordusuyla...

Kentlerden uzak, kırsalda ve savaş meydanlarında savaştığı için...

Sokakları, savaş meydanlarından daha tehlikeli gören bir genetik yapıya sahibiz...

Sokaklarda kazanamadığımız zaferi, savaş meydanlarında kazandığımız için korkarız sokaklardan...

Oysa canlarım...

Günümüz savaşları kent içlerinde ve öncelikle hava harekâtıyla oluyor...

Günümüz dünyasında hiçbir hükümet sokakta devrilmez...

Hele bizim hükümetimiz...

Bu ordu ve emniyetle...

Hiçbir sokak hareketine: 

Ülkeyi teslim etmez...

Abdullah Gül: 

İyi eğitim almış...

Derin ve analitik tarih bilgisiyle yenidünya düzenindeki gelişmeleri de yakından takip ettiği için cumhurbaşkanı sıfatıyla:

Gezi protestolarına son derece yumuşak bakmış...

Bunların:

Demokratik halk hareketleri olduğunu açıklamıştı...

İtiraz:

Tarih bilgisi kıt, analitik değil pragmatik düşünen Erdoğan’dan gelmişti...

Ve canlarım...

Gördüğünüz gibi...

Demokrasi tarihimizin: 

“En yüz akı, en nahif, en insancıl” itirazlarının yapıldığı masum eylemler...

Erdoğan’ın tarih bilgisinin kıtlığı...

Ve...

Çağdaş demokrasiyi doğru analiz edemeyişi nedeniyle:

İşte bu noktaya taşındı...

Günün sözü

“Demokrasilerde bir başkanın cehaleti bütün halkın güvenliği için tehlikedir...”.

 John F. Kennedy

George Soros terörist mi?

Erdoğan da artık kabul etmelidir ki:

Gezi protestolarında hükümeti yıkabilecek hiçbir girişim olmadığı gibi...

Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri, cumhuriyetin hiçbir döneminde:

Şarkılarla, türkülerle, namazla, niyazla yıkılabilecek kadar çürük olmadı...

Ama...

İşte o protestolara katılan milyonlarca yurttaştan sadece biri (Osman Kavala) ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılırken...

Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater Utku ise...

Eylemi başlatıp derinleştirdikleri gerekçesiyle:

18 yıl hapse mahkûm edildiler...

Bu arada, Osman Kavala’nın “George Soros terör örgütü üyesi” olduğunu ise...

George Soros’la görüşüp bir yemek yiyebilmek için lobilerden destek alan...

Ve sonunda...

Soros’la aynı masada bulunmayı başaran cumhurbaşkanının ağzından duyduk...

“Komedi” desem komik değil...

“Mizah” desem mizah değil...

“Peki ne?..” diye soranlara cevabım şöyle:

Biliyorum ama söylemem...

Çünkü ben de yıldım...

Bazı savcı ve yargıçlar:

En masum insana, en hukuk dışı ahlaksızlığı yapabilecek kadar:

Kafayı yemişler...

NOT: 

George Soros halen dünyanın en saygın borsacılarından biridir...

Spekülatör olduğu doğrudur...

Ancak...

Besmele bir Müslüman için namazda neyse...

Spekülatör de piyasa ekonomisi için odur...

CHP’li Ördek Mustafa

Önce:

“Belgesel elemelere kabul edilmemiştir” açıklamasını yapan yarasa kafalar...

Kamuoyu ve gerçek sanatçı baskısı karşısında geri adım attılar ancak...

Ördek Mustafalar:

Kurbanlarını seçmişlerdi...

Yeniden çığlık çığlığa feryat figan bağırdılar...

Bu defa da muhalefetin bir Ördek Mustafası...

Yani...

CHP’li Belediye Başkanı sahne aldı...

Ev sahibi olarak:

60. Altın Portakal Film Festivali’nin, profesyonel yöneticilerin yanlış kararları nedeniyle krize girdiğini açıkladıktan sonra...

Yönetimi görevden aldı...

Ve...

Festivali iptal etti.

Sevgili gençler...

Benim kuşağım, dünyalar güzeli bu ülkede çok iktidar gördü...

Hatta:

Askeri darbe de gördü...

Ama...

Böylesini hiç görmedi...

Darbe dönemlerinde dahi sanatçılar el ele verdi:

Karanlık rejime itiraz etti...

Ve...

O karanlık darbe yönetimleri bile:

Bu kadarını yapmadı...

Davet olumlu gibiydi ama

Yönetmen Kıvanç Sezer, 27 filmin yönetmen ve yapımcısının festivalden çekildiğini açıklayınca...

Ördek Mustafalar (Sansürcüler) geri adım attılar...

Ahmet Boyacıoğlu, filmin elemelere yeniden dahil edildiğini:

Şöyle açıkladı:

“22.09.2023 tarihinde yapılan duyuru ile 60. Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Belgesel Film Yarışması seçkisinden çıkarılan ‘Kanun Hükmü’ adlı belgesel filmde yer alan kişi ile ilgili yargılama sürecinin devam etmediği tarafımızca belgelendiği için filmin yarışma seçkisine geri alınmasına karar verilmiştir.”

Elbette beklenen oldu...

Saray soytarılarına...

Ve...

Eğlence dünyası ünlülerine:

“Sanatçı” denilen bu ülkenin gerçek sanatçılarıyla sanatseverleri:

“Oh be, ne güzel... Belgesel yeniden elemelere katılacak” deyip susmadı...

İtirazlarını sürdürdüler...

Çünkü...

Yanlış olan, belgeselin elemelerden çekilmesiyle ilgili, gerekçe idi...

Yani sebepti yanlış olan...

Ve...

Sonuç ortadan kalksa da:

Sebep orada olduğu gibi duruyordu...

Ve...

O sebep her zaman aynı sonucu doğuracaktı...

Her şeye rağmen belgeselin yeniden elemelere daveti “olumlu” sayılmalıydı...

Ama...

Devamı:

“CHP’li Ördek Mustafa” başlığıyla yayımlanan yazıda...

Utanılacak sansür

  

60. Altın Portakal Film Festivali’nde elemelere katılacak belgesel filmlerden birinin adı:

“Kanun Hükmü” idi...

Ördek Mustafalar hemen harekete geçti...

Ve...

Anayasasında:

“Demokratik Laik Sosyal Hukuk Devleti” yazan bu güzel ülkede:

Çağdışı, yasakçı bir kafayla:

“Sansür” uyguladılar...

Festival yönetmeni Dr. Ahmet Boyacıoğlu, belgeselde:

“Görülmekte olan bir davadan söz edildiği” gerekçesiyle bu sansür kararının alındığını açıkladı...

Bu aptalca ve sanat ahlâkından yoksun karardan sonra:

Jüride bulunan:

Demet Akbağ, 

Ayşegül Aldinç, 

Onur Saylak, 

Özcan Alper, 

Mehmet Günsür, 

Hazar Ergüçlü...

Ve...

Ezel Akay görevden çekildiklerini açıkladılar...

Ve hemen takiben:

Yönetmen Kıvanç Sezer, 27 filmin yönetmen ve yapımcısının festivalden çekildiğini duyurdu...

Ve sonra...

İzninizle onu:

“Davet olumlu gibiydi ama” başlıklı yazıda anlatayım...

AYM bozar mı?..

AYM, Kavala ve diğer hükümlüler hakkında verilen ve vicdana sığmayan bu kararları iptal eder mi?..

Edebilir belki...

Ama...

Edip etmeyeceğini siyasi konjonktür belirler...

Gelişmiş ve zengin finans gücüne sahip ülkeler AYM’nin bu vicdandan yoksun kararı bozmasını:

Samimiyetle talep ederler...

Ve...

Bozulmaması durumunda Rusya’ya uygulanan yaptırımlara benzer yaptırımlar uygulanacağına:

Erdoğan’ı ikna ederlerse...

AYM bir an önce bu kararı görüşür ve bozar...

Bunun üzerine Erdoğan kamuoyuna yapacağı bir açıklamayla:

“En başından beri bu tutuklu yargılamalara karşıydım, ilgili mahkemeler sanırım AYM kararını uygularlar” diyerek adaletin yerine getirilmesini bizzat istediğini bile ima eder...

Burada mesele şu:

Erdoğan, Kavala’nın yeniden ve tutuksuz yargılanmasına rıza gösterirse...

“Ekonomiyi krize sokanın Soros ve emrindeki dış güçler” olduğu tezi çöker...

Erdoğan bunu göze alır mı?..

Paracıklar gelecekse...

Krizden çıkılacaksa...

Erdoğan öyle açıklamalar yapar ki:

Bizler bile Erdoğan için:

“Adam demokrat abi, hukuka saygılı” demek zorunda kalırız...

Günün kıssası

Tren bilet kontrolörü, iki metreden uzun ve dev gibi bir yolcudan biletini göstermesini istedi:

Yolcu ceketinin eteğini hafice kaldırdı:

“İşte” dedi...

Gösterdiği şey bilet değil bir tabanca idi...

Biletçi kalp atışları hızlanmış bir şekilde oradan ayrıldı, baş kontrolörün yanına gitti, durumu anlattı...

Ama...

Tabancadan söz etmedi...

Baş kontrolör:

“Adamı trenden indirdin mi?” diye sordu...

 Cevap:

“Hayır indirmedim çünkü yolcu biletsizdi ama akrabamdı...”.

Baş kontrolör öfkeli bir ses tonuyla:

“Akraba falan yok... Ben onu trenden indireyim de gör” diyerek kaçak yolcunun olduğu yöne doğru hızla yürüdü...

Birkaç dakika kadar sonra geri döndü...

Biletçi sordu:

“Akrabamı trenden indirdin mi?..”.

Baş kontrolör cevap verdi:

“Tabii ki hayır zira adamın bileti kemerindeymiş sen görmemişsin...”.

Metafor yapmamı isterseniz yapayım:

Muhalif seçmen biletçi...

Muhalefet partileri sözcüleri Baş kontrolör...

Cumhurbaşkanı ise:

Kaçak yolcu...
MEMDUH BAYRAKTAROĞLU
Korkusuz


YORUMLAR

  • 0 Yorum