GÜNÜN YAZISI

GÜNÜN YAZISI

[email protected]

Abdurrahman Dilipak "İslam gelecek vahşet bitecek" mi dediniz?

09 Haziran 2025 - 11:50

Ve bu gün bayramın son günündeyiz. Hacılar dönüş yolunda. Madleen (Vicdan) gemisi ise Gazze yolunda. Dün gece bir saldırı olmadı ise bugün ne olacak onu göreceğiz. Siyasilerden insanlar artık bir şey beklemiyorlar. Çünkü kınamaktan başka bir şey yapmıyorlar. İş başa düştü, sivil insanlar havadan, karadan, denizden bölgeye gelerek Gazzeye ulaşmaya çalışacaklar. Yaşanan vahşet Arab komşularını bırakın Abbas’ın kukla devletinin bile umurunda değil. İsraildeki vicdan sahibi Museviler, ellerinde Filistinli şehid bebeklerinin resimleri ile Tel Aviv’de yürürken, bir çok İslam ülkesinde bu tür gösteriler yapılamıyor. Daha küçük grublar sokağa çıksalar, coplanıyorlar ve gözaltına alınıyorlar.

Trafik’de dönüş yolunda kaç kişi hayatını kaybettiği bu günlerde açıklanır. Merak ediyorum, kaç lira Trafik cezası kesildi bu bayram süresince, Kurban kesmek için ödenen para kadar olmasa da bayramda acı bir hatıraya dönüştü ve bayram ziyaretine giden herkes bu konuyu konuştu. Şimdi, bu cezalar geri alınacakmış. Peki bunu bakanlığın başına bela eden sivri akıllı kimdi, o soruşturulmayacak mı. Bunun sebeb olduğu krizin hesabı sorulmayacak mı? Bazı basın yayın organları, kurban keserken ellerini kesen acemi kasapları, Gazze’den hayatını kaybeden çocuklardan daha fazla haber yaptı, ne yazık ki. Gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar, kalpleri var hissetmiyorlar. Vatandaşı otoyol’da, köprülerde, tünellerde kazıklanması yetmiyormuş gibi, trafik cezası da buna tüy dikti. Sahi emekli maaşı ve asgari ücrete, trafik cezası nisbetinde zam yapabilirsiniz. İlginç değil mi, hapis cezasında indirime gidiyorlar, trafik cezasında zamlı tarife uyguluyorlar. Akıllarına gelseydi, ceza indirimini de gün olarak paraya bağlarlardı herhalde. Bu arada Şeytanın ikizleri, Trump ve Musk birbirine girdi. Trump Kanada’nın kendilerine katılmasını isterken, Kalifornia Amerikan birliğinden ayrılmanın yollarını aramaya başladı. Neyse, biz asıl konumuza dönelim.

Bunun bir başka versiyonu “Şeriat gelecek vahşet bitecek”, bir diğeri “Refah gelecek dertler bitecek!” Bunlar kulağa hoş gelen sloganlardan ibaret şeyler. İnsanlar bu tür sloganlara kolayca inanıyorlar ve sonra da altı ay bir güz gittikten sonra büyük bir hüsran yaşıyorlar. Bugün de birileri, “biz size müreffeh bir yüzyıl terörsüz Türkiye vadediyoruz, onlar gelirse yandınız” diyorlar.

Yıllar önce Paris’te bir konferansım vardı, “Milli Görüş Teşkilatı” tarafından düzenlenen, konferansın ortasına doğru ben bir takım yanlışlardan söz edince Almanya’dan gelen heyecanlı bir kardeşimiz “Şeriat gelecek vahşet bitecek” diye bir slogan attı. Bütün salon buna destek verdi. Slogan dakikalarca sürdü. Ben de mikrofonu elime aldım, “Şeriat gelmeyecek, vahşet de bitmeyecek” dedim. Derin bir sessizlik oldu. Devam ettim, “Şeriat geleli 1400 yıl oldu, gelecek yeni bir şeriat yok. Vahşet de bitmedi, Kerbela’yı hatırlayın, İmamı Azamı şehid edenleri hatırlayın, bugün İslam ülkelerindeki zalim diktatörlerin cinayetlerini hatırlayın” dedim.

Şeriat, ya da İslam gelecek değil, Müslümanlar gelecek, onlar da servet ve iktidarla tanışınca ne yapacaklarını göreceğiz” dedim. Durumumuz ortada. Kim gelirse gelsin, gelen Peygamber de olsa. Allah (cc) bizi, “mallarımız, canlarımız, sevdiklerimizle, nimetlerini kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir”. “ırkıma yok izmihlal”! Öyle “Ezel-ebed davası güdenler”, yakın bir gelecekte Aklınızı kullanmaz, zalimlerden olur, Allah’ın ipini bırakırsanız, başınıza gelenleri görüyorsunuz, daha göreceklerimiz de var.. (Şuara 227)’de şöyle denir: “Zâlimler, ne müthiş bir akıbete yuvarlanacaklarını, nasıl bir devrilişle yıkılıp gideceklerini yakında görecekler!” Onlar herhangi bir ırktan değil, peygamber soyundan da gelseler, hepsi için durum aynı. Zaten biz hepimiz Hz. Adem’in çocukları değil miyiz. O bir peygamberdi. Hz. Osman’ı, Hz. Ali’yi Şehid edenler kimlerdi, ya da İmam-ı Azam Ebu Hanifeyi. Diğer Mezheb imamlarımızı sürenler, hapsedenler, işkence edenler kimlerdi? (Tevbe 24)’de ne deniyordu: “Onlara de ki; eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, kadınlarınız, akrabalarınız, kabileniz, elde ettiğiniz mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız evler ve meskenler, size Allah ve Resulünden ve Allah yolunda cihad’dan daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah böyle fasıklar topluluğuna hidayet nasip etmez”.

Öyle hemen Cennet yok! Allah birilerine servet, iktidar, güç, şöhret verdiğinde, Şeytanlar hemen onun etrafını kuşatır. Allah onları böylece imtihan eder. Allah’ın ayetleri bir yanda, Nefsinin çevresinde toplanmış Şeytanların onların kulaklarına fısıldadıkları bir yanda. O bunlardan birini seçer. (İbrahim 34)’ne deniyordu: “(…) Şu bir gerçek ki insanoğlu çok zalim, çok nankördür!” Evet, evet, “Asra yemin olsun ki, İnsanlar hüsrandadır! İman edenler, ameli salih olanlar, sabredenler ve sabrı tavsiye edenler müstesna”. “Aziz Türk, Kürt, Fars ve Arap milleti”ne duyurulur. Allah (cc) bize zalimlerden olmayın, zalimlere yardım etmeyin, sonra onları yakacak ateş size de dokunur diyor, Haksızlıklar karşısında susanların dilsiz Şeytan olacağını söyler bu dinin rehberi bize. Böyle yapmazsak biz de zalimlerden oluruz. Allah da zalim ve cahil bir topluluğa yardım da etmez, hidayet de nasib etmez.

(Hac 52-55) “Zâlimler, ne müthiş bir akıbete yuvarlanacaklarını, nasıl bir devrilişle yıkılıp gideceklerini yakında görecekler!. Allah hakkıyla bilmekte, hikmetle yönetmektedir. Bunu Allah, şeytanın kattığını kalplerinde hastalık bulunanlar ve yürekleri katılaşmış olanlar için sınama vesilesi kılmak için yapar. Şüphesiz zalimler derin bir ayrılığa düşmüşlerdir. Bunu bir de, kendilerine ilim verilenlerin, onun rabbin tarafından gelmiş kesin gerçek olduğunu anlamaları, ona iman etmeleri ve böylece bütün kalpleriyle ona bağlanmaları için yapar. Muhakkak ki Allah iman edenleri dosdoğru bir yola iletir. İnkâr edenler ise, kıyamet kendilerine ansızın gelinceye veya sonu olmayan günün azabı kendilerini yakalayıncaya kadar Kur’an hakkında hep şüphe içinde kalacaklardır”.

Bu ayetlerde, peygamberlerin, bir yandan Allah’­tan vahiy aldıklarına diğer yandan da bir beşer olduklarına yani onlara ulûhiyyet izâfe etme gibi bir aşırılığa gidilmemesi gerektiğine dikkat çekilmiştir.

Biz senden önce hiçbir Resul ve Nebi göndermiş olmayalım ki, o bir dilekte bulunduğu zaman, onun dileğine karşı şeytan (insanların kalbine) bir şüphe düşürmüş olmasın. Ama Allah, şeytanın düşürdüğü şüpheleri derhal giderir, sonra da mesajlarını kendi içlerinde açık ve anlaşılır kılar ve birbirleriyle açıklar. Çünkü (yalnızca) Allah'tır her şeyi bilen, her hükmünde tam isabet kaydeden.

İslam gelmiyor, o geldi. Gelecek olan Müslümanlar. Müslümanlar da, yoldan çıkmayacak, günah işlemeyecek diye bir şey yok. Yapmaması gerekir ama, yapıyorlar işte. Hele böyle bir irtidat döneminde. Dün olanlar da ortada. “Şu gelecek, şu gidecek, şöyle olacak” diye söylenenlerin pek çoğu yalandır. Allah (cc) bize hayır gibi gelen şeyde şer, şer gibi gelen şeyde Hayır murat etmiş olabilir. Hayat İman ve Cihad’dan ibarettir. Allah (cc) bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek istemektedir. Peki biz ne yapıyoruz? Gerçek başarı, Müslümanlar için Allah’ın rızasını kazanmaktan ibarettir. Bu uğurda malımızı, canımızı kaybedebiliriz. Bu bir yenilgi değil, Cenneti kazanmak ya da ölümsüz olmak anlamına gelir. Bunu ıskalıyoruz. Bizim başarı değimiz şeyi o toplum hak etmiyorsa o gerçekleşmeyebilir.

Biz Adaleti gerçekleştirmek için, yeryüzünden adaletten yana, barıştan ve özgürlükten yana bir düzen kurmak için çalışmakla mükellefiz. Sonuç ise o Allah’ın takdiri ile ilgilidir. Biz üzerimize düşeni yapmışsak, sonuçtan bağımsız kazananlardan oluruz. Beklenen sonucu Allah (cc) dilerse bukağılı Şeytanlara da yaptırır. Beklenen sonuçta benim katkı payım yoksa, ondan bana gerçek anlamda bir kazanç olmayacaktır. Kaybedilen savaşların kahramanları olabildiği gibi kazanılan savaşların hainleri de vardır. Bugün İslam dünyasının hali ortada. Biz “Allah’ın ipi”ni bıraktık, O da bizim ipimizi bıraktı. “Allah’ın ipi”ni bırakmak yetmedi, “Uluslararası sistem”in peşinden gitmeye karar verdik. Onlar da “Şeytan’ın ipi”ne tutunmuş gidiyorlar. Bu yolun sonu hüsran!

Bütün yıl birbirinize demediğinizi bırakmayacaksınız, sonra da Adımız Kardeşlik, soyadımız Türkiye” diyeceksiniz. Kardeşliğin ne seviyede olduğunu görmek istiyorsanız, adli istatistiklere bakın. Cinayet, gasb, iftira, fuhuş, uyuşturucu, yolsuzluk. Cezaevlerinin hali malum. Her gün operasyon. 40 yıldır devam eden terör, hangi kardeşlikten bahsediyorsunuz. Ben bu belhum adal takımı ile kardeş filan değilim. Her ülkede her zaman namuslular ve namussuzlar vardır. Her parti de, inanç topluluğunda, ideoloji topluluğunda bu böyledir. Dindarların bile kendi içinde kardeşlik hukukunu yaşayamadığı bir zamanda yaşıyoruz.

Allah (cc) Hz. İbrahim’e, babası için “Hayır” dedi. Hz. Nuh’a, oğlu ve zevcesi için yine “Hayır” dedi. Kabil, Habil’in kardeşi idi, aynı anne ve babadan doğmuştular. Ama artık onlar “ihvan” anlamında kardeş değiller. O karakter sahipleri, “mason biraderler” gibi zulüm üzerinden bir kardeşlik tesis etmişlerdir. Biz herkesle kardeş olamayız, aynı anne-baba dan doğsak bile. Ama Madleen gemisindeki insanlar erdemli bir duruş sergileyerek, adları ve soyadları da farklı olsa da kardeşçe bir duruş sergilediler. Neyse ki, bizden de 2 kişi var aralarında. İslam ülkelerinin çoğundan hiç ses yok ne yazık ki! Dilerim onlar da uyanırlar bütün bu yaşananlardan ders alıp. Birileri laf ile aleme binlerce nizamat verir, gelecek hayali ile kitleleri avuturken, hanelerimizdeki durum ortada.

 

Bu sabah uyandığınızda Madleen (Vicdan) gemisinden bir haber var mı diye bakar mısınız, sonra da “ben yapabilirim” diye düşünüp, yapmanızı gerekenleri yapabilir misiniz?. Bu anlamda kim ne yapabilir sorusuna cevap olmak üzere hazırladığım bilgi notuna şu adresten ulaşılabilir: https://x.com/aDilipak/status/1931609127777673313 . Selam ve dua ile.

Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

YORUMLAR

  • 0 Yorum