Hüseyin Macit Yusuf

Hüseyin Macit Yusuf

DOSYA
[email protected]

Doğu Akdeniz'de şer ittifakı ve açık tehdit!

25 Aralık 2025 - 15:16

Batı Kudüs’te İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos Hristodulidis arasında gerçekleştirilen üçlü zirve, bölgede barış ve istikrar adına değil; Türkiye’yi ve KKTC’yi hedef alan açık bir cepheleşmenin ilanı olarak kayıtlara geçmiştir. Bu masa bir iş birliği masası değil, Doğu Akdeniz’i yangın yerine çevirebilecek tehlikeli bir şer ittifakıdır. Zirve sonrası yapılan açıklamalarda Netanyahu’nun “İsrail’in güvenliği Doğu Akdeniz’den başlar” vurgusu ve Hristodulidis’in “Türkiye’ye karşı savunma kapasitemizi güçlendireceğiz” yönündeki ifadeleri, diplomatik nezaketin ötesine geçen doğrudan tehdit içeren mesajlardır. Bu söylemler, savunma ve güvenlik adı altında yürütülen silahlanmanın kime karşı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır: Hedef Türkiye’dir, hedef KKTC’dir. Savunma, güvenlik ve enerji başlıkları altında varılan mutabakatlar, sözde “Türkiye tehdidi” algısı yaratılarak Güney Kıbrıs’ın hızla silahlandırılmasını meşrulaştırma çabasından ibarettir. Bugün Güney Kıbrıs’ta ABD, Fransa ve İsrail’e ait askeri üsler bulunmaktadır. Ada adım adım bir askeri yığınak merkezine dönüştürülmektedir. Bu durum, Kıbrıs’ta barıştan değil, planlı bir kuşatmadan söz edilmesi gerektiğini göstermektedir. Bu üçlü yapının arkasındaki asıl güçler ise gizli değildir. Emperyalist ABD, Kıbrıs’ı hâlâ kendi sömürge mirası gibi gören İngiltere ve Türkiye karşıtlığını politika haline getirmiş AB, bu şer ittifakının perde arkasındaki destekçileridir. Amaç nettir: Türkiye’yi Doğu Akdeniz’den dışlamak, KKTC’yi yalnızlaştırmak ve Kıbrıs Türk halkının egemenlik haklarını ortadan kaldırmak. Kıbrıs’ı “Yunan adası” olarak gören, Türkleri bu adadan silmeyi hedefleyen EOKA’cı/Enosisçi zihniyetle anlaşma, ortaklık ya da federasyon mümkün değildir. Hristodulidis’in her fırsatta sergilediği saldırgan üslup, müzakere masasını daha kurulmadan devirmektedir. Bir yandan federasyon çağrısı yapıp diğer yandan Türkiye’yi tehdit eden, silahlanan ve askeri bloklara yaslanan bir anlayışla çözüm üretilemez. KKTC Başbakanı Sayın Ünal Üstel’in bu gelişmelere karşı yaptığı net ve kararlı açıklama son derece yerindedir. Doğu Akdeniz’de barış ve iş birliği yerine gerilimi tırmandıran, askeri bloklaşmayı körükleyen bu girişimlerin dikkatle ve ibretle takip edildiğinin ilan edilmesi önemlidir. Ancak aynı netliği KKTC Cumhurbaşkanı makamından da duymak istiyoruz. Başbakan konuşurken, Cumhurbaşkanı’nın sessiz kalması kabul edilemez. Buradan açık çağrımdır: Cumhurbaşkanı Sayın Tufan Erhürman, düşmanlık ve tehdit dilini devlet politikası haline getirmiş EOKA’cı/Enosisçi Hristodulidis’le sonuçsuz temaslarla vakit kaybetmemelidir. Kıbrıs Türk halkının güvenliği ve geleceği, federasyon hayalleriyle değil; egemen eşitliğe dayalı iki devletli çözüm iradesiyle korunabilir. Netanyahu’nun ve Hristodulidis’in tehditkâr açıklamaları, Türkiye’nin sabrını zorlamaktadır. Ancak bilinmelidir ki Türkiye’nin sabrı zayıflık değil, devlet aklıdır. KKTC yalnız değildir. Kıbrıs Türkü dün olduğu gibi bugün de Anavatan Türkiye ile birlikte var olma mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir. Barış, Türk’ü yok sayarak kurulmaz. Huzur, silahlanarak sağlanmaz. Kıbrıs’ta çözüm, ancak gerçekleri kabul edenlerin masasında mümkündür. Aksi her girişim, bu şer ittifakının akıbetini paylaşmaya mahkûmdur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar