Hüseyin Macit Yusuf

Hüseyin Macit Yusuf

DOSYA
[email protected]

Tatar, Hristodulidis'i ve Erhürman'ı sıkıştırdı!..

18 Eylül 2025 - 11:16

Kıbrıs’ta gerçekler gün gibi ortadadır. Adada çöken federasyon görüşmeleri sonrasında 2020 yılında, ‘iki devlete’ dayalı çözüm siyaseti ile göreve gelen ve ‘egemen eşitliğimiz ile eşit uluslararası statümüz’ tanınmadan masaya oturmayacağını ortaya koyan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın siyasetinin haklılığı ve doğruluğu her geçen gün net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Tatar’ın siyaseti Rum lider faşist Eokacı/Enosisçi Hristodulidis’i köşeye sıkıştırmıştır. Hristodulidis’in KKTC tanınacak diye ödü patlamaktadır. Hristodulidis, Cumhurbaşkanı Tatar’ın siyaseti güçlendikçe dünya kamuoyunun Kıbrıs Türk halkının iradesi doğrultusunda adımlar atacağının kaçınılmaz olduğunu görmekte ve buna karşı da hırçınlaşarak adeta bir terör devleti gibi hareket etmektedir. Rum tarafının, artan silahlanma hamleleriyle barışı değil gerilimi beslemesi, Güney Kıbrıs’ın adadaki üslerini yabancı güçlere açması, şer ittifaklar kurması, Kıbrıs Türk halkına karşı ayrımcı ve düşmanca politikalarını artırması , örneğin karma evliliklerden doğan çocuklara AB vatandaşlığı haklarını tanınmaması, yeni sınır kapılarının açılmasına karşı gelirken mevcut sınır kapılarındaki geçişlerde zorluklar çıkarması, eski Rum mallarına yatırım yapanları kanunsuzca tutuklayarak yargılaması Hristodulidis’in bariz şekilde köşeye sıkışmışlığının net kanıtıdır. Bir taraftan müzakereler başlasın diye rol yapan Hristodulidis diğer taraftan da inanılmaz boyutta silahlanmaktadır. Barış isteyen,anlaşma anlaşma isteyen,federasyon isteyen birinin yapmayacağı tehlikeli adımlar atmaktadır. Bu tablo, müzakere masasına oturmayan Cumhurbaşkanı Tatar’ın ne kadar haklı olduğunu kanıtlamaktadır. Faşist Hristodulidis’in ırkçı,uzlaşmaz,Türk düşmanı siyaseti sürerken Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimindeki rakibi CTP Genel Başkanı federasyoncu Tufan Erhürman’ın da içi boş, abuk sabuk açıklamaları sürmektedir. Geçtiğimiz haftaki köşe yazımda da belirttiğim üzere, Erhürman Cumhurbaşkanı Tatar’ı müzakerelere başlamamakla suçlamakta ve görevi süresince müzakere yapmayan tek lider olarak karalamaktadır. Cumhurbaşkanı Tatar,2020 seçimlerinde halkımızdan iki devletli çözüm siyaseti için olur almış ve bu doğrultuda da egemen eşitliğimiz, eşit uluslararası statümüz tanınmadan masaya oturmayacağını Nisan 2021’deki 5+ 1 Gayriresmi Cenevre Zirvesinde kayıtlara geçirmiştir. BM Genel Sekreteri Guterres son dönemdeki raporlarında federasyondan söz etmezken,taraflar arasında da ortak zemin olmadığını BM Güvenlik Konseyi’ne bildirmiştir. Bu şartlarda müzakerelerin başlaması mümkün değilken, kendi seçim kampanyasında da masaya oturmak için şartlar öne süren Erhürman’ın bu bağlamdaki feveranları oldukça yersizdir ve halk nazarında zerre kadar hükmü yoktur. Erhürman’ın cumhurbaşkanı Tatar’a getirdiği diğer bir tenkit de Türk Devletleri ile ilişkilerinin, Tatar’ın anlattığı gibi olmadığı ve başarısız olduğudur. Erhürman bu görüşünü geçtiğimiz Nisan ayında Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızistan’ın, Semerkant’ta gerçekleşen AB-Orta Asya Devletleri zirvesinde 12 milyar Avroluk yatırım paketi karşılığında, BM Güvenlik Konseyi’nin 541 ve 550 sayılı kararlarına bağlılıklarını teyit ettikleri; bu kararlarla KKTC’yi tanımama, GKRY’yi (Güney Kıbrıs Rum Yönetimi) Kıbrıs Cumhuriyeti olarak “tek meşru hükümet” şeklinde kabul etme taahhüdünde bulunduklarına dayandırmaktadır. Görünüşte kardeş Türk Devletleri KKTC’yi tanımama kararı altına imza atmış olmaları ters görünse de bu ülkelerin kendi vatandaşlarına karşı sorumluluklarını yerine getirmeye ve bölgesel projeler çerçevesinde kalkınmaya çalıştıkları da göz ardı edilemeyecek bir gerçektir. Semerkant Zirvesi bildirgesinde, AB-Orta Asya işbirliği kapsamında ulaşım altyapıları, lojistik koridorlar ve özellikle Orta Koridor / Trans Hazar Koridor projelerine yatırım yapma kararı yer almaktadır.. 12 milyar avroluk yatırım fonunun önemli bir bölümü bu projeye ayrılmıştır. Bu proje, bölgesel ticaret, enerji ve taşımacılık açısından AB’nin ve Türkiye’nin alternatif bağlantı yolları oluşturma, tedarik zincirlerini çeşitlendirme stratejisinin bir parçasıdır. KKTC’nin Türk devletleri ile ilişkilerini geliştirmekte olduğu ve TDT çerçevesindeki birçok toplantıya da davet edildiği dikkate alındığında Erhürman’ın Tatar’a getirdiği tenkidin ufku dar bir Sarayönü siyasetçisinin feveranından başka bir şey olmadığı anlaşılacaktır. KKTC’nin TDT üyeliği cumhurbaşkanı Tatar’ın Türkiye ile kurduğu yakın ilişkiler çerçevesinde gerçekleşmiş bir başarısıdır.

Kıbrıs Türk halkının 19 Ekim’de Cumhurbaşkanı Tatar’a ve iki devletli çözüm siyasetine desteğini tazelemesi ertesinde uluslararası aktörlerin de Kıbrıs Türk halkının iradesini göz ardı edemeyecekleri çok nettir. Kıbrıs Türk halkı bu tarihi görevi yerine getirecek, Tatar’ı yeniden seçerek Ada’da barışın ve adaletin yolunun federasyon hayallerinden değil, iki egemen devletin yan yana yaşamasından geçtiğini dünyaya haykıracaktır. Tatar’ın dirayetli duruşu, Anavatan Türkiye tarafından desteklenen siyaseti Kıbrıs Türk halkı için yeni bir dönemin habercisidir.

YORUMLAR

  • 0 Yorum