Alana değil verene bak

İsveçlilerin Türk kökenli olduğu tezini hararetle savunan, “Hepimiz Oden'iz” diyen Doğu (Perinçek) Ağabeye sormak lazım...

Alana değil verene bak
12 Aralık 2019 - 10:34 - Güncelleme: 12 Aralık 2019 - 20:48
Winston Churchill (1874-1965)…

Adını duymayan yoktur; İngiliz siyaset adamı.

1953 yılında Nobel Edebiyat Ödülü aldığını bilir misiniz?

Aynı zamanda yazardı; 43 kitabı vardı.

Churchill, 1947 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterildi. İsveç Akademisi, ödülün edebi değerinden çok siyasi değer taşıyacağı gerekçesiyle Churchill'in adaylığını reddetti. Harika…

Peki, aynı akademi beş yıl sonra/1953'te Churchill'e neden ödül verdi? II. Dünya Savaşı sonrası iktidardan ve gözden düşen Churchill 1951'de tekrar başbakan oldu. Ve, İsveç Akademi üyesi diplomat ve yazar Dag Hammarskjöld (1905-1961) tam da Churchill'in ödül aldığı yıl Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği'ne atandı. Tabii ki en büyük desteği Churchill vermişti!

Evet, gündemimizde Nobel Ödülü var…

Batı medyasının Yugoslavya İç Savaşı'nı çarpıttığını, Sırpların katledildiği söyleyip Bosna'da yaşanan soykırımı inkar eden, Sırp lider Slobodan Milosevic'e duyduğu hayranlığı her fırsatta dile getiren Peter Handke'nin Nobel Edebiyat Ödülü almasına yönelik tepkiler sürüyor. (Aslında ödül alanların önceden içerden sızdırılması, tacizler- tecavüzler ile ilgili olarak Nobel Ödülü iki yıldır dünya gündeminden düşmüyor.)

Pek meşhur bu ödülün verilmesinde siyasetin ne derece etkili olduğu hep tartışma konusu oluyor.

Tartışmanın odağında Nobel Edebiyat Ödülü'nü veren İsveç Akademisi var…

18 İSVEÇLİ

Alfred Nobel (1833-1896)…

Silah tüccarı idi; ve Rus Ordusu'nun Kırım Savaşı'nda Osmanlı'ya sıktığı silahları-attığı bombaları satan kişiydi. Son nefesini verdiğinde bir Fransız gazetesi şu başlığı attı: Ölüm taciri öldü!

Nobel vasiyetinde, mirasının büyük kısmı kullanılarak fizik, kimya, barış, edebiyat, fizyoloji ya da tıp alanlarında insanlığa en iyi hizmet etmiş kişilere parasal ödüller verilmesini istedi. 1901'den beri milyon dolarlık çeklerle ödüller veriliyor.

Bir ödülün veriliş gerekçelerini anlamanın en iyi yolu, ödülü verenlerin kim olduğunu ve bağlantılarını bilmektir:

Nobel Edebiyat Ödülü'nü 1786 yılında Kral III. Gustav tarafından kurulan İsveç Akademisi veriyor.

18 üyenin hepsi İsveçli. Hemen hepsi çeşitli üniversitelerde görev yapıyor. Ki bunlar çoğunlukla Göteborg, Stockholm ve Uppsala üniversiteleri. (Türkiye'den kaçan kimilerinin bu üniversitelerde çalıştığını konusuna girmeyeyim!)

Akademi üyeleri İsveç Sarayı'nın güvenini kazanmış “elit/beyaz” isimlerden seçiliyor. Ki çoğunluğu muhafazakâr…

En etkili kilit isim “Daimi Sekreter” koltuğunda oturan üye. Örneğin… Carl David af Wirsén sekreter olduğu dönemde, dini-siyasi görüşleri nedeniyle Tolstoy'a karşı olduğundan ödül verilmesini engelledi. Üstelik Tolsoy'un “Suç ve Ceza”, “Anna Karenina” romanlarını çok beğenmesine rağmen…

Nobel Ödülleri'nde siyasetin ağırlığı hep tartışıldı…

ERDOĞAN'A HATIRLATAYIM

Erdoğan, Peter Handke'ye Nobel Edebiyat Ödül verilmesine tepki gösterdi:

“Benim için Nobel'in hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Böyle bir zalime ödül vermekle buna ortak olmuştur. Bu tür bir şeyi kabul etmemiz mümkün değil. Bu adamın destek verdiği adamlar hepsi mahkûm edilmiş kişiler. Bu kişilere methiyeler düzen birine ödül veriyorsanız sizin artık uluslararası camiada takdir edilecek hiçbir tarafınız kalmamıştır demektir.”

Bu ağır sözlerin sebebi Peter Handke'nin Yugoslavya İç Savaşı hakkında yazdıkları…

Yıllar önceydi…

Osmanlı'nın yüzlerce yıl Balkanlarda “katliamlar” yaptığını yazan, “Bosna aslında Sırp topraklarıdır”, “İslam yabani dindir” diyen Sırp yazar İvo Andriç'e (1892-1975), 1961 yılında Nobel Edebiyat Ödülü verildi.

Andriç'in bu yazdıkları ve aldığı Nobel Ödülü hala tartışılıyor.

Peki, Andriç'e Türkiye'de o dönem/1964'te övgüler dizen kimdi:

Necip Fazıl Kısakürek'in sahibi olduğu “Büyük Doğu” dergisi! “1961 yılı Nobel Edebiyat Armağanı Osmanlı edebiyatına verilmişti denilebilir. Hatta Osmanlı romanına. Çünkü: Bu yıl Nobel'i alan İvo Andriç, bir Yugoslav yazarı, bir Slav yazarı, hattâ Avrupalı bir yazar olmaktan çok, bir OSMANLI YAZARIDIR. Gönüllü olarak Osmanlı tebaası bir yazardır sanki…”

Ah bu Osmanlıyı mutlak övme gayreti yok mu?

Yazıya şöyle nokta koyayım:

İsveçlilerin Türk kökenli olduğu tezini hararetle savunan, “Hepimiz Oden'iz” diyen Doğu (Perinçek) Ağabeye sormak lazım:

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ.

Odatv.com

YORUMLAR

  • 0 Yorum