Funda Eryiğit: İnsana bakmayı bakmayı seviyorum...

Funda Eryiğit, tiyatro sahnesinde de beyazperdede de başarılarla bir kariyer inşaa etti. Emin adımlarla ilerliyor. Şu sıralar Son Yaz dizisiyle televizyon ekranlarında. “Canan’ı oynamak için heyecanlandım” diyor.

Funda Eryiğit: İnsana bakmayı bakmayı seviyorum...
26 Şubat 2021 - 09:23

Funda Eryiğit, kamera karşısına geçtiği 2008 yılından bu yana oynadığı dizilerle ödüller kazandı, rol aldığı flmlerle festivallerden ödülle döndü, tiyatro sahnesine çıktığında da ödüller hız kesmeden gelmeye devam etti. Projelerdeki seçiciliğiyle de Eryiğit’i sektörde ayrı bir yere konumlandırmakta fayda var. Yeşilçam’ın büyük ustalarının yolundan ilerleyen karakteri, muhalif duruşu ve mütevazılığı en başından beri değişmedi.  Bir Başkadır’daki Ruhiye karakteriyle akıllara kazınan Eryiğit, şu sıralar FOX’ta yayımlanan “Son Yaz” dizisinde “Canan” karakterine hayat veriyor. Burak Arlıel’in yönettiği dizide Eryğit’e Ali Atay, Alperen Duymaz ve Yağmur Kara başrollerde eşlik ediyor. Funda Eryiğit’le hem kariyerini hem de yeni dizisini konuştuk.

- Sinemasektöründe kadınların eşitlik çağrıları ve #metoo hareketi ne kadar etkili oldu Türkiye’de?

Bence etkili oldu, bu görünür birşey. Yüksek sesle dile getirmek, hukuksuz davrananların rahatlığını ve pervasızlığını tamamen ortadan kaldırmasa da kırdı. Dönüşüm,dile getirerek başlıyor. Adalet tamamen sağlandı mı? Hayır tabii ki. Bu kadar köklü, kanıksanmış bir algı dünden bugüne nasıl değişebilirki? Eşitlik mücadelesi bugün başlamadı zaten. Fakat konuşuluyor, tartışılıyor olması, hatta #metoo hareketinin kendisinin tartışılıyor, bazılarınca küçümseniyor, karşı çıkılıyor olması bile kadın-erkek eşitliği konusunda bence güçlü biradım.

SEÇİCİLİĞİM GİTTİKÇE ARTTI

- Funda Eryiğit eğer bir projede varsa o kaliteli bir projedir diye kodlamışım. Senaryolarda neye bakıyorsunuz ilk olarak?

Doğruluğu tartışılabilir ama yine de böyle bir izlenim bırakmak güzel, teşekkür ederim. (Gülüyor) Her zaman seçici davranmaya çalıştım, bu yıllar içinde gittikçe arttı sanırım. Aslında senaryoyu elime aldığımda ilk olarak sadece neye heyecanlandığıma, neye meraklandığıma bakıyorum. Tamamen kendi beğenim ve bakış açım ile ilgili yani. Bazen yüzde yüz ikna değilsem de heyecanlandığım, ikna olduğum yanları daha fazla olduğu için yer aldığım projeler de oldu. Fakat zaman içinde o yüzde artıyor galiba.

- Film ile dizi projeleri arasında dikkat ettiğiniz noktalar açısından farklılıklar var mı? Örneğin daha çok “arthouse” filmleri mi tercih edersiniz? 

Filmlerle ilgili mutlaka “arthouse” olmalı gibi bir tercihim yok ama daha kalıcı ve sanatsal bulduğum için film konusunda çok daha seçiciyim. Günün so- nunda yer aldığım filmlerin daha az ve öz olması benim için daha kıymetli. Di- zi ve film arasında hikâye anlatımı, matematiği açısından büyük bir fark var. Diziyi de artık dijital ve TV olarak ayır- makta fayda var bence; süreleri ve orijinallikleri anlamında birbirlerinden çok farklılar. Dolayısıyla değerlendirirken hepsini kendi dinamiğinde değerlendirmek daha doğru geliyor. Bir TV dizisi senaryosu okurken, hikâyenin tamamını bilemiyorum örneğin. 20’nci bölümde hikâye de karakter de bambaşka bir hal alabilir, tutarsızlıklar olabilir. Bu sürelerde, bu hızda, bir reyting savaşında çekilen bir dramadan aksini bekleyemiyoruz. Dolayısıyla sinemanın, dijital içeriklerin ve TV dizilerinin arasında çok değişkenlik var.

OYNAMAYI SEVİYORUM

- Bunlarla birlikte “Son Yaz”a dahil olmanızı sağlayan neydi?

Hikâye ve karakter. Kurdukları ilişkilerle değişen, dönüşüm yaşayan karakterlerin yarattığı hikâyeler bence TV’de az rastlanır bir şeydi. Erkek ve kadın ilişkisine karakterlerin kusurlarıyla birlikte iyileştirme üzerinden bakan bir yaklaşım vardı. Çözüm ara- yan, hata yapan, beceremeyen, zaman zaman yüzleşmekten kaçan karakter- ler birbirleriyle ilişki kurdukça birlikte bir yol buluyorlar. Hikâye bu yanıyla beni cezbetti. Canan karakterini de oynamak için heyecanlandım. Bu kadar genç yaşta anne oluşu, yıllarca aldığı sorumluluk, eşiyle olan ilişkisi, dirayeti, zayıflıkları, zaafları... Topla- mında ilgimi çeken bir karakter oldu.

- Aynı anda önünüze çok beğendiğiniz tiyatro, sinema ve dizi projeleri geldi diyelim... Hangisine öncelik verirsiniz?

Şu an birini seçersem, sinema derim. Film çekmeyi özledim. Ama başka bir zamanda cevabım başka olabilir.

- Oyunculuk motivasyonunuzu sağlayan şeyler neler?

Oynamayı seviyorum. Niye seviyorum bunun tam bir cevabı yok açıkçası... İnsana bakmayı seviyorum, anlamaya çalışmayı seviyorum, güzel bir an yakaladığımda aldığım hazzı seviyorum... Yine bunları sevip başka bir mesleğim de olabilirdi, bilmiyorum.

ERYİĞİT NASIL BAŞLADI?

Hollanda’da 1984 yılında doğan Funda Eryiğit, 2008’de “Canım Ailem” dizisinde Uğur Yücel, Şebnem Bozoklu, Ez- gi Mola gibi isimlerle başrolü paylaşarak TV kariyerine başladı. 2014 yılında “Karadayı” dizisinde canlandırdığı Belgin karakteriyle 21. Altın Objektif Ödülleri’nde “MGD Jüri Özel Ödülü”nü aldı. Netfix’teki “Hakan: Muhafız”dan sonra” Bir Başkadır”da yer aldı. Bir Başkadır’daki oyunculuğuyla çok beğenildi.

Lise yıllarında tiyatro kulübüne katılarak amatör olarak tiyatro sah- nesine adım attı. 2011’de konservatuvar arkadaşlarıyla birlikte Serbest Bölge isimli bir tiyatro ekibi kuran Eryiğit, “Çatı” oyunuyla profesyonel sahne hayatına başladı. Craft Tiyatro’da 2018 yılından bu yana devam eden “Fotoğraf 51” oyunuyla 23. Yapı Kredi Afife Jale Tiyatro Ödülleri ve 24. Sadri Alışık Tiyatro Ödülleri’nde “Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu” ödülünü, Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Ödülleri’nde “Yılın Kadın Oyuncusu” ödülünü, Direklerarası Seyirci Ödülleri’nde “Küçük Salon En İyi Kadın Oyun- cu” ödülünü ve 24. Altın Objektif Ödülleri’nde “Yılın Kadın Tiyatro Oyuncusu” ödülünü kazandı.

Başarılı oyuncu, beyazperdede de hafızalarda yer eden yapımlarda rol aldı. 2019’da Barış Atay’ın ödüllü filmi “Aden”deki oyunculuğuyla 26. Adana Altın Koza Film Festivali’nde “En İyi Kadın Oyun- cu” ödülünü kazandı.

YORUMLAR

  • 0 Yorum