İktidarı zorda bırakan bu yanlış işleri kim yapıyor Allah aşkına?

Bakanlar Kurulu’nun Külliye’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan toplantısına verilen arada gazetecilerle buluşan hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş gündeme dair açıklamalar yaptı.

İktidarı zorda bırakan bu yanlış işleri kim yapıyor Allah aşkına?
01 Kasım 2016 - 10:09
Cumhuriyet gazetesine yönelik ‘operasyon’ için de şunları söyledi:

“Şu anda devam eden bir hukuki süreç var. Hep beraber bu hukuki süreci izleyeceğiz. Bizim siyaset olarak bu süreçle ilgili şöyle ya da böyle olsun şeklinde bir söz söylememiz doğru değil…”

Duyulduğunda muhalif çevrelerin bu açıklamayı nasıl karşıladığını tahmin edebilirsiniz…

En insaflısı “Sorumluluğu yargının üstüne atmak” oldu yorumların…

Ben öyle düşünmüyorum.

Gelişmenin hükümetin başını ağrıtmaktan başka işine yarayacak bir yönü yok çünkü…

Yeni Türkiye'nin yeni medya düzeni...

Yeni Türkiye’nin yeni medya düzeni (Kaynak: Bianet)….

Yeni Türkiye’de yeni bir medya düzeni var

Türkiye’de bugün siyasi iktidardan memnun, siyasi iktidarın da memnun olması gereken bir medya düzeni var. Gerçek anlamda ‘muhalif’ denilebilecek pek az gazete, ondan daha da az TV kanalı bulunuyor.

Ne zaman medya desteğine ihtiyacı olsa, bu tablodan sonuna kadar yararlanıyor hükümet. Derdini anlatmakta, mesajlarını aktarmakta, propagandasını yapmakta hiç zorlanmıyor…

Muhalif sesler ve o seslerin içerisinde yer aldığı gazetelerin kamuoyunu etkileme gücü olağanüstü zayıf.

Geçmişi hatırlayalım: Gerek henüz ‘basın’ diye adlandırılırken gerek ‘medya’ halini aldıktan sonra, ‘4. Kuvvet’ diye de tanınan kitle iletişim araçları, siyasi kadrolarla çoğu zaman ters düşerdi.

İktidarların en büyük derdi, siyasi hayattaki muhaliflerinden çok, gazetelerin manşetleriydi.

Aynı gazeteler –ve devreye girdikten sonra özel TV kanalları– partilerin başına lider, ülkenin başına da iktidar çıkarmada hayli etkiliydiler…

‘Leydi’nin topuk sesleri’ manşetini gördüğünüzde, DYP gibi bıyıklıların hakim olduğu bir partiye, bir kadının genel başkan olarak geleceğini anlardınız.

Kadın genel başkan gelirdi de…

Ortalıkta henüz herhangi bir emare bulunmazken, bir bakarsınız bakanlar değişir, hükümetler çözülür, ya da seçimi erkene alma girişimi başlatılır; biraz deşince, her gelişmenin ardında, şu veya bu medya grubunun –çoğu kez de patronunun– tercihinin rol oynadığını anlardınız…

Bu tespit bile doğru dürüst kamuoyuna yansımazdı; yazılabilen gazetelerin sesi cılız çıktığı için…

Artık farklı bir medya ortamı var ve yeni durum her mesajını doğrudan kitlelere yansıtabildiği için siyasi iktidarın işine yarıyor.

Tabloya bir-iki yeni gazete daha katılsa veya muhalif bir gazete eksilse ne olacak?

Kendi topuğuna ateş etmek akıl kârı mı?

Cumhuriyet gazetesini hedef alan son girişim hükümetin tercihi ise buna gerçekten şaşarım.

Yazının devamı için tıklayın >>

YORUMLAR

  • 0 Yorum