Titanik olayında neler oldu, oluyor?

Neden battı, nasıl battı, ne zaman ikiye bölündü? Bayramın kalan günlerinde yapılacak şeyler listesine bir film önerisi yapmak istiyorum. Geçen haftanın yeni 5 kişilik Titanik faciası üzerine Titanik olayını tekrardan okumaya başladım. 

Titanik olayında neler oldu, oluyor?
30 Haziran 2023 - 11:40 - Güncelleme: 30 Haziran 2023 - 20:24

Leanardo di Caprio - Kate Winslet'lı Titanik filmini bugün dahil izlemiş değilim. Ülkemizde ve çağımızda olmasa da, bir facianın para makinasına -kurgusal bir aşk hikâyesi ile- çevrilmesi beni rahatsız ediyor. Ama bir deniz sever olarak Titanik'in talihsiz hikâyesinden hep etkilendim. Bu nedenle konuyla ilgili bilgileri ve belgeselleri yıllardır izlerim. Titanik'in 1911'de inşa edildiği aşağıda resmini gördüğünüz ve bugün turistik bir mekan olan Belfast'taki dokları ziyaret etmişliğim de var.

 

Amerikalıların önemli bir özelliği, meydana gelen olayları inceleyerek sonuçlar çıkarmak ve bu sonuçlarla da yeni düzenlemeler yapmak şeklinde. Bunu uçak kazalarında görüyoruz. Her kazadan sonra yapılan araştırmalar ve uçaklara bu nedenle konulmuş olan iki kara kutu sayesinde, günümüzde uçak yolculukları giderek daha güvenli hale geldiler.

1912'deki Titanik kazası da aynı şekilde incelendiği için çeşitli teknik ve hukuki gelişmelere yol açmış. Aşağıda kısaca yazdım, ticari gemi taşımacılığının kuralları yeniden oluşturulmuş. Teknik açıdan da yapılanlar var. Geçen hafta yaşanan üzücü kaza da aslında bu türden bir gelişme. Titanik'e inen kişilerin üçü maceraperest duygularla hareket etseler de, diğer ikisi programlı inişlerle Titanik'teki (aşağıda anlatacağım) bozulmayı tespit etmeye çalışıyorlamış (Ülkemiz açısından bakarsak, bu tür felaket sonrası çalışmaları pek göremiyoruz. Örneğin benzer analizler hem Kahramanmaraş depremi sonrasında, hem de 85 milyona ait verilerle ilgili, hem de seçim konusunda yapılmalıydı ve bunu illa devletin yapması da gerekmez).

Benim gibi merak ediyorsanız, Disney+'da konuyla ilgili 3 belgesel var. Bunlardan birisini özellikle tavsiye edeceğim; National Geographic'in "Sular Çekilince Titanik" adını taşıyan belgeseli olayın analizini sunuyor. Bilim insanları teknolojinin yeni olanaklarını kullanarak, "Sular Çekilince" başlığı altında, "Nazi Sırları", "Meksika Körfezi", "Akdeniz'in Kayıp Dünyaları", "Batık Hazineler", "Atlantis Efsaneleri", "Mısır'ın Kayıp Harikaları", "Ölümcül Pasifik", "Malezya Hava Yolları" vs. gibi konuları 5 sezon halinde inceliyor ve çeşitli enteresan bilgiler sağlıyorlar.

Bu arada benzer şekilde "bilimi/teknolojiyi kullanarak geçmiş olayları aydınlatmak" konusuna ilgi duyanlar olursa, diğer ilginç bir dizinin "İkinci Dünya Savaşının Derin Sırları" adını taşıdığını not edeyim. Bir askeri tarihçi ve bir teknoloji uzmanı, dronelar, insansız denizaltı araçları, fotogrametri, Lidar vs. teknolojilerini kullanarak, yıllar sonra arazi değişmiş olsa da, Pearl Harbor, V2 roketlerinin imalatı, Malta'nın savaştaki rolü, Papua Yeni Gine savaşı gibi olayların 3 boyutlu halini tarayarak çıkarıyor ve İkinci Dünya Savaşı'nın unutulmuş veya bilinmeyen olaylarını analiz ediyorlar.

Ben de bu yazıda Titanik konusunda bildiklerimi, seyrettiklerimi, yeni okuduklarımı ve düşündüklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Titanik Batığı 1985'de Bulundu

"Sular Çekilince Titanik" dizisindeki analizi anlatmadan önce, bilmeyenler için kazayla ilgili bazı detayları hatırlatalım.

1912 yılında bir buz dağına çarparak 2,5 saatte batan ve 2.240 yolcu ile mürettebattan toplam 1.500'ünün hayatını kaybettiği Titanik'in denizin altındaki yeri, okyanus bilimci Dr. Robert Ballard yönetimindeki bir Fransız Enstitüsü - Amerikan Donanması ekibi tarafından 1985'de keşfedildi. Aşağıda buna dair video var..

O zamandan itibaren pek çok bilim insanı ya da maceracı, denizin 3.800 metre altında yatan Titanik'in enkazını incelemek için insansız araçlarla ya da bizzat iniş yaptılar. Bunların arasında Titanik filmini çeken James Cameron da var. Enkaza tam 33 kere inmiş. Bugüne kadar 250 kadar kişinin batığa indiği kaydediliyor.

Titanik'in batışı ticari gemicilik alanında bazı reformlara neden oldu. Uçak kazalarında olduğu gibi, Titanik olayında da, kazanın nasıl meydana geldiği ve nasıl önlenebileceği uzun bilimsel araştırmalar ve tartışmalar yarattı.

Bu bilimsel araştırmalar ve tartışmaların doğurduğu bir sonuç, 1914'de kabul edilen ve günümüzde de çeşitli güncellemelerle devam eden "Denizde Can Güvenliği Sözleşmesi (SOLAS)" olarak veriliyor. ABD'nin sahil güvenliği teşkilatının 1923'de geliştirdiği "Radyo Akustik Mesafe Ölçümü" sistemi de Titanik olayı sonrasında düşünülmüş bir teknoloji. Bu daha sonraki yıllarda "Sonar"ın geliştirilmesine neden olmuş. Deniz taşımacılığı ve güvenliği ile ilgili mevcut uluslararası hukukun çoğu, RMS Titanic trajedisinin bir sonucu olarak ortaya konulmuş.

Bir not olarak iletelim, Titanik 2012 yılında UNESCO Sualtı Kültürel Mirasının Korunması Sözleşmesi kapsamına girdi. Bu denizin altında en az 100 yıl kalan batıklar için geçerli bir sözleşme. İngiliz tescilli ve Amerikan malı olan Titanik uluslararası sularda battığı için hiçbir ülkeye ait değil. 2001 yılında yayınlanan Unesco sözleşmesi ise yeni teknolojinin erişilebilir kıldığı sayısız eski gemi enkazının hasar görmesi ve yağmalanmasını önlemeye yöneliktir.

1987 yılında ilk keşfi yapan Fransız Enstitüsü ile Amerikan Donanmasının Titanik batığından 1.800 eşyayı kurtardığı ama bunların kurtarma hakkı için uzun süren hukuki savaş verdiği görülüyor. Bu eşyaların sergilenmesi de başka tartışmalara (etik mi, değil mi gibi) yol açmış. Zaman içinde deniz yüzeyinden toplanan parça sayısının 5.000'i bulduğu kaydediliyor. Bunlar arasında köstekli saat, içinde kurşun kalemle yazılanların silinmediği not defteri vs. var.

Sular çekilince titanik

Şimdi gelelim "Sular çekilince Titanik" filmine; Titanik enkazının denizin içinde ve çok derinde, zifiri karanlıklar altında olması nedeniyle, tamamının bir bütün halde görülmesi mümkün değil. Zaten ortadan ikiye bölünmüş ve yaklaşık 200 futbol sahası (5 kilometrekare) büyüklüğündeki bir alana yayılmış. Dolayısıyla insansız denizaltı araçları ve ileri tarama teknolojileri olmadan, tamamını görmek ve ne olup bittiğini analiz etmek mümkün değil.

"Sular Çekilince" ekibi bir insansız hava aracı ile enkazın 10 metre üzerinden, 45 metrelik şeritler halinde tüm alanı tarayarak nerede, ne malzeme var tespit etmiş. Aşağıda filmden bir animasyonla bunun yapılış şeklini görüyorsunuz.

Daha sonra görüntü alan başka bir insansız araçla toplamda 37 Terabaytlık video çekim yapmışlar. Bu verilerden önce enkazın 3 boyutlu bir görüntüsünü elde etmişler. Bir başka ekip 6 ayda tüm görüntüleri 3 boyutlu enkaz üzerine yerleştirmeye başlamış. Binlerce görüntü birleştirilerek enkazın 3 boyutlu tam görüntüyü oluşturabilmişler. Bütün proje 4 yıl sürmüş.

Sonuçta birbirinden 800 metre uzakta ve 5'e böldükleri enkaz alanında yer alan baş ve arka bölümü ve etraftaki tüm enkaz parçalarını tam olarak şekillendirebilmişler.

Neden battı, nasıl battı, ne zaman ikiye bölündü?

Daha sonra inceledikleri ise akıllardaki sualler. Nasıl battı? Neden battı? Ne zaman ve nerede ikiye bölündü? Arka bölüm, ön bölüme nazaran çok daha kötü durumda. Bunun nedeni nedir?

Titanik'in batış şekli; tanıkların da söylediği üzere burun üstüne dalma şeklinde. Titanik'in pruvasının denizin dibinde bulunduğu durum incelendiğinde; burnunun seyahat yönüne dönük ve deniz dibinde dik durması nedeniyle, denize batma şeklinin burnundan aşağıya dalma şeklinde olduğu doğrulanmış. Pruvasının 20 metresi yani güvertenin az altındaki çapasına kadarki bölümü, bu dalmanın hızı ile denizin dibine gömülmüş, sadece 12 metresi (5-6 katlı bina yükseliğinde) dışarıda duruyor. Bu gömülme miktarından hareketle, ön kısmın 15-30 derecelik ve 55 km hıza sahip bir dalış ile battığı hesaplanmış.

Batış nedeni olarak 1912 tarihli resmi kaza raporunda, buz dağının Titanik'in sancak (sağ) tarafında 90 metrelik bir yarık (tüm gövdenin üçte biri) açtığı belirtilse de, böyle bir yarığın gemiyi bir kaç dakika içinde batırması gerekeceği için doğru olmadığı düşünülüyor. Kurtulan 700 kadar kişinin tanıklığı geminin 2,5 saatte battığı şeklinde. Ayrıca Titanik enkazına inen kişilerin gözlemleri ve oluşturulan üç boyutlu görüntüde, 90 metrelik yırtık yerine 90 metreye dağılmış küçük küçük delikler oluştuğu, hasarın toplamda 1 metrekarelik alanı kapsadığı gözlemlenmiş. Bu büyüklükteki hasardan saniyede 1000 litre deniz suyu girebileceği ve uzantısında bu miktar suyun Titanik'i 2,5 saate batıracağı hesaplanmış.

Titanik enkazında ön ve arka taraf 800 metre uzakta yer almış. Ön tarafının aksine, arka taraf çok büyük hasar almış. Güvertenin adeta üstüne basılmış gibi yamulduğu kaydediliyor. Denizin dibinde saatin tersi yönünde dönmüş olarak duruyor. Yani döne döne inmiş. Deniz tabanındaki izlere bakan bilim adamları arka tarafın 80 km hızla indiğini hesaplamışlar. Bu hızla döne döne inerken, yaratılan büyük gücün ve yüksek basınçlı suyun geminin içine dolması sonucunda, içteki ahşap yapının büyük hasar aldığı ve bu nedenle arka bölümdeki çökmenin daha fazla olduğunu düşünüyorlar. Aksine, burun konisi dümdüz dalma hareketi ile inerken benzer bir hasara uğramamış.

Diğer bir sorun, Titanik'in ne zaman ve nerede ikiye bölündüğü şeklinde. Bilim insanları okyanusun dibindeki enkazın dağılımına bakarak, bu konuda da bir çıkarım yapıyorlar. Geminin burnu aşağıya dalmaya başladığında, arka bölümün ağırlığı nedeniyle ikiye bölündüğü savı çürütülüyor. Çünkü enkaz yüzeyden 3800 metreye inerken dağılması gereken alandan daha dar bir alana yayılmış. Bu nedenle geminin yüzeyde değil, batma sırasında, derinlerde bir yerde kırıldığı düşünülüyor.

Enkaz yok oluyor; doğa demir cevherini geri alıyor

Titanik ile ilgili diğer bir sorun ise, enkazının yıldan yıla geminin yavaş yavaş yok olduğuna dair gözlemler. Üstelik bunun hızlı olduğu görülmüş. Pas diye bakılmış ama o derinlikte oksijenin azlığı pas olayını zayıflatıyor. Enkazdan alınan örnekler, analiz edildiğinde bu yok olmanın nedeninin 6 farklı bakteri grubu olduğu anlaşılmış. Hayatta kalmak için oksijene gerek duymayan bu organizmalar, metallerdeki demir ve minerallerle besleniyorlar. Enkaz içine çöküyor.

Belgeselde yer alan ve bu bakterileri yakından izleyen mikrobiyolog Lori Johnston doğanın etkisini hatırlatıyor: 

"Bu doğal bir süreç. Titanik demir cevherinden imal edildi ve şimdi yeryüzü o demir cevherini Titanik'ten geri istiyor."

Burada yeni bir soru da, bu enkazın olduğu gibi yok olmasını mı beklemek lazım? Yoksa bugüne kadar çıkarılan 5.000 parça dışında, diğer parçalardan çıkarılması gerekenler de var mı? Ancak bu konu tartışmalı, bazıları bunu Titanik kazazedelerinin hatıralarına saygısızlık olarak da görüyor.

Kaza, afet ya da diğer olayları neden analiz etmiyoruz?

Başta da söyledim; bu olayın dikkatimi çekmesinin nedeni, "Titanik battı gitti, boş ver" denilmeden, konuyu inceleyen bilim insanları olması. Bunu yaparken, bitmiş gitmiş bir olaydan çok ileriye yönelik analizler var. Uçak kazalarında da (bu arada bu konuda da 22 sezonluk Nat Geo dizisi olduğunu hatırlatayım) yapılan bir adli değerlendirme var. Bu değerlendirme sonucunda, havacılık sektöründe teknik, idari ya da hukuki açıdan bir sürü yeni gelişme oluyor. O yüzden bugün havacılık giderek kazaların daha az olduğu bir sektör haline geldi.

Ülkemiz açısından bakarsak, bu tür kaza, felaket ya da diğer olaylar sonrası analiz çalışmaları pek göremiyoruz. Örneğin benzer analizler seçimden sonra partiler tarafından yapılmalı ve taraftarlarına açıklanmalıydı. 

Sonra Kahramanmaraş depremi sonrasında, sadece devletten değil, akademiden ve TMMOB'dan raporlar gelmeliydi. Cumhurbaşkanlığı bir rapor yayınladıysa da asıl sorunların bazıları yer almıyor (haberleşme konusu yeterli değil). Konunun zaten BTK tarafından bir rapor olarak sunulması da beklenirdi. Ya da bölgenin Ticaret Odalarından, bölgenin ekonomisi konusunda bir rapor, analiz alabilmeliydik.

Başka bir konu da 85 milyona ait kişisel verilerin çalınması konusunda yapılmalıydı. Bu konuda devlet ta 2010'lardan bu yana aldırmaz bir tavır sürdürdüğü için olsa gerek, kişisel veri satıcıları gemi azıya almışlar ve kurumlardan verileri panellerle ve anlık olarak satıyorlar. Bunun BTK ya da Dijital Dönüşüm Ofisi tarafından yapılan analizlerini, bu verilerin nereden ve nasıl çalınmış olabileceğini neden göremiyoruz?

Son cümle olarak; Titanik analizini eksik yaptıklarımızı fark edelim diye yayınladım. Bu eksik yaptıklarımız, ya da eksik yapılmasından rahatsız olmadıklarımız bize ileride aynı hataların tekrarlanması ve gelişim olmaması şeklinde geri dönüyor.

Başta Disney+ dedik ama bu bölümü YouTube'den seyretmeniz mümkün. Aşağıya tam videoyu ekliyorum.
 

Füsun Sarp Nebil | Teknopolitik

[email protected]


YORUMLAR

  • 0 Yorum