Masallar 'Bir varmış bir yokmuş' diye başlar.
'Dede Korkut Masalları'; her birinden dersler çıkarılacak, deyişlerle donatılmış, bilgece anlatılmış edebi eserlerdir.
Ama öyle masallar vardır'ki ait olduğu ülkelerin bozgunculuğunu; çocuklar üzerinden işleyip, minik beyinlere kötülük şiddet ve benzeri mesajlar vererek onları zehirlemeyi hedefler.
Bir'de büyükler için yazılmış masallar vardır'ki, içeriğinde'ki mesajları algılayamaz okuyamaz kimi beyinler. Okuyamazlar; çünkü beyinleri çalıştırmak beyinsizlerin işi değildir. Var zannedilen şeyin olmadığını gördüğümüz de şaşkınlığa düştüğümüz o andır, yokluğu.
Bir varmış bir yokmuş. 'Günlerden bir gün, zamanın ünlü bir bilgesi hükümdarın sarayının kapısına gelir.
Muhafızların hiçbiri, saygıları nedeniyle bilge adama 'dur' demez ve bilge hükümdarın tahtının önüne gider.
Kral şaşırır konuğu görünce ayağa kalkar ve sorar.
-Ne istiyorsun, sana nasıl yardım edebilirim?
-Bu han'da uyuyacak bir yer istiyorum.
Ama burası han değil'ki. Burası benim sarayım
.-Sorabilir miyim; Senden önce bu sarayda kim yaşıyordu?
-Babam. Öldü o.
-Ondan önce kim yaşıyordu
-Dedem. O' da öldü.
-O zaman burası; insanların kısa süreliğine kaldığı, sonra'da terk edip gittiği bir yer. Neden ona 'han' demeyeyim? Neden ben burada kalmayayım'?
Dünya han, bizler yolcuyuz. Yaşam ise; 'Bir varmış bir yokmuş'
Gidilecek güzergah belli. Ölüm yolu.
Yatılacak yer belli iki çarpı bir metre kare çukur.. Toprağın altı.
Yolculuk kıyafeti belli. Birkaç metre patiska kumaş.
Azgınlık niye? Önüne geçemediğimiz açgözlülük. Doymak bilmeyen ihtiraslarımız ve asla insan olma niteliğine sahip olacağımız değerleri kavrayamama yetisinden nasibimizi alamamış olmak.
Parası olmayanlara, esarete ' eyvallah' diyenlere 'beyinsiz' , beyinsizleri güden doymazlara acımasızlara; derebeyi, kral, padişah, sultan, kont, marki, prens denir.
Ya sonrası? Bir varmış bir yokmuş.
İnsan olmak çok değerli bir şey.
Sevgilerimle.
YORUMLAR