5 Sosyal Psikoloji Deneyi

İnsan Psikolojisini Merak Eden Herkes Mutlaka Okumalı: Sonuçlarıyla Hepimizi Etkileyen 5 Sosyal Psikoloji Deneyi

 5 Sosyal Psikoloji Deneyi
16 Nisan 2018 - 09:44 - Güncelleme: 17 Nisan 2018 - 11:42
Psikoloji bilimi insanların davranışları ve doğasıyla ilgili olan tüm zihinsel süreçleri inceler. Psikoloji tarihinde yapılmış birçok deney vardır.


 


Bazı deneyler, kabul etmek istemeyeceğimiz, fakat en azından alçak gönüllü olmamıza yardımcı olan; insanların düşünce ve davranışları hakkında yol gösteren önemli araştırmalardır.

1. Sosyal Kimlik Teorisi: Grup Kimliği



Robbers Cave deneyi, Oklahoma Devlet Parkı’nda 11 yaşındaki erkek çocuklardan oluşan iki grupla yapılmıştır.


 


Deney, insanların nasıl kolayca grup kimliğine adapte olduğunu ve grubun dışındakilere ön yargı ve düşmanca tavırlar göstererek dejenere olduğunu gösteriyor.

Araştırmacı Muzafer Sheriff, 3 seri deney yapmıştır. İlkinde gruplar ortak bir düşmana karşı bir araya getirilir.

İkinci olarak gruplar araştırmacılara karşı bir araya gelir. Son olarak da deneyde gruplar birbirlerine karşı pozisyonda olurlar.

Sonuç: İnsanlar kolayca grup kimliğine uyum sağlar ve grubun dışındakilere ön yargı, düşmanca tavır ve şiddet göstermekten çekinmezler.

2. Standford Hapishane Deneyi: Gücün Etkisi



Çok eleştiri alan bu deneyde araştırmacılar insanın kalbindeki şeytani derinlikleri su yüzüne çıkartmış ve kısa bir süre sonra deney sonlandırılmıştır.

Psikolog Philip Zimbardo, katılımcılarını ‘mahkum’ ve ‘gardiyan’lar olmak üzere iki gruba ayırır. Deney Standford Üniversitesi’nin bodrum katında oluşturulan yapay bir hapishanede gerçekleştirilir.

Mahkumlar önce tutuklanıp, tüm giysileri çıkarılarak aranmış, saçları traş edilmiş ve diğer suistimallere maruz kalmıştır. gardiyanlara ise jop verilir.

Mahkumlar ikinci günde isyan eder ve buna karşın gardiyanların yanıtı hızlı ve şiddetli olur.

Çok geçmeden, gardiyanlar kendi rollerini diğerlerini kışkırtarak ve suistimal ederek tamamen benimser, mahkumlar ise daha uysal ve itaatkar davranır.

Sonuç: Bu deney insanların şeytani eğilimlerini doğrulayan bilimsel kanıtlardan biridir. Deneyin 14 gün sürmesi tasarlandığı halde, artan şiddet sebebiyle 6 günde bitirilmiştir.

3. Milgram Deneyi: İnsanın Zalim Olma Kapasitesi



1963’te psikolog Stanley Milgram, insanlara zarar verilmesi emredildiğinde insanların otoriteye olan itaat eğilimlerini test etmek için bir deney düzenler.

Dünya halen İkinci Dünya Savaşında, Almanya’da korkunç şeylerin nasıl gerçekleştiğini merak ediyor.

Milgram’ın denekleri ‘öğretmen’ ve ‘öğrenciler (deneyden haberdar oldukları gizlenir)’ olarak ikiye ayrılır.

Öğretmenler yanlış cevapladıklarında öğrencilere elektrik şoku verirler. Daha kötüsü, onlara yanlış cevaba devam edildiğinde şokun artırılması söylenir.

Başka bir odada olduğu için görünmeyen fakat çığlıkları ve haykırışları duyulan öğrencilere rağmen (aslında hepsi sahte), labaratuvar görevlileri emrettiklerinde öğretmenler daha şiddetli şok vermeye devam eder. Hatta öğrencilerin bilincini kaybettikleri söylendiğinde bile devam ederler!

Sonuç: İnsanlar emir altında olduklarında her türlü etik ve ahlak dışı şeyler yapabilir hale gelebiliyor.

4. Uyum: Ortama Göre Şekil Alma



Grup dinamikleri ve ön yargılarını ele alan sosyal kimlik kuramı psikologları, grup üyelerinin aralarındaki uyumu sağlamalarının ne kadar doğal olabileceğini incelediler.

1951 yılında Solomon Asch, bireysel yargının grup tarafından ne kadar etkilenebileceğini belirlemeye koyuldu.

Test esnasında üniversite öğrencilerinden, kesin yanlış cevap veren (rol yapan) diğer katılımcıların ardından bir karar vermeleri istendi.

Sonuçta katılımcıların yarısı kendilerine sıra geldiğinde aynı yanlış cevabı verdiler. Katılımcıların %25’i yanlış cevap verenlerin egemenliğini reddederken sadece %5’i her zaman kalabalığı takip etmiştir.

Sonuç: Bulgulara göre insanların üçte biri doğru bildiklerini görmezden gelip grubun ısrar ettiği yanlışı seçiyor.

5. Elliott Deneyi: Bölünmüş Bir Sınıf



Sadece beyazların yaşadığı bir kasabada öğretmenlik yapan Jane Elliott, öğrencilerine bir şekilde ırkçılığı, ön yargıları öğretmek istiyordu. Jane Elliott bir deney kurguladı.

Elliott, öncelikle sınıfını mavi gözlüler ve kahverengi gözlüler olarak iki gruba ayırdı. İlk gün mavi gözlü öğrencileri üstün grup olarak belirledi.

Çeşitli bilimsel veriler uydurarak tüm sınıfı mavi gözlülerin daha zeki ve daha ayrıcalıklı olduğuna inandırdı.

Mavi gözlü öğrencilere; daha fazla tenefüs zamanı, daha fazla yemek yiyebilme gibi haklar tanınacaktı.

Kahverengi gözlüler ise ayırt edilebilmeleri için daha geniş yakalıklar takacak ve sınıfta en arka sıralarda oturacaktı.

Mavi gözlüler daha zeki, başarılı ve güvenilirdi. Kahverengi gözlü öğrenciler ise tam tersi.

Öğrencilerin davranışları kısa bir sürede büyük ölçüde değişti. Mavi gözlü öğrenciler kendilerini üstün görerek kahverengi gözlü öğrencilere zorbalık yapmaya başladılar.

Bir aşamada ise Jane Elliott rolleri değiştirdi. Artık mavi gözlü öğrenciler azınlık durumundaydı.

Roller değişince bir önceki gün aynı şeyi yaşayan kahverengi gözlü öğrenciler mavi gözlü arkadaşlarına fazla zorbalık yapmadılar.

Çünkü aynı şeyleri kendileri de yaşamıştı. Öğretmenleri her şeyin bir deney olduğunu, mavi ve kahverengi gözlü olmanın bir ayrıcalık olmadığını, ırkçılığında aynen böyle bir şey olduğunu anlatınca öğrenciler birbirlerine sarıldılar, hepsi rahatlamıştı.

Jane Elliott, tüm başarılarına rağmen kasaba halkından “beyaz insana yönelik saldırı” suçlamasıyla maruz kaldığı baskı ve hakaret nedeniyle işini ve kasabasını terk etmek zorunda kaldı.

Sonuç: “Allah tek bir ırk yarattı: İnsan ırkı. Irkçılığı ise insan yarattı.” Jane Elliott

Kaynak: muthispsikoloji.com 

YORUMLAR

  • 0 Yorum